Bu hafta sekiz yıldır moda sektöründe tarzını benimseterek kendini ispatlamış ‘Closh’ butiğin yaratıcıları Serli Keçoğlu ve Selvin Parunakyan’ı konuk ediyoruz sayfamıza. Onları ilk olarak Aşk-ı Memnu dizisine yaptıkları kıyafet tasarımlarıyla tanıdık. Bugüne kadar sayısız ünlü ismin de tercihi olan Closh’un romantik, vintage ve barok tasarımları, bizi geçmişe doğru yolculuğa çıkararak bir dönem filminin sahnesinden kesitler sunuyor.
Serli Keçoğlu ve Selvin Parunakyan
FOTOĞRAF: BERGE ARABIAN
KARİN BAL
karinbal89@gmail.com
Bu hafta sekiz yıldır moda sektöründe tarzını benimseterek kendini ispatlamış ‘Closh’ butiğin yaratıcıları Serli Keçoğlu ve Selvin Parunakyan’ı konuk ediyoruz sayfamıza. Onları ilk olarak Aşk-ı Memnu dizisine yaptıkları kıyafet tasarımlarıyla tanıdık. Bugüne kadar sayısız ünlü ismin de tercihi olan Closh’un romantik, vintage ve barok tasarımları, bizi geçmişe doğru yolculuğa çıkararak bir dönem filminin sahnesinden kesitler sunuyor. Serli ve Selvin’le Nişantaşı’ndaki atölyelerinde buluşarak çalışmaları ve tasarımları üzerine konuştuk.
-
Closh’un tarzını ve çalışmalarınızı dinleyebilir miyiz?
SK: Tarzımız ilk günden beri aynı. Renkler ve kesim olarak modayı yakından takip ediyoruz ama trend yakalamaya çalışan bir firma değiliz. Zamansız kıyafetler yapmayı seviyoruz; tasarladığımız kıyafetlerin on yıl sonra da giyilebilmesini, hatta müşterilerimizin o kıyafeti çocuklarına bırakılabilmesini istiyoruz. Tarihten ilhamla romantik tasarımlar yapıyoruz; dönemsel filmler ve hikâyeler, 20’ler, 30’lar, 40’lar, 50’ler, 60’lar, Barok ve Viktorya dönemlerinden esinleniyoruz.
-
Haute Couture çalışmalarınızda gelinlik de önemli bir yere sahip...
SK: Gelinlik çok özen isteyen bir kostüm, çünkü bir kere giyiliyor. Gelinlik çalışması bizim için daha stresli ama bir o kadar da zevkli. Ritüellerimiz var; her şey güzel başlasın, güzel bitsin fikrinden yola çıkarak, gelin adayı için, ilk gelinlik provasında atölyemizde bir parti düzenliyoruz. Balonlar, süsler, şekerler, şampanyalar, danslar, pastalar... Sevdikleriyle birlikte eğlenerek, güzel bir enerjiyle başlıyoruz gelinliği yapmaya.
-
Adınızı, bir dönem reyting rekorları kıran ‘Aşk-ı Memnu’ dizisi için yaptığınız tasarımlarla duymuştuk. Diziyle çalışmaya nasıl başladınız?
SK: Dizinin stil danışmanı bizim bir arkadaşımızdı, oyuncular için kıyafetler tasarlamamızı istediler. Başta çekimser davrandık, çünkü bize bir getirisi olacağını düşünmüyorduk. Ama sonra “Ne kaybederiz ki?” diyerek, çalışmaya başladık. Beren Saat ve Nebahat Çehre için, senaryoya uygun kıyafetler tasarladık. Bence başarımızın sırrı buydu; tasarladığımız kıyafetler hem senaryoya, hem de onların tarzlarına uygundu. Bizim için hayal edemeyeceğimiz kadar iyi bir reklam oldu. İlk sezon oyuncuları tamamen biz giydirdik. Dizi çok tutunca, ikinci sezon farklı sponsorlar da devreye girdi.
SP: Dizi Araplar tarafından da çok sevilince Ortadoğu’ya açıldık. Sırf bizimle çalışmak için Türkiye’ye gelen Arap müşterilerimiz oldu.
-
Aşk-ı Memnu’dan sonra başka diziler için de teklifler geldi mi?
SP: Aşk-ı Memnu’dan sonra neredeyse bütün diziler için tasarım yapıp kıyafet verdik. İntikam, Aşk, Medcezir, Lale Devri, Kara Para Aşk, Kuzey Güney, Güneşi Beklerken... Şimdilerde yeni başlayacak bir dizi için çalışmalarımız sürüyor. Marie Claire, Elle, Vogue gibi aylık dergilerin editörleriyle de çalışıyoruz. Dönem konseptiyle ilgili bir çekim yapılacağı zaman bize ulaşıyorlar.
-
Dünya’dan ve Türkiye’den takip ettiğiniz modacılar var mı?
Şu sıralar favorimiz, 25 yaşındaki Beyrutlu Ermeni modacı Krikor Jabotyan. Yakın bir zamanda tasarımlarıyla dünyayı sallayacak. Elie Saab ve Zuhair Murad gibi modacılarla yarışacak düzeyde. Balmain, Chanel, Carolina Herrera, Oscar de la Renta, Dior gibi, dünyaca ünlü modacıların kreasyonlarını da takip ediyoruz.
-
Yeni projeleriniz hakkında ipuçları alabilir miyiz?
Şimdi mağazamızın çehresi değişiyor. Bundan sonra Closh Butik’te, oturduğumuz sandalyeye kadar, gördüğünüz her şey satılık olacak. Kütüphaneden kitaba, avizeden çatal-bıçak takımına, birçok antika ve vintage parça bulunacak. Aynı Paris’teki butikler gibi olacağız...
“Aklım fikrim resimdeydi”
Serli Keçoğlu: Küçükken, modayla ilgili bir şey yapmayı düşünmüyordum, aklım fikrim resimdeydi. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde bir yıl Resim, dört yıl Seramik bölümünde okudum. Son sınıftayken, Artizan Modaevi’nde Bilge Mesci’nin yanında çalışmaya başlayıp, modayı yakından tanıma fırsatı buldum; kumaşları öğrendim, işçiliği gördüm ve tüm bunları çok sevdim. Sonra, çocukluk arkadaşım Selvin’le birlikte markamızı kurup bu işi yapmaya karar verdik.
“Barbie’leri giydirirdim”
Selvin Parunakyan: Küçük yaşlardan beri modayla ilgili bir şeyler yapmak istiyordum. Ailem kumaşçılık yaptığı için hep kumaşların içindeydim. Kumaşları ve hangi modele hangi kumaşın daha iyi gideceğini babamın dükkânında öğrendim. Küçükken Barbie bebeklerime giysiler hazırlar, odama bir şeyler yapardım. Yeditepe Üniversitesi Moda Tasarımı Bölümü’nden mezun olup İngiltere’de aynı alanda eğitim aldıktan sonra, kumaşçılarda ve toptancı firmalarda staj yaptım. 2006’da arkadaşım Serli’yle ‘Closh’u kurup çalışmalarımıza başladık. İçinde ‘s’ harfi geçtiği ve bir terzi terimi olduğu için bu adı seçtik.