Zakarya Mildanoğlu, 17 Eylül'de hayatını kaybeden, Ermeni toplumunun sevilen doktorlarından birini, Surp Pırgiç Hastanesi’nin kıdemli isimlerinden operatör doktor Krikor Yanık'ı anlattı.
ZAKARYA MİLDANOĞLU
zakaryamil@gmail.com
Ermeni toplumu, çok sevilen doktorlarından birini kaybetmenin üzüntüsü içinde. Surp Pırgiç Hastanesi’nin kıdemli isimlerinden operatör doktor Krikor Yanık, 17 Eylül Çarşamba günü, Samatya Surp Kevork Kilisesi’nde yapılan ayinin ardından Şişli Ermeni Mezarlığı’na defnedildi.
‘Krikor’, kutsal bir isim. Allah’ın sevdiği kullarından biri. Ermeni devletinin 301 yılında Hıristiyanlığı resmi dini olarak kabul etmesiyle, Ermenilerin pagan döneminden tek tanrılı döneme geçmesinin öncülerinden olan Krikor Lusavoriç’ten (Aydınlatıcı Krikor) günümüze ulaştı. Ermeni aydınlar, bilim adamları, yazar çizerler ve siyasetçiler arasında en çok rastlanan isimlerinden biri oldu.
O Krikor’lardan biri olan yakın arkadaşım Krikor Yanık, 1934’te Yozgat, daha sonra Boğazlıyan Kaymakamlığı’na dönüştürülen binanın karşı cephesinde yer alan bir evde, kılıç artığı bir anne-babanın yedi çocuğundan beşincisi olarak dünyaya geldi. O evde doğmak ve hayata tutunmak kolay bir şey olmasa gerek.
Zor bir çocukluk ve gençlik dönemi geçirdi. Babasının çiftçilik yapma önerisinden uzak durarak, ilkokulu bitirdikten sonra Yozgat Lisesi’ne devam etti. Sonra İstanbul’a göç etti, lisenin son sınıfını Haydarpaşa Lisesi’nde okudu. Okumaya sevdalıydı, elinde kitap gören birine söylediği ilk şey “Ben Bezirçırası’nda ders çalıştım” olurdu.
1962’de İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olan Krikor Yanık, 1970’te Şişli Etfal Hastanesi’nde genel cerrahi ihtisasını tamamladı ve ondan sonra hep bu hastanede çalıştı.
Esprili bir dost ve aile babası
23 Şubat 1970 tarihli Milliyet gazetesinde, bir kutucuk içinde verilen küçük bir ilanı kesip saklamışım: “Prapiyon Niksarlı ile Kirkor Yanık nişanlandılar, Rule Noir”. O yıl, Eczacı Prapiyon ile aynı yastığa baş koydular. İki evlat dünyaya getirdiler.
Krikor Yanık’ın iri cüssesi, kalın siyah kaşları ve kocaman elleri, sert bir mizacı olduğunu düşündürürdü, onu tanımayanlara. Ancak o koca ellerle, yüzlerce, binlerce insanın derdine derman oldu.
Kızı, Doç. Dr. Lerna Koharik Yanık, babasını şöyle anlatıyor: “Lafını, esprisini ve kahkahasını hiç esirgemezdi. 2009’da bir kalp krizi nedeniyle 45 gün kaldığı yoğun bakımdan çıkıp cenaze, düğün organizatörüyle karşılaştığında ‘Gülbenk, az daha sana iş çıkarıyordum’ diyebilecek kadar esprili ve içtendi. Doğrucu, gözü pek ve açıksözlüydü. Hiçbir zorluk gözünü yıldıramazdı. Mevcut koşulları dikkate alarak her soruna bir çözüm bulunabileceğini düşünürdü.”
Doktor Krikor Yanık benim yol arkadaşımdı. Anadolu’da Ermenilerden kalan kültür izlerini keşfe çıktığımız yolculukların pek çoğunda, eşi Prapiyon ve kızı Lerna ile birlikte yanımızdaydı.
Onu, Ermeni halkının onur duyduğu yüz aklarından biri olarak, sevgiyle anıyorum.