Orta yeri Sinema'da bu hafta Clint Eastwood ‘Keskin Nişancı’sı var.
Babasıyla küçük yaşta çıktığı av partileriyle silahı eline alan ve ‘bizden olanı koru, bize zarar vereni yok et’ gibi öğretilerle büyüyen faşist Chris Kyle’ın (Bradley Cooper) ABD’nin en çok öldüren nişancısı unvanını almasının gerçek hikâyesinden uyarlanan filmi bu. Merak eden varsa, Kyle’ın rekoru 160 kişi. 98’de iki ABD konsolosluğunun bombalanmasının ardından milli duyguları kabaran ve orduya katılan Kyle, 9/11 sonrası Irak’ı işgal etmeye gönderiliyor. Müslümanlar yine hepten kötü, hepsi silahlanmış teröristler. Hatta aralarından ABD ordusuna yardım edecek biri çıktığında o da paragöz olarak resmediliyor. Yani film dengeleyici bir unsur olarak araya ‘iyi’ bir Müslüman sokmayı bile dert etmiyor. Sonuç olarak Kyle, kadın, çocuk demeden kimi ‘şüpheli’ görüyorsa onun hesabını kesiyor.
Zamanla filme ‘aile babası olarak Chris Kyle’ boyutu da ekleniyor. Kyle tam da Irak’a gitmeden, ömrü boyunca aradığı kadını buluyor, evleniyor, kadıncağız karnı burnunda kocasının yolunu bekliyor. Ve tabii ki Kyle baba olduktan sonra Irak’taki çocukları öldürmek zorunda kalmaktan nefret etmeye başlarmış gibi yapıyor. Eve dönüşlerinde, savaş sonrası travmasından o da nasibini alıyor. Ama onlarca kişiyi katletmenin yarattığı bir travmadan ziyade, bu savaş ortamında görülen, sürekli tetikte olma ve tehlike kollama hallerinin üzerine yapıştığı psikolojik bir bozukluk onunki. Filmin tek enteresan bulunabilecek yanıysa son derece pervasız oluşu. Her ne kadar komik gözükse de dengeleyici bir unsur olarak ‘iyi’ bir Müslümana bile yer vermiyor oluşu, Kyle’ın çocukları hunharca katletmesi ve bu katliamı, katliamla bir ilgisi olmayan hafif bir travmayla atlatabilmesi bu pervasızlığın örnekleri. Ama herhalde bu örneklerin arasında en önemlisi, filmin başından beri vatanını korumak için silahın arkasına geçtiğini düşündüğümüz Kyle’ın aslında gerçek bir ölüm makinası olduğunu ve bunu ne kadar severek yaptığının gözümüze sokulması. Evden Irak’a her dönüşünde mutluluğu yüzünden okunan ve işgal onun için sona erdiğinde öldürmeden ne yapacağını kestiremeyen bir adam. İzlerken öldü ölecek diyeceğiniz Chris Kyle’ın ironik ölümü filmin sürprizi olabilir.