NTV Yayınları’ndan çıkan ‘Bilim Aslında Çok Eğlencelidir’ kavramsal olarak ‘For Dummies’ serisiyle benzeşse de – kitabın ön kapağında ‘Bilim artık herkesin anlayabileceği kadar basit’ yazacak kadar hem de – işin özünde, bu kitabın konuyu ele alış biçimi, kullandığı dil ve en önemlisi okura vaat ettiği şey apayrı.
LORA SARI
Adı Türkçeye ‘Yeni Başlayanlar İçin’ olarak çevrilebilecek ‘For Dummies’ serisini muhtemelen duymuşsunuzdur. Eğitici olan bu seri, adından da anlaşılacağı üzere, (İngilizcede biraz kırıcı olup ‘aptallar için’ demeyi tercih etseler de biz Türkçesini referans alalım) bir konunun uzmanına değil, o konuyla henüz haşır neşir olanlara yönelik hazırlanır ve konu çeşitliliğinde sınır tanımaz. NTV Yayınları’ndan çıkan ‘Bilim Aslında Çok Eğlencelidir’ kavramsal olarak ‘For Dummies’ serisiyle benzeşse de – kitabın ön kapağında ‘Bilim artık herkesin anlayabileceği kadar basit’ yazacak kadar hem de – işin özünde, bu kitabın konuyu ele alış biçimi, kullandığı dil ve en önemlisi okura vaat ettiği şey apayrı.
Fosillerden uzaylılara
Kitabı diğerlerinden ayıran faktörlerin en önemli ve hatta tek kaynağı olan yazar Ben Miller’dan bahsetmeden evvel, kısaca kitaptaki konulara değinmek gerek, zira bilimde konu gırla. Kitap, karadelikler, antimadde, karanlık madde, uydular, meteorlar, yıldızlar, güneş sistemi ve gezegenler, izafiyet ve büyük patlama gibi astrofizik konularıyla başlıyor. Bu konuların bazılarını okul hayatı bilgilerinizden hatırlıyor, biliyorsunuz bazılarıysa yepyeni. Buna rağmen sıkıntı vermiyor. Hemen ardından, biraz daha tanıdık olan fosiller, evrim, DNA, insan anatomisi ve küresel ısınma geliyor; roket bilimi, uzaya uçuş ve artık varlığından şüphe duymadığımız —duymuyorsunuzdur umarım— uzaylılarla kitabı tamamlıyoruz. Yani aslında kitap, insanoğlunun, yaradılıştan beri cevap aradığı soruları kapsayan konuları bir araya getirmiş: Nereden geldik, nereye gidiyoruz? Var oluşumuz ve evren şöyle dursun; kitapta, bilimsel olarak en iyi pastayı nasıl pişirebileceğinizin tarifi de var. Eminim, kısa vadede bu sizin için daha yararlı bir bilgi olacaktır.
‘Quasi sıfır boyutlu kuantum komikliği’
Gelelim kitabın yazarı İngiliz komedyen ve aktör Ben Miller’a… Onlarca filmde ve dizide rol alan, 1997’den bu yana partneri Alexander Armstrong’la, ‘Armstrong & Miller’ stand-up gösterisini yaparak İngiltere’yi güldürmeyi başaran Miller’ın, bilimle bağı, ‘Quasi-Sıfır Boyutlu Elektron Sistemlerinde Yeni Kuantum Etkileri’ kadar desem epey bir şey anlatmış olurum sanırım. “Fen bilimleri okumayı seçmemin başlıca nedenlerinden biri tembellikti. Sonuçta örneğin kütleçekim kuvveti ile ilgili sorular aşağı yukarı birbirine benzer; birkaç genel prensibi biliyorsanız hemen çözmeye koyulabilirsiniz” diyerek, fizik eğitiminin tek adresi olarak nitelendirdiği Cambridge’e giren; Stephen Hawking, Richard Feynman ve Karl Popper gibi ilahlardan ders almış birinden bahsediyoruz burada. Miller, yine Cambridge bünyesindeki Cavendish Laboratuvarı’nda hemen yukarıda bahsi geçen doktora tezini yazarken ve gündüzü gecesi “bir çipi Mutlak Sıfır Noktası’na yaklaşana dek soğutmak”la geçerken asla Stephen Hawking’in araştırma grubuna yer alamayacağını fark ediyor ve varoluşsal krizlere düşüyor. İşte tam da bu noktada, Kemal Burkay’ın ‘Gülümse’sinde şehre gelme ihtimali konuşulan film Cambridge’e geliyor. Fakat minicik bir farkla; gelen film değil, sirk.
Sirkten, insanları güldürmeye uzanan yolu aşağı yukarı tahmin edebiliyorsunuz; ikisi de ‘eğlence sektörü’ en nihayetinde. Sonuç olarak Miller, doktora tezini tamamlamadan okuldan ayrılsa da bugüne kadar BBC’nin televizyon ve radyo kanallarında bilimle ilgili belgesel programlar hazırlayıp sunuyor ve ömrü boyunca ‘hobi olarak yapmaya’ devam ettiği, kendinin “ilk aşkım” diye tanımladığı bilimin peşini asla bırakmıyor.
Bilim şöleni
Ve son olarak okura vaat edileni, Miller’ın kendi kaleminden vermek en iyisi: “Bir Büyük Hadron Çarpıştırıcısı yapmak istiyorsanız, elinizi taşın altına koyup doktora sonrası fizik araştırmalarına devam etmeniz gerekiyor. Bu makinelerden birini ağzınız açık izliyor, çalıştırılırsa nasıl da havalı görüneceğini hayal ediyorsanız… Doğru yere geldiniz demektir (…) Hiçbir şey anlamanıza gerek yok. Diğer kitapların amacı sizi eğitmek, provoke etmek veya zorlamak olabilir; bu kitabın tek amacı sizi eğlendirmek(…) Bir paragrafı defalarca okumanıza rağmen yine de anlamadığınızı fark ederseniz – bunu yaşamamanız için seviyemi mümkün olduğunca ayarlamaya çalışacağım – suç sizde değil bendedir; devam edin. Bu bilim şöleni.”
Benim de son olarak tavsiyem şu: Eğer Miller’dan yaptığım bu alıntı sizi heyecanlandırıyorsa hiç durmayın. “Ay yok hiç çekemem” dediyseniz, eminim korkutucu bir karadelik sizin yerinize ve sizin için bilimi sonsuza dek içine çekecektir. Tabii varsa.