YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

‘Adaş’a veda ederken

‘Yetvart’ otantik bir Ermeni ismi değildir; Batı Hıristiyan dünyasına ait ‘Edward’ın bu topraklara, bu toprakların Ermenilerine uyarlanmış hâlidir. Yaygınlaşması daha çok 1800’lerdedir. Daha erken tarihlerde de Yetvart’a rastlanır ama Ermenilerin çocuklarına bu ismi koyması, son 100-150 yılda yaygınlaşmıştır. O yüzden, iki Yetvart birbirimizi bulduk mu kolay kolay kaybetmeyiz ya da zihnimizden çıkarmayız.

‘Yetvart’ çok sık kullanılan bir isim değildir. Türkçedeki Ahmet, Mehmet gibi değil yani. Ermenilerdeki Hagop, Harutyun, Sarkis gibi de değil. Tek tük kullanılır da diyemeyiz; seyrek diyelim. O yüzden olsa gerek, sık sık, otantik bir Ermeni ismi olan ve daha sık kullanılan ‘Yervant’la karıştırılır. Hâlâ, gerek Ermeni, gerek Ermeni olmayan dostlarım arasında bana ‘Yervant’ diyenler vardır. Genellikle düzeltmem, çünkü bir kere yerleşti mi öyle gider, bilirim. Bir aşamada kendileri anlarsa ne âlâ.

‘Yetvart’ otantik bir Ermeni ismi değildir; Batı Hıristiyan dünyasına ait ‘Edward’ın bu topraklara, bu toprakların Ermenilerine uyarlanmış hâlidir. Yaygınlaşması daha çok 1800’lerdedir. Daha erken tarihlerde de Yetvart’a rastlanır ama Ermenilerin çocuklarına bu ismi koyması, son 100-150 yılda yaygınlaşmıştır. Adını aldığım dedem, 1800’lerin sonlarında doğmuştur örneğin. 

O yüzden, iki Yetvart birbirimizi bulduk mu kolay kolay kaybetmeyiz ya da zihnimizden çıkarmayız. Yetvart Tomasyan’la, ‘Tomo Abi’yle şahsen tanışmam ve dostluğumuz aslında çok eskiye dayanmaz. Tabii ki ismini 1990’lardan beri bilirdim, yaptıklarını duyardım. Ama dostluğumuzun gelişmesi Agos’a dışarıdan yardım etmenin ötesine geçip fiilî olarak görev almamdan sonra başlar. 

Hem adaş olmamız, hem de benzer meselelere kafa yormamız nedeniyle, dostluğumuz hemen gelişti. Ben koşturmacadan Aras’a pek uğrayacak vakit bulamazdım, özel etkinlikler dışında, ama Tomo Abi fırsatını bulur, Agos’a sık sık uğrardı. 

Onun uğramasını dört gözle beklerdik. Yaydığı enerji hepimize iyi gelirdi. Gazete çıkarmayla uğraşmanın telaşı, kimi zaman da gerginliği içinde Tomo Abi’nin yarım saatliğine bile olsa ofise uğraması bize nefes aldırırdı. Görece rahat bir günümüzdeysek ve onun da vakti varsa, hoş beşin ötesine geçer, tarihsel, kültürel mevzulara da girerdik. Her seferinde çok şey öğrenirdik. Kimi zaman da anılara dalardı. İşte o anlar ayrı bir âlem olurdu. 

Kimi zaman onu Açık Radyo’daki Radyo Agos programına davet ederdim. Genellikle telefonla katılırdı, yormak istemezdim. Hrant Dink’i andığımız bir hafta, Aras Yayıncılık’ın kuruluşunun 30. yıldönümü, Yesayan Kültür ve Edebiyat Derneği’nin kuruluşu... Hiç kırmaz, hangi hâlde olursa olsun yayına katılırdı. Yanlış hatırlamıyorsam son olarak Yesayan Derneği’nin kuruluşu için Norayr Olgar’la birlikte bağlanmıştı yayına. Sesi biraz yorgundu ama murad ettiği bir işi bitirmenin gururuyla doluydu. 

Bunlardan önce bir ara telefonlarıma çıkmaz olmuştu. Ermeni toplumundan peş peşe kayıplar verdiğimiz günler. Böyle zamanlarda kimi kaybettsek, hele ki kültür dünyasındansa, onu tanıyanlardan kısa ya da uzun anma yazıları almaya gayret ederiz. Batılıların bilinen sözüdür, “Arkasından birkaç söz söylenmeden uğurlanmamalı kimse.” Biz de bu niyetle ilk olarak Tomo Abiyi arardık, çünkü tanımadığı, hakkında anlamlı birkaç söz söylemeyeceği kimse yoktu neredeyse. Çok kişiyle tanışır ve anı biriktirirdi. Birkaç yazıdan sonra “Bu konular için artık arama beni” demişti, biraz şaka ama daha çok ciddi. Yorulmuştu uğurlama yazısı yazmaktan, belliydi. Belki de yazarken zorlanıyordu. Kolay değildir böyle yazılar yazmak.

Sonraları her aradığımda “Merak etme, yazı istemeyeceğim” demeye başladım, ilk cümle olarak. Telefon derken, güzel de bir âdet başlatmıştı; her aradığımda, daha “Alo” demeden “Adaş, ne haber?” derdi. Bu bana çok iyi gelirdi doğrusu. Tomo Abi’yle yıllara dayanan yakınlığı olanlara biraz gıpta ederdim zira. Ama ben de kendi çapımda, neredeyse kimsenin ulaşamadığı, ulaşamayacağı bir mertebedeydim işte. Adaştık ve Tomo Abi de belli ki bu adaşlıktan hoşlanıyordu. 

Öyle önemli işler yaptı ki... Bu sayıda okuyacağınız yazılar onun bu yönlerine kapsamlı biçimde değiniyor. Onu tanıdığım, sohbetine nail olduğum, emek verdiği kitapları okuduğum için çok mutluyum. Onu kaybetmek hepimiz için çok ağır. 
Kelimenin tam anlamıyla, eserleriyle ve gönüllerimizdeki güzel, eşsiz izleriyle hatırlanacak. Uğurlar olsun adaş.