2024'ün sonuna yaklaşırken muhtelif yayın ve kurum kendi “en”lerini seçecektir. Fakat sosyal medyanın farklı mecralarında, üstelik dünyanın çok çeşitli yerlerinden insanlar, özellikle de kadınlar kendileri için “yılın insanı” olarak onun ismini anıyor. 72 yaşındaki Gisèle Pelicot, mağduru olduğu toplu tecavüze dair yargı süreci boyunca aldığı tavırla o kadar hayranlık ve saygı uyandırdı ki, 2024'ü de aşarak son yıllarda cesaretin simgesi oldu. “Utanç yer değiştirmeli” diyordu, “utanması gereken biz değiliz, onlar. Tecavüze uğrayan hiçbir kadının artık utanç duymasını istemiyorum.” Uyuşturucu verilerek cinsel saldırıya uğrayanlar başta olmak üzere gündelikleşmiş şiddetin farklı dozlarıyla yaşamak zorunda kalan tüm kadınları yüreklendiren bir kahraman oldu Gisèle Pelicot.72 yaşındaki Gisèle Pelicot, mağduru olduğu toplu tecavüze dair yargı süreci boyunca aldığı tavırla o kadar hayranlık ve saygı uyandırdı ki, 2024'ü de aşarak son yıllarda cesaretin simgesi oldu. “Utanç yer değiştirmeli” diyordu, “utanması gereken biz değiliz, onlar. Tecavüze uğrayan hiçbir kadının artık utanç duymasını istemiyorum."
20 binden fazla video
İnsanın aklı almıyor fakat faili olan, bilen, susan onlarca erkek de bir o kadar gerçek. Gisèle Pelicot'ın 1970'li yıllarda aşık olarak evlendiği 38 yıllık kocası Dominique Pelicot, 2010'dan itibaren tam on sene boyunca karısının yediklerine, içtiklerine uyuşturucu katarak bayılttı. Önce sadece kendisi tecavüz ediyordu. Sonra online olarak bağlantı kurduğu en az yetmiş beş erkeğin bilinci yerinde olmayan eşine, kendi evlerinde tecavüz etmesini organize etti. Fail erkeklerin arasında itfaiyeci de vardı, gazeteci de; işsiz de vardı, emekli de. Bu tecavüzleri kaydetti, biriktirdi. O tarihlerden itibaren ne kadar uyusa gün içinde dağılmayan uykusundan yakınan Gisèle Pelicot'ın bedeni, bilincinin dışında gerçekleşen seri istismara isyan ederek sinyallar yollamaya başladı: Jinekolojik sorunlar yaşıyordu, gittikçe zayıflıyordu, saçları dökülüyordu, hafızası eski gibi değildi. O ise hep bütün bunları başka vahim bir hastalığa yahut yaşlanmaya yoruyordu.
Dominique Pelicot, 2020 yılında bir mağazada başka bir kadını eteğinin altından görüntülerken yakalanmasaydı, o satış görevlisi üzerine gitmeseydi ve polis cep telefonunu ve bilgisayarını incelemeye almasaydı belki çok daha uzun süre, belki de asla tüm bunlar ortaya çıkmayacaktı. 20 binden fazla istismar videosu kaydetmişti. Yüz tanıma sistemiyle yaşları 27 ile 74 arasında değişen 54 failin kimliği tespit edildi, gerisi isimsiz olarak dosyada yer aldı. 2024'ün Eylül ayında ilk duruşma yapıldı. Dominique Pelicot suçunu itiraf etmişti zaten. Daha da öfkelendiren detay, yargılanan diğer erkeklerden bir kısmının tecavüz ettikleri kadının bilincinin yerinde olup olmadığını fark etmediklerini söylemeleriydi. Sanık sandalyesinde kendisinden özür dileyen oldu, fakat kendisinin mağdur olduğunu iddia eden de vardı; kandırıldıklarını söylüyorlardı. İlacın satın alınışından her tür tecavüz “şakasına” tüm mesajlar dosyada oysa.
Bu tür davalarda haklı gerekçelerle kadınlar anonim kalmayı isteyebilir, yargının işleyişine de sızan “erkeklik” ve sonra o isimle hayatına devam etme mecburiyeti, kadının görünmezliği tercih etmesine yol açabilir; isimsiz kalmak bir haktır. Gisèle Pelicot kendince bir risk alarak bundan vazgeçti. Pelicot'u özellikle kullanmakta ısrar ediyordu çünkü torunlarının bu soyadından utanmamalarını istiyordu.
Tecavüz görüntülerinin mahkeme salonunda gösterilmesini de o talep etti, o görüntüler akarken salondaki faillerin gözlerine bakmak istediğini söylemişti. Bu cinsiyetçi sistemle yüzleşmeyi kelimenin ilk anlamından başlayarak yapmak istiyordu. Bu defa iki tarafın da bilincinin yerinde olduğu o an, o karşılaşma anı onu kurbandan çıkaracak, yargılayan haline getirecekti. Bu başlı başına bir zaferdi.
Kötü değil, hasta değil, münferit değil
Üç çocuklu, bir dolu torun sahibi bu çift, çevreleri tarafından örnek gösterilenlerdendi. Ortadaki suçun şoke ediciliği, uyandırdığı tiksinti bugün belki birçok kişide bunun münferit bir vaka olduğu duygusunu yaratıyor, “bu kadarı olmaz” dedirtiyor. Tıpa tıp aynısı olmasa da, bu kadarı da oluyor. Kocası Dominique Pelicot, “hasta” bir erkek değil; onu bu suça iten şey, kaynağı bu dünyadan kopuk bir “kötülük” değil. Tüm bunların yaşandığı o küçük Fransız kasabası, kadına yönelik şiddetin sıradanlaştığı, tecavüzün bir cinsellik türü olarak görülebildiği dünyanın geri kalanına dair küçük bir model sadece; içselleştirilmiş kadın nefreti, yüceltilmiş erkeklik gösterileri üzerine kurulmuş bu düzenin en temel motifi olarak bu dava dosyasının çekirdeğini oluşturuyor.
Avignon'daki o mahkeme salonunda sanıkların son savunmaları alınıyor bu hafta, sonra karar verilecek. Gisèle Pelicot, bundan sonra evlenmeden önceki soyadıyla hayatına devam edecek. Yaşadıklarının yarattığı yıkıma teslim olmayışıyla, yıkıntının ortasından dimdik ayağa kalkışıyla ve diğer kadınlara elini uzatışıyla çok uzun yıllar hatırlanacak. Tüm dünyanın gözleri önünde utanç hakikaten yer değiştirdi.