Sayıları 2 milyona yaklaşan Suriyeli mülteciler başta olmak üzere, toplam 2,5 milyon yabancı sığınmacıyı yakından ilgilendiren Geçici Koruma Yönetmeliği'nin detaylarını, Hayata Destek Derneği’nden Elif Gündüzyeli, Mülteci-Der’den Pırıl Erçoban ve araştırmacı Dr. Bilge Şentepe’ye sorduk.
EMRE CAN DAĞLIOĞLU
misakmanusyan@gmail.com
Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma amacıyla kitlesel olarak Türkiye’nin sınırlarına gelen veya sınırları geçen yabancılara ilişkin esasları düzenleyen Geçici Koruma Yönetmeliği, 22 Ekim’de yürürlüğe girdi. Sayıları 2 milyona yaklaşan Suriyeli mülteciler başta olmak üzere, toplam 2,5 milyon yabancı sığınmacıyı yakından ilgilendiren yönetmeliğin detaylarını, Hayata Destek Derneği’nden Elif Gündüzyeli, Mülteci-Der’den Pırıl Erçoban ve araştırmacı Dr. Bilge Şentepe’ye sorduk.
‘Önemli virajlarda idareye geniş takdir yetkisi verilmiş’
Pırıl Erçoban (Mülteci-Der)
Türkiye’nin kitlesel akınlarda acil ve geçici korumanın çerçevesini bir yönetmelikle belirlemesi şüphesiz olumlu bir adım. Bu yönetmelikten beklenen kitlesel akınlarda insan hakları temelinde standartların oluşturulmasıydı, ancak en önemli virajlarda idareye geniş bir takdir yetkisi bırakılmış; örneğin başlaması, süresi, sona erme koşulları, sona erdiğinde geçici korunanlara ilişkin alınacak kararlar, kabul işlemlerinin sınırlandırılması ve durdurulması o anki siyasi iradenin takdir yetkisine bağlanmış. Milli güvenlik, kamu güvenliği, kamu düzeni ve kamu sağlığı gibi objektif kriterlere dayanmayan, şeffaflıktan uzaklaşmaya yardım eden nedenler, geçici korumanın sınırlandırılmasına, durdurulması için de neden olarak kullanılabilecek. Dolayısıyla, anlık siyasi mülahazalar sınırların kapanmasına ya da Türkiye’ye sığınanların geri gönderilmesine neden olabilecek.
‘Çalışma izni çok gecikti’
Dr. Bilge Şentepe
Yönetmelikle ilgili en önemli konulardan birisi, elbette ki sığınmacılara çalışma izni verilip verilmeyeceği. Daha sonra, Çalışma Bakanlığı tarafından açıklanan bazı illerde belirli oranlarda Suriyeli sığınmacı çalıştırma zorunluluğuna yönelik düzenlemeyle birlikte, bu mevzunun önemi daha da arttı. Türkiye’ye sığınan yabancıların işgücü piyasasına yasal olarak girmelerinin önünü açan bu düzenleme, nihayetinde olumlu bir adım. Ancak sistemin bu şekilde yasal hale getirilmesindeki gecikme, illegal olanın geri döndürülemeyeceği anlamına geliyor. Zira kayıt altına alınmayan sektörlerde, özellikle Suriyeli sığınmacılar, vasıfsız ve “her işi yapan” olarak görülüyor. Yasal ya da kaçak yollarla Almanya’ya giden Türkiyeli göçmenler gibi, Suriyeliler de sistemin en altına itildiler. Dolayısıyla, özellikle Türkçe konuşamayanlar, en kötü ve ağır işleri yapmak durumunda kalacak. Ücret politikası da yine işin ağırlığına ters oranda belirlenecek. Yine de yasal düzenin kurulmasıyla, Türkiye’de eleman ihtiyacı olan tekstil gibi sektörlerde, artık Suriyeli sığınmacıların çalışabilecek olması gerçekten olumlu. Aynı zamanda, yasalarla koruma altına alındıkları için asgari ücretin altında bir ücret de almayacaklar.
‘Önemli olan uygulama’
Elif Gündüzyeli (Hayata Destek Derneği)
Yönetmeliğin görece iyileşen ve sorunlu yanları mevcut, fakat uygulamaya konmasıyla birlikte pratikteki işleyişini takip edip daha iyi anlamak gerekli elbette. Görece iyileşen yanların başında, Reyhanlı’daki sevk merkezinin artık resmiyete kavuşması. Böylece, hizmetlere erişme konusunda yardıma ihtiyacı olan bireyler, resmî bir mekanizmayla sevk yardımı alabilecek. Suriye’den gelen sığınmacılar, Türkiye’nin her yerine yayıldıkları için, Hatay’daki bu tek resmî sevk merkezinin bireysel başvurularla ne kadar ilgilenebileceği ise bir muamma. Yönetmelikle birlikte pasaportlu ve pasaportsuz Suriyeli ayrımının kalkması da çok olumlu. Artık yönetmelik kapsamına giren herkes, pasaportu olmasa dahi kayıt edilme hakkına sahip olabiliyor. Ayrıca Suriyelilerin ikamet sürecinde Yabancılar Dairesi izin prosedürü tamamen çıkarıldı; yetki, resmî olarak Göç İdaresi’ne geçti.
Sorunlu yanlarına gelirsek, önce şunu belirtmeliyim: Yönetmelik, yalnızca Suriye’den gelenler ve vatansızlar olduğu için Irak’tan gelen Ezidileri kapsamıyor. Dolayısıyla bu yönetmeliğin bir acil tedbir/istisnai durum yönetmeliği olup olmadığı hiçbir yerde belirtilmiyor. Bu yüzden de, ne zamana kadar geçerli olacağı, kişi sınırının olup olmadığı gibi konular net değil. Yönetmelikte tüm yetki Göç İdaresi’ne bırakılsa da pratikte geçiş sağlanamadığından, muhatap, uygulama, kadro sıkıntısı ve karmaşaya neden oluyor.