Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Azerbaycan ile yürütülen Barış Anlaşması görüşmelerine ilişkin Armenpress’in sorularını yanıtladı. Paşinyan "Barış Anlaşması'nın üzerinde anlaşmaya varılmayan iki maddesine ilişkin bir ayı aşkın süredir Azerbaycan'a teklifler gönderdik ve henüz bir yanıt alamadık" dedi.
Sayın Başbakan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Rus medyasına verdiği bir röportajda, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki barış anlaşması taslağının 17 maddesinden 15'inin üzerinde anlaşmaya varıldığını ve üzerinde anlaşma sağlanamayan konulardan birinin Ermenistan-Azerbaycan sınırında üçüncü ülke güçlerinin konuşlandırılmamasıyla, diğerinin ise uluslararası mahkemelerde birbirlerine karşı açılan davaların geri çekilmesiyle ilgili olduğunu söyledi. Ermenistan Cumhuriyeti'nin bu konudaki tutumu nedir?
Biz Azerbaycan ile barış anlaşması müzakerelerinde yapıcı bir şekilde yer almaya devam ediyoruz. Barış anlaşmasının üzerinde anlaşmaya varılmayan iki maddesine ilişkin bir ayı aşkın süredir Azerbaycan'a teklifler gönderdik ve henüz bir yanıt alamadık. Biz, üçüncü ülke güçlerinin konuşlandırılmaması hükmünün Ermenistan-Azerbaycan sınırının belirlenmiş bölümlerine uygulanmasını öneriyoruz ve bu mantıklıdır. Sınırın tamamının belirlenmesinden sonra, Ermenistan-Azerbaycan sınırının herhangi bir bölümünde üçüncü bir gücün varlığına gerek kalmayacaktır ve Ermenistan Cumhuriyeti bu mantığı önermektedir. Birbirine karşı açılan davaların geri çekilmesine gelince, barış anlaşması imzalandığında, bu mantıklıdır, dolayısıyla fikir bizim için kabul edilebilirdir.
Burada iki incelik var: Birincisi, uluslararası mahkemelerde görüşülen bireysel insani sorunların ikili formatta çözülmesi için anlaşılır bir perspektif olmalıdır. İkincisi, diğir konularda uluslararası platformlardan anlaşmazlıkların geri çekilmesinden sonra tarafların aynı konuları ikili ilişkilerin gündemine getirmemesi ve bunları sürekli gerilimi tırmandırma kaynağı haline getirmemesi gerektiği açık olmalıdır.
Neyi kastediyorsunuz?
Sadece uluslararası yargı organlarında anlaşmazlıkları çözmekten değil, aynı zamanda anlaşmazlıkların kendisinden de vazgeçmek gerektiğini kastediyorum. Biz böyle bir yola gitmeye hazırız. Bu aşamada bireysel insani sorunlara da çözüm arıyoruz.
Aynı röportajda Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Ermenistan Cumhuriyeti Anayasası'nın değiştirilmesi konusunu yeniden gündeme getirdi ve Anayasamızın Azerbaycan'a karşı toprak talepleri içerdiğini yeniden iddia etti.
Bu konuya birkaç kez değinme fırsatım oldu ve bir kez daha vurgulamak isterim ki, eğer bu Azerbaycan tarafından samimi bir endişe olarak ifade ediliyorsa, bu endişelerin giderilmesi için tüm temeller mevcuttur. Neden? Çünkü Ermenistan Cumhuriyeti Anayasası'nın Azerbaycan'a yönelik toprak talepleri içerdiği iddiaları, Anayasamızın önsözünde Bağımsızlık Bildirgesi'ne genel bir atıf olduğu ve burada da Dağlık Karabağ'dan bahsedildiği argümanına dayanmaktadır. Ermenistan Anayasa Mahkemesi, 26 Eylül 2024 tarihli kararında, Anayasa'nın önsözünde Bağımsızlık Bildirgesi'ne yapılan atfın, yalnızca Bildirge'nin Anayasa maddelerinde lafzi olarak kaydedilmiş hükümlerine ilişkin olduğunu kaydetmiştir.
Ermenistan Cumhuriyeti Anayasası'nın hiçbir maddesinde Dağlık Karabağ'a doğrudan veya dolaylı olarak atıfta bulunulmamaktadır. Anayasa'nın içeriğini Azerbaycan'ın yorumladığı gibi kabul edersek, o zaman su sorular ortaya çıkıyor:1995’te Karabağ neden Anayasa referandumuna katılmadı, neden orada seçim merkezleri açılmadı ve insanlar Anayasa konusunda oy kullanmadı sorusu ortaya çıkıyor. Aynı şey, daha sonra yapılan Ermenistan cumhurbaşkanlığı ve genel seçimleri için de söylenebilir. Ayrıca, Ermenistan Cumhuriyeti Anayasası'nın Azerbaycan yorumu doğru olsaydı, Karabağlı kardeşlerimizin Ermenistan Cumhuriyeti tarafından mülteci olarak tanınması imkansız olurdu.
Siz, Ermenistan'ın da Azerbaycan Anayasası'nın Ermenistan'dan toprak talep ettiği konusunda endişeleri olduğunu söylemiştiniz.
Evet, ve bu endişe Azerbaycan Anayasası'nın önsözünün 18 Ekim 1991'de Azerbaycan Parlamentosu tarafından kabul edilen Anayasal Yasaya atıfta bulunması gerçeğine dayanmaktadır. Anayasal Yasa da 28 Mayıs 1918'de kabul edilen Azerbaycan'ın ilk Cumhuriyeti'nin Bağımsızlık Bildirgesi'ne atıfta bulunuyor ve Azerbaycan'ın ilk Cumhuriyeti'nin Doğu ve Güney Transkafkasya'yı içerdiğini belirtiyor. Kasım 1919'da Azerbaycan Cumhuriyeti, Antant'a (Üçlü İtilaf) idari-bölgesel haritasını sundu ve buna göre Azerbaycan'ın bir parçası olarak Ermenistan Cumhuriyeti'nin Syunik ve Vayots Dzor bölgelerinin tamamı, ayrıca Ararat, Armavir, Geğarkunik, Tavuş, Lori ve Şirak bölgelerinin bir kısmı, Ermenistan Cumhuriyeti topraklarının yaklaşık %60'ı dahil edildi. Böylece, Azerbaycan Anayasası, Ermenistan Cumhuriyeti'ne karşı toprak talepleri içermektedir.
Ancak biz Azerbaycan Anayasası'nı değiştirme meselesini iki nedenden dolayı gündeme getirmiyoruz. Birincisi, böyle bir talep Ermenistan-Azerbaycan barış sürecini çıkmaza sokacaktır. İkincisi, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki Barış Anlaşması'nın üzerinde anlaşmaya varılan kısmında, tarafların bu anlaşmanın uygulanmasındaki başarısızlığı haklı çıkarmak için kendi iç mevzuatlarına atıfta bulunamayacaklarını belirten bir madde var. Barış Anlaşması'nın üzerinde anlaşmaya varılan kısmının bir başka maddesinde, tarafların birbirlerinin toprak bütünlüğünü tanıdıkları, birbirlerine karşı toprak talepleri olmadığı ve gelecekte de bu tür talepler öne sürmemeyi taahhüt ettikleri belirtiliyor.
Siz Anayasa ile ilgili endişeler nedeniyle Barış Anlaşması'nı imzalamamak değil, aksine anlaşmanın imzalanmasının bu endişeleri de gidereceğini mi kastediyorsunuz?
Kesinlikle. Eğer konuya Ermenistan Cumhuriyeti mevzuatı açısından yaklaşırsak, yasalarımıza göre Barış Anlaşması imzalandıktan sonra Parlamento’da onaylanması gerekiyor. Bundan önce Hükümet, anlaşmayı Anayasa Mahkemesi'ne göndermek ve Ermenistan Anayasası'na uygunluğunu kontrol ettirmek zorundadır. Eğer Anayasa Mahkemesi barış anlaşması metninin Anayasa'ya uymadığına karar verirse (26 Eylül 2024 kararından sonra bu ihtimal düşük olsa da), Azerbaycan'ın bu konudaki argümanlarının doğru olduğu ortaya çıkacak ve Ermenistan Barış Anlaşması ile Anayasa'nın bazı maddeleri arasında seçim yapmak zorunda kalacaktır. Ancak Anayasa Mahkemesi Barış Anlaşması metninin Ermenistan Anayasası'na uygun olduğuna karar verirse, ülke Parlamentosu'nda onay sürecine geçecektir. Ermenistan Anayasası'nın 5. maddesinin 3. fıkrasına göre, Ermenistan'ın onayladığı uluslararası anlaşmalar ile yasaların normları arasında çelişki olması durumunda uluslararası anlaşma normları uygulanır. Böylece, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki Barış Anlaşması Parlamento'da onaylandıktan sonra Ermenistan yasaları ve diğer normatif hukuki düzenlemeler üzerinde üstün hukuki güç kazanacak ve toprak talepleri konusu kesin olarak kapanacaktır. Aynı şey Azerbaycan'da da gerçekleşecek. Yani, hem Ermenistan'ın hem de Azerbaycan'ın endişelerini, anayasalarla ilgili olanlar da dahil olmak üzere, pratikte giderecek olan Barış Anlaşması'nın imzalanmasıdır.
Peki Ermenistan'ın AGİT Minsk Grubu'nun lağvedilmesi fikrine yönelik tutumu nasıl?
Yapıcı. Eğer çatışma yoksa, çatışmanın çözümüyle ilgilenen bir formatın varlığının ne anlamı var şeklindeki pozisyonu anlıyoruz. Fakat biz aynı zamanda Azerbaycan'ın da tam olarak bu mantıkla yaklaştığından ve onun amacının, örneğin sözde "Batı Azerbaycan" söyleminin gelişmesiyle Ermenistan Cumhuriyeti topraklarına saldırgan politika yürütmek olmadığından emin olmak istiyoruz.
Fakat Azerbaycan, bununla Ermenistan'a karşı hiçbir toprak talebi öne sürmediğini, bunun mültecilerin geri dönüş hakkı meselesi olduğunu söylüyor ve Ermenistan Hükümeti'ni bu hakka yanıt vermeye çağırıyor.
Resmi Bakü'nün sözde "Batı Azerbaycan" söylemiyle Ermenistan Cumhuriyeti'ne karşı olan toprak taleplerini, ki yukarıda gösterdiğim gibi bunlar Azerbaycan Anayasasında kayıtlıdır, somutlaştırmak istediği açıktır. Eğer öyle değilse ve biz algılarımızda yanılıyorsak, o zaman "Batı Azerbaycan" denildiğinde Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Kazah, Tovuz, Ağstafa, Gedebey, Daşkesan, Kelbacar, Laçin, Kubatlı, Zangelan bölgelerini anlamak gerekir. Dolayısıyla, insanların oraya dönüşü Azerbaycan'ın iç meselesidir ve Ermenistan Hükümeti'nin burada Azerbaycan'la zaten görüştüğü konular dışında yapacak, tartışacak hiçbir şeyi yok. Kastettiğim, normal ilişkilerin kurulması ki bu, diğerlerinin yanı sıra, Azerbaycan'ın batı ve Ermenistan'ın doğu sınırlarının güvenliğini sağlayacaktır.
Sayın Başbakan, Azerbaycan, Ermenistan'ı savunma amaçlı olmayan silahlar almakla suçluyor ama aynı zamanda Ermenistan'ın bu silahlanma yarışına dayanamıyacağını da söylüyor.
Ermenistan hiçbir ülke ile silahlanma yarışı içinde değildir, biz silahları yalnızca Ermenistan'ın sınırlarını ve toprak bütünlüğünü korumak için yani savunma amacıyla alıyoruz ve hedeflerimiz şeffaftır. Bizim aldığımız her şeyi savunma amaçlı alıyoruz ve amaçlarımız şeffaf. Bize savunma amaçları için savunma silahları almamız gerektiğini söylemeye çalışıyorlar. Fakat savunma silahlarıyla savunma organize etmek mümkün değil. Diyelim ki Ermenistan'ın üst düzey hava savunma ve elektronik harp araçları var, kara saldırılarına karşı neyle savunma yapacak: elbette topçu silahlarıyla, elbette füzelerle, elbette diğer vurucu araçlarla. Azerbaycan savunma dışı silahlar da elde etti, bu onun intikamcı bir politika izlediği anlamına mı geliyor?
Peki bölgedeki yeni bir tırmanma riskini ne kadar yüksek değerlendiriyorsunuz?
Ermenistan'ın Azerbaycan'a saldırmak, provokatif eylemlerde bulunmak gibi bir niyeti, amacı ve planı olmadığını, bu yola başvurmayacağını garanti edebilirim. Eğer Azerbaycan'ın da Ermenistan'a saldırma niyeti yoksa, o zaman bölgede tırmanma olasılığı sıfırdır.
Sayın Başbakan, peki sınır belirleme süreci devam edecek mi, eğer devam edecekse, hangi bölgede?
Hem Ermenistan'da hem de Azerbaycan'da sınır belirleme komisyonlarının yönetmelikleri onaylanmış durumda, bu da sınır belirleme sürecinin devam etmesi gerektiği anlamına geliyor. Düşünüyorum ki yakın zamanda sınır belirleme komisyonları, sınır belirleme çalışmalarının hangi bölgede devam edeceğini görüşmek üzere bir araya gelecekler. Biz burada da somut, yapıcı çalışmaya hazırız.
Peki ya bölgesel iletişim hatları konusu? Azerbaycan kendi ortaya attığı koridor mantığını geliştirmeye devam ediyor.
Bizim değerlendirmemize göre, hem Ermenistan hem de Azerbaycan için tam olarak kabul edilebilir olacak şekilde demiryolu bağlantısının nasıl yeniden açılacağına dair bir çözüm bulduk. Ve bu çözüm önerisini yazılı olarak Azerbaycan'a ilettik ve olumlu yanıtlarını bekliyoruz. Bu yanıt geldiğinde, hızlıca bir anlaşma imzalamak ve demiryolunun inşaasına geçmek gerekecek.