ARA
Gazeteci Özlem Gürses'e ev hapsi
Gazeteci Özlem Gürses, TSK ve Suriye Milli Ordusu'yla ilgili ifadeleri nedeniyle gözaltına alındı. Tutuklama talebiyle hakimliğe sevkedilen Gürses ev hapsi ile tahliye edildi.
DEM Parti'den Önder ve Buldan'ın İmralı'ya gideceği öne sürülüyor
Abdullah Öcalan ile görüşmek için Adalet Bakanlığı'na başvuran DEM Parti'nin talebinin AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından onaylandığı belirtildi.
Paşinyan: Barış Anlaşması için Azerbaycan'dan henüz bir yanıt alamadık
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Azerbaycan ile yürütülen Barış Anlaşması görüşmelerine ilişkin Armenpress’in sorularını yanıtladı. Paşinyan "Barış Anlaşması'nın üzerinde anlaşmaya varılmayan iki maddesine ilişkin bir ayı aşkın süredir Azerbaycan'a teklifler gönderdik ve henüz bir yanıt alamadık" dedi.
Halep'teki Surp Karasun Manuk Ermeni Katedrali: Suriye Ermeni topluluğuna dair bir tanıklık
Şu anda Halep’teki Surp Asdvadzadzin ve Surp Krikor Lusavoriç kiliselerinde ve diğer kiliselerde ayinler düzenli olarak yerine getiriliyor. Ancak şehirde yaşam zorluklarla dolu. Hâlâ ciddi bir ekonomik kriz var. Enflasyon ve işsizlik devam ediyor, para birimi değer kaybediyor. Bu durum Ermeni diasporasının devreye girerek Suriye'deki Ermenilere destek olmasını gerektiriyor.
‘Adaş’a veda ederken
‘Yetvart’ otantik bir Ermeni ismi değildir; Batı Hıristiyan dünyasına ait ‘Edward’ın bu topraklara, bu toprakların Ermenilerine uyarlanmış hâlidir. Yaygınlaşması daha çok 1800’lerdedir. Daha erken tarihlerde de Yetvart’a rastlanır ama Ermenilerin çocuklarına bu ismi koyması, son 100-150 yılda yaygınlaşmıştır. O yüzden, iki Yetvart birbirimizi bulduk mu kolay kolay kaybetmeyiz ya da zihnimizden çıkarmayız.
Her fırtınada savrulan halk: Süryaniler
Tarih boyunca her büyük fırtınada savrulan Süryaniler, bir kez daha kaotik bir coğrafyanın kırılgan aktörleri haline geldiler. Büyük güçlerin tahakkümü altında, Süryaniler gibi kadim halklar, sistematik olarak ‘sessizleştirilenler’ arasında yer alır.
Tomo’nun nesli
Bu kuşağın kaybı veya sonlanması tek tek değerli insanların yitirilmesinden öte, bir zihniyetin, bir haletiruhiyenin, bir çabanın yitirilmesi demek olduğu için de büyük bir kayıp. Biz sonraki kuşakların onlara karşı bir borcu da bu kaybın acısını telafi veya tamir, o da değilse varoluş inadını canlı tutmaktır sanırım.
O hep sevdi
O kendi geçmişini sevdi, tarihini sevdi, toplumunu sevdi, insanı sevdi, kültürü sevdi. Hayatı boyunca bu kutsal değerleri için çalıştı, elinden geleni yaptı. Sağlığında da, hastalığı süresince de, vücudu ne kadar elverdiyse çalıştı. Ve bir gün en önemli eserlerinden birini planladı ve gerçekleştirdi: Yayınevi kurdu.
Kadasetsiz Tomo Hazretleri
Fazla kitabımız yoktu o zaman. Hıdivyal Palas’ta dört metreye üç metre bir oda. Bir masada Baron Margosyan, bir masada Oyrort, yani Payline, ütü masasına benzettiğim dar bir masa vardı çapraz ayak, ara ara oradaki Macintosh LC’nin karşısına da ben oturmaya başladım, öbür işleri hâllettiğimde, dizgi yapmak filan için. Kitaplar o zaman birinci hamura basılıydı, ağır çekiyorlardı, Babıâli Yokuşu’ndan çıkıp dağıtımcılara kadar taşımak zordu, kollarım kopuyordu ama onun dışında iş kolaydı. Okuldan çıkıp geliyordum, çok da geç kapatmıyorduk, zaman kolay geçiyordu. Cebim harçlık görüyordu, mavi kart parası da veriyorlardı, her gün bedavadan İstiklal’e çıkmış oluyordum, daha ne olsun.
Utanç hakikaten yer değiştirdi
72 yaşındaki Gisèle Pelicot, mağduru olduğu toplu tecavüze dair yargı süreci boyunca aldığı tavırla o kadar hayranlık ve saygı uyandırdı ki, 2024'ü de aşarak son yıllarda cesaretin simgesi oldu. “Utanç yer değiştirmeli” diyordu, “utanması gereken biz değiliz, onlar. Tecavüze uğrayan hiçbir kadının artık utanç duymasını istemiyorum."