Gazeteci Andrew Wilson, 20. yüzyılın sembolik kadın şairlerinden Sylvia Plath üzerine yazılmış en geniş kapsamlı biyografi çalışması ile ezber bozmuş demek abartı olmaz.
ELİF ATALAY
Nihai hayırdan sonra bir evet gelir. Ve geleceğin dünyası o evetin üzerine kurulur diye bir şey okumuştum bir yerlerde. Bu bana fazlasıyla manalı geldi.”
Yukarıdaki satırlar Sylvia Plath’ın annesine “hayatımda bugüne kadar sevdiğim tek erkek” cümlesiyle anlattığı Richard Sassoon’ın bir
mektubundan satırlar. Sylvia’nın kendi ağzından çıktığı haliyle ‘tek gerçek aşk’ı olan Richard’a, şair Ted Hughes ile evleneceğini bildirmesi üzerine kaleme alınmış bir mektup…
1932’de doğan Sylvia Plath, sadece 6 ay önce tanıştığı Hughes ile 1956’da evlendi. “Ruhumu senden geri almam lazım, o olmayınca tenim de ölüyor” dediği Richard tarafından reddedilişi sonucu evet dediği bu evlilik, şairin 11 Şubat 1963’de intiharına dek sürdü.
Ezber bozan biyografi
Gazeteci Andrew Wilson, 20. yüzyılın sembolik kadın şairlerinden Sylvia Plath üzerine yazılmış en geniş kapsamlı biyografi çalışması ile ezber bozmuş demek abartı olmaz. Plath’ın hayatına dokunan birçok kişiden elde edilen ve bugüne kadar ortaya çıkarılmamış bilgi, belge ve fotoğraflar ile hazırlanan yapıt, alışılmışın dışında 50 sayfalık not, kaynak ve dizine de sahip. Biyografi, Plath’ın gençlik yıllarına odaklanırken, 22 yıl süren bir yer altına inişe ait tüm psikolojik koşullar kümesinin bugüne kadar bilinmeyen detaylarına sahip. 22 yıl, zira, Wilson’un deyimi ile O’nun benliğinin galip çıkamadığı bir savaşa dönüşmesi sekiz yaşında babasını kaybetmesi ile başlıyor. Babasının ölüm haberini aldığında annesine “Bir daha Tanrı’yla konuşmayacağım” diyen Sylvia daha sonra günlüğüne şu notu düşüyorr: “Sanırım aşağı yukarı 9 yaşıma kadar mutlu, gayet dertsiz tasasız biriydim. Dokuzuma geldiğimde hayallerim hepten yıkıldı.”
Genelleşmiş bir algı olarak intiharından sorumlu tutulan, eşi Ted Hughes olsa da, Sylvia, ilk intihar denemesine bir arkadaşının aktardığına göre 10 yaşında kalkışır. Mad Girl’s Love Song şiirinin ilk dizesinde “Gözlerimi kapatırım ve dünya öbür tarafı boylar” diyen Plath, ideallerinin gerisinde kaldığı her an yüzünü ölüme çevirir. Wilson’a göre Sylvia, gözünün önüne bir gelecek hayali getirmeye uğraşmış, ancak geleneksel toplumun kendi-sinden beklediği rolleri düşünmek, içini daha fazla daraltmaktan başka bir işe yaramamıştı. Hughes ile evlenmesinden itibaren şiirden uzaklaşmaya başlayan ve aynı zamanda bir feminist olarak da anılan Plath’ın intihar şekli okuyucuyu düşündürüyor.
Çocukluğundan itibaren ekonomik endişe, başarı hırsı, cinsel doyumsuzluk, kusursuz-luk ve gelenekten kopamayışın sarmalına bulaşan Sylvia’nın, 1950’lerin Amerika’sında birey olmanın zorluklarını derinlemesine nasıl hissettiği de kitapta şairin ağzından aktarılıyor. Gazeteyi her açışında ve savaş hakkında yazılanları okuyuşunda içinin bulandığını itiraf ederken, mektup arkadaşı Hans’a gönderdiği bir yazıda Thomas Hardy’nin bir şiirinden alıntı yapar: “Evet, savaş acayip ve enteresan!/Tak! Vurursun bir adamcağızı /Halbuki öderdin hesabını meyhanede karşılaşsan/Ya da bozuverirdin parasını.”
Sylvia’nın tek gerçek aşkı Richard’a bir gönderme yaparsak: Deli Kızın Aşk Şarkısı: Hayat, kadın ve edebiyat dünyasına ait hayli manalı bir biyografi.