Futbol, Karabağ’da da sadece futbol değildir

Qarabağ Ağdam ve Karabağ Stepanagert’in hikâyesi, kesişen karakterleriyle, iki devlet arasındaki siyasi sürtüşmenin ötesinde, savaşın insan boyutunu tümüyle gözler önüne seren bir futbol hikâyesi. Bir tarafta sürgün ve ayrılık, diğer tarafta hayat zorluğu ve izolasyon. Stepanagert ve Ağdam. Zamanın heyecan verici futbol rekabetinden, savaşın gerçekliğine.

Mülteci yerlşkesi Dörd Yol’daki Qarabağ Ağdam taraftarları, takımlarının ligin favorisi Khazar Lenkaran kaşısındaki galibiyetini kutluyorlar. Takım, 2009-10 sezonundan beri maçlarını mülteci yerlşkesine çok yakın olan Guzanlı’da oynuyor.

FATİH GÖKHAN DİLER
fgdiler@agos.com.tr

Azerbaycan temsilcisi Qarabağ FK, güçlü Hollanda temsilcisi Twente’yi eleyerek tarihinde ilk kez UEFA Avrupa Ligi gruplarına kalmayı başardı. Maçlarını Bakü’de, Azerbaycan’ın en büyük stadı olan 30 bin kişi kapasiteli Tevfik Behramov Stadyumu’nda oynayan takım, iki senedir ülke futbolunun zirvesinde. Bugüne kadar  Neftçi Bakü’den sonra, ülkesinde Avrupa kupalarında grup aşamasına kalmayı başarabilen ikinci takım olan Qarabağ FK, geçtiğimiz sene , 2013’te, Azerbaycan futbolunu domine eden Bakü takımlarını bir bir geride bırakarak ligi zirvede tamamladığında, en son şampiyonluğunun üzerinden tam 20 sene geçmişti. Sezon sonunda göz yaşlarıyla kutlanan zaferin ardından, 2014’te elde edilen bu büyük başarı da sadece futbol olarak kalmayacak. Çünkü bir adı da Qarabağ Ağdam olan bu futbol kulübü, aslında 1993’ten beri maçlarını Bakü’de sürgünde oynuyor. Takımın doğup büyüdüğü, bir zamanlar Karabağ’ın başkenti olan Ağdam şehri, Ermenistan’la Azerbaycan arasındaki kanlı savaşta kaybolup gitmiş. Bugün iki ülke arasındaki tampon bölgede bulunan Ağdam, dünyanın en büyük hayalet şehri.


Ağdam’ın yıldızıQarabağ Ağdam, 1993 yılından sonra Bakü’ye taşındı. Karabağ Savaşı’nın ortaya çıkardığı yeni başkent, kadim kent Stepanagert’te 1928 yılında kurulan Karabağ Stepanagert ve onunla 1951’den itibaren tatlı sert bir rekabete tutuşan Qarabağ Ağdam’ın hikâyesi, kesişen karakterleriyle, iki devlet arasındaki siyasi sürtüşmenin ötesinde, savaşın insan boyutunu tümüyle gözler önüne seren bir futbol hikâyesi. Bir tarafta sürgün ve ayrılık, diğer tarafta hayat zorluğu ve izolasyon. Stepanagert ve Ağdam; zamanın heyecan verici futbol rekabetinden, savaşın gerçekliğine…

Ağdam’da doğup büyümüş olan 57 yaşındaki Leonid Oganisyan, 1968’den 1976’ya kadar top koşturduğu Qarabağ Ağdam’da büyük bir başarı yakalayarak, yöre halkının sevgisini kazanmış ve yerelde bir futbol yıldızı olmayı başarabilmiş ve özellikle iki Azeri takım arkadaşı Allahverdi Bagirov ve Adil Nadirov’la yakın arkadaşlık kurmuş. Oganisyan, 1977’de Karabağ’ın Ermeni takımı Karabağ Stepanagert’e transfer olduğu yıl, takımını Azerbaycan futbol liginin zirvesine taşıyarak, iki takım taraftarının da sevgisini kazanmış. Oganisyan’ın hikâyesi, iki ülke arasındaki çatışmayı bugün yaşayan yeni neslin sahip olduğu, iki halkın ortak geçmişine dair olumsuz algının yanlışlığını gösteren pek çok hikâyeden birisi.

Savaş çıktığında orduya alınan Oganisyan, hem Ağdam’dan eski takım arkadaşlarına, hem de en yakın dostu Allahverdi Bagirov’a karşı savaşmak zorunda kalır. Savaşta bir gözünü kaybeder. Karabağ Savaşı’nda cephe komutanı olan takım arkadaşı Bagirov’sa Azeri topraklarında öldürülür; cenazesiyse artık Azerilerin ayak basamadığı Ağdam mezarlığına gömülür. Oganisyan hâlâ arkadaşının mezarına çiçek götürüyor ve çektiği fotoğrafları Bagirov’un ailesine Moskova aktarmalı gönderiyor. Bagirov’un dul eşi Valide Bagirova ise, bugün Bakü’de, duvarları kocasının fotoğraflarıyla donatılmış küçük bir dairede yaşıyor.

Qarabağ Ağdam takımının kaptanı Aslan Kerimov, 2010 yılında kazanılan başarıda en büyük pay sahibi. Kerimov 1992 yılından beri takımın oyuncusu. Her ne kadar Bakü’de doğup büyümş olsa da futbol kariyeri Karabağ'ın Ağdam takımıyla bütünleşmişti. Takımın 1993 yılında Ağdam Stadyumu’nda yaptığı son maçta da, 2010 yılında elde edilen Avrupa başarısında da takımın oyuncusuydu. Bir nevi Kerimoz’un bugüne getirdiği takım geçtiğimiz hafta Avrupa Ligi’nde gruplara kalarak kulüp tarihinin en büyük başarısını elde etti.

Karabağ derbisi

Oganisyan’ın arkadaşı, Valide’nin kocası Allahverdi Bagirov, Qarabağ Ağdam’ın eski oyuncusu ve teknik direktörü. Savaş sırasında cephe komutanlığına ilerlemiş bir kişi. Savaş muhabiri Emin Eminbeyli’nin Bagirov’la ilgili anısı oldukça ilginç: “Esir değiş tokuşu sırasında olağan dışı şeyler oldu. Allahverdi Bagirov, Ermeni tutsaklardan birine sarıldı ve doğrudan kameraya bakarak, sarıldığı adamın yıllar boyunca takım arkadaşı olduğunu söyledi. Ermeni futbolcu-asker de değiş tokuş yapılırken Allahverdi’ye dönüp ‘Umarım bir daha asla seninle ayrı tarafta olmayız’ dedi.”

Bagirov’un hayatı 1992’de bir tanksavar mayını yüzünden son buldu. Savaş muhabiri Eminbeyli, ona hem Azeri, hem de Ermeni tarafında büyük saygı duyulduğunu söylüyor. Bagirov’un ölümünü duyar duymaz telefona sarılan Ermeni komutan Vitalik, Azeri askerlere radyo frekansı aracılığıyla bağlanıyor ve aldığı haberi doğrulatıyor, ardından Azeri askerlere “Nasıl böyle düzgün bir adamı kurtaramazsınız?” diye öfkeyle çıkışıyor.

Tarih, sporun savaşa ve siyasete esir düştüğü hüzün verici hikâyelerle dolu, bu defaki de onlardan farklı değil.

Qarabağ Ağdam, 1993’te Bakü’ye taşındıktan sonra, 2009 yılına kadar otobüslerle sınıra yakın bölgelerde mülteci olarak yaşayan taraftarlarını stadyuma taşıyarak ayakta kaldı. Takım, 2009’da Ağdam Bölgesi’ndeki yeni stadyumlarına geçti ve belki de bugün kazandığı Avrupa başarısının önünü açmış oldu.

Görülmemiş karar

Qarabağ Ağdam, 2009’dan 2012’ye kadar Avrupa Ligi elemelerinde pek çok başarılı maç oynadı. 2010-11 sezonunda Polonya’nın en ateşli taraftarına sahip Wisla Krakow’u eledi ve Alman devi Borussia Dortmund’un rakibi oldu. Ancak etnik gerilim Güney Kafkasya’dan binlerce kilometre ötede, Westfalenstadium’da da kendini gösterdi. Azerbaycanlı seyirciler, 30 bin kişilik meşhur Sudtribune’de açılan Ermenistan bayrağının kaldırılmasını istedi. İki ülke arasındaki savaşın ve siyasi rekabetin futbol sahalarına yansıdığı bu ilk olay değil ne yazık ki. Euro 2008 elemelerinde aynı gruba düşen Azerbaycan ve Ermenistan, güvenlik gerekçesiyle maçları oynamak istemediğini açıkladı. UEFA’ysa daha önce görülmemiş bir kararla iki takımın birbiriyle olan maçlarını iptal etti. 2012 yılında benzer bir durum olmaması için bu iki ülkenin, kurada çıksa bile aynı grupta olamayacağı açıklandı.

Her ne kadar futbolun birleştirici gücü fazla olsa da Karabağ derbisinin tekrar oynanma ihtimali, bugün için Kaf Dağı’nın ardında görünüyor.

Qarabağ Ağdam, savaşın zorunlu kıldığı sürgünü aşarak Avrupa’da başarı kazanan bir takıma dönüştü. Bu esnada Karabağ’ın Ermeni takımı Karabağ Stepanagert’in kaderi de ister istemez farklı oldu. Savaştaki galibiyet, Karabağ Ermeni toplumunun futboldaki geleceğini kararttı. Takım, profesyonel futboldan tamamen uzak kaldı. Karabağ Cumhuriyeti’nin uluslararası toplum tarafından tanınmıyor oluşu da FIFA ve UEFA’yı aynı karara sürükledi. FIFA, kendi organizasyonlarına Karabağ bölgesinden takım kabul etmiyor. Karabağ Stepanagert, tamamen izole olmuş durumda. Her ne kadar ismi yaşıyor olsa da lise öğrencilerinin mücadele ettiği bir takım olmaktan öteye gidemiyor. Sovyet dönemi Azerbaycan bölgesinin en güçlü takımlarından birisi için üzücü bir durum. Karabağ Stepanagert’in hikâyesi, âdeta Qarabağ Ağdam’ın hikâyesini dengeliyor.

Martirosyan ve Guliyev’in kader ortaklığı

Davit Martirosyan Stepanagert’te yaşıyor ve her gün Karabağ Stepanagert’in futbol antrenmanlarına katılıyor. Babası, Vartan’ı, 1993 sonbaharında Karabağ Savaşı’nda, henüz 3 aylıkken kaybetmiş. Nadiren ziyaret ettiği annesi ise Azeri. Geçmişi acı dolu ve hayatı bölünmüş bir genç olarak futbolla hayata tutunmaya çalışıyor. Karabağ gibi tanınmayan bir ülkenin profesyonel olarak futbol oynamak isteyen bir gence sunabileceği imkânlar ne yazık ki çok sınırlı. Kendini Ermenistan Ligi’ne sokabilmek için gece gündüz demeden çalışsa da bugüne kadar sadece birkaç Karabağlı futbolcu Ermenistan Ligi takımlarının kadrosuna girebilmiş. Pek çok genç sporcu, hayallerine erken veda etmek zorunda kalıyor.

Davit’in yaşadığı köyden yüz kilometreden az bir mesafede, tampon bölgenin bittiği ve Azerbaycan topraklarının başladığı yerde, Ağdam’dan göçmek zorunda kalan mültecilerin ‘Dörd Yol’ adındaki yerleşiminde Yasem Guliyev yaşıyor. Bir genç Karabağlı Ermeni’yle, üç çocuk babası Karabağlı Azeri Guliyev’in kaderini birleştiren şeyse imkânsızlık. Guliyev, “Kaderini değiştirmek için yaptığın her deneme başarısızlığa uğradıysa ne yapardın?” diyor. Qarabağ Ağdam’ın Bakü’den Ağdam’a dönmesiyle beraber Guliyev, hem kendi, hem de oğulları için umut beslemeye başlamış. Takım maçlarını artık Guzanlı’da, mülteci yerleşkesine pek de uzak olmayan bir stadyumda oynuyor. Ağdam’da bir zamanlar çok popüler olan futbol, takımlarının ait olduğu yere dönüşüyle beraber, bu insanlar için bir umut kaynağına dönüşmüş.

*Fotoğraflar ve kişilerden yapılan alıntılar için ‘Offside: Football in Exile’ kitabından faydalanılmıştır. Dirk-Jan Visser ve Arthur Huizinga’ya teşekkür ederiz.

 

Kategoriler

Toplum Spor Güncel Yaşam