Dokuz haftadır devam eden söyleşi dizimizin bu haftaki konuğu, Ermeni toplumunun tanınan yetenekli ismi Harutyun Gökdemir. Babasından gelen terzilik geleneğini 38 yıldır sürdüren Harutyun Bey’le babasından kalan 70 yıllık hatıralarla dolu butiğinde buluşup couture (ince işçilik) tasarımları, dikiş ustalığı ve el emeği üzerine söyleştik.
Harut Gökdemir
FOTOĞRAF: BERGE ARABIAN
KARİN BAL
karinbal89@gmail.com
Dokuz haftadır devam eden söyleşi dizimizin bu haftaki konuğu, Ermeni toplumunun tanınan yetenekli ismi Harutyun Gökdemir. Babasından gelen terzilik geleneğini 38 yıldır sürdüren Harutyun Bey’le babasından kalan 70 yıllık hatıralarla dolu butiğinde buluşup couture (ince işçilik) tasarımları, dikiş ustalığı ve el emeği üzerine söyleştik.
-
Modayla tanışmanızdan ve çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz?
1963’te İstanbul’un Osmanbey semtinde doğdum, Mkhitaryan Okulu’ndan mezun oldum. Kökeni Sivaslı olan babam Ohannes Gökdemir, Osmanbey semtinin en iyi terzilerindi. Babamın desteğiyle 11 yaşımdan itibaren yaz aylarında babamın yanında çalışmaya başlayarak bu işi öğrendim. Başlarda bana tuhaf geliyordu kadın giysileriyle iç içe olmak, fakat sonraları işi yavaş yavaş öğrenmeye başladıkça sevmeye, benimsemeye başladım. O günden bugüne 38 senedir bu sektördeyim ve babamdan kalan 70 senelik geçmişe sahip aynı dükkânda hizmet veriyorum. Sadece kadın giyimi üzerine çalışıyoruz. Gelinlik, döpiyes, nişan, söz, vaftiz törenleri gibi özel günler için kıyafetler yapıyoruz. Atölyede yedi kişilik bir ekibiz; nakışçı, baş kalfa ve onlara destek veren yan elemanlar var.
-
Sizinle çalışmak isteyenler, ne kadar önceden size gelmeliler?
Çalışmalarımızın yoğunluğu sezondan sezona değişiklik gösteriyor. Bize en az 2-2,5 ay öncesinden gelmelerini öneririz. Modeli seçmek, provaları yapmak, nakışları işlemek ve detaylar üzerinde çalışmak için zamana ihtiyaç var.
-
Gelecek sezonun trendleri hakkında bilgi verebilir misiniz?
Kırmızı, saks, petrol mavisi, mürdüm çok moda olacak. Closh ve verev kesimler, drapeler çok kullanılacak. Beş altı senedir olduğu gibi gelecek sezon da nakış gene revaçta. Ayrıca anormal bir taş furyası var bunun yanı sıra tüyler de çok moda. Kumaş olarak da şifon, tül, krepler, ipek krepli şifonlar sezonun vazgeçilmezleri arasında yer alacak.
-
El işçiliğinin gidişatını nasıl görüyorsunuz?
Artık el işçiliği gerektiren hiçbir işte iyi ustalar yetişmiyor, yetişenler de eskilerini aratıyor. Ismarlama dikime olan talep azalıyor. Bugün yurtdışında, ülkemizde olduğu gibi terzilik kalmadı. Avrupa’ya da Amerika’ya da gitseniz hep büyük firmaların oluştuğunu, ustaların da o büyük oluşumların içine işçi olarak dahil olduğunu görürsünüz. Büyük ihtimalle on yıl içinde burada da durum böyle olacak. Terzilik de yavaş yavaş tarihe karışıyor… Bizler küçük esnafız. Marka meraklısı olan çok kişi var. Bizim yaptığımız işi büyük bir firmanın etiketiyle alınca daha mutlu oluyorlar. Gençler de markaya meraklı, o nedenle bu meslek giderek kan kaybediyor. Hazır giyimde çok fazla çeşitlilik var. Ama kişi hazır giyim aldığı zaman, tek olamıyor. Ismarlama dikimdeki en büyük özellik, arzu ettiğin bir modeli istediğin kaliteli kumaş ve renkle, aynı zamanda vücuda en iyi şekilde oturan halde teslim almaktır. Ayrıca günümüzde artık çalışan kadınların sayısı arttı, provalara gelecek vakitleri olmuyor, akşam işten çıktıklarında yorgun oluyorlar. Bizde fedakârlık yapıyoruz, geç saatlere kadar kendilerini bekleyerek yardımcı olmaya çalışıyoruz. Nihayetinde her şey geliyor gidiyor maddiyata dayanıyor, onun için de artık çoğunlukla hazır giyim tercih ediliyor.