Kadıköy’de bugünlerde, alt kültürün en önemli unsurlarından fanzinlere adanmış bir sergi var. Kadıköy 26-A Kafe’de açılan sergi, son dönemde yerini bloglara bırakmış olan fanzinleri hatırlatmaya aracı oluyor. Sergiye öncülük eden Kadıköy 26-A Kolektifi’nden Gizem Şahin ve Özgür Erdoğan’la fanzin kültürü ve sergi üzerine konuştuk.
MİRAY ÖZTURAN
mirayozturan@gmail.com
Kadıköy’deki 26-A Kafe’de, yerini bloglara bırakan fanzin kültürünü yaşatmak ve fanzinlerin okunurluğunu artırmak amacıyla bir sergi açıldı. 15 Eylül’e kadar devam edecek olan sergide, Ankara, İstanbul, İzmir ve Samsun’dan toplanmış, politika, kuir kültür, edebiyat, tribün kültürü, feminizm ve müzikle ilgili yaklaşık 150 fanzin yer alıyor. Editöryal bir hiyerarşi kurulmadan üretilen ve fotokopiyle çoğaltılan fanzin, yeraltı edebiyatının, punk kültürünün, Beat Kuşağı’nın ve alt kültür edebiyatının yaşadığı bir mecra. Nobel Edebiyat Ödülü’nü almayı değil, sadece sahaflarda yer bulmayı bekleyen yayınlar olan fanzinler, buram buram kapitalizm kokan bir sokaktansa, sessiz bir sokakta, sistemin güzel veya kötü dediğine karşı durarak, sistemden ayrı bir yerde var olmayı tercih ediyor.
-
Kadıköy’de fanzin kültürü hâlâ yaşıyor. Nedir bunun nedeni?
İstanbul’da fanzin kültürünün bir semt ya da mekâna özgü olduğu söylenemez ama Kadıköy’de fanzin yoğunluğu var gerçekten. Fanzinin ait olduğu yer alt kültür; Kadıköy de, karakteristik olarak bu kültürü barındırabilen bir yer, belki bu yüzden daha çok fanzin çıkıyor burada. Bu tür yayınların doğasında bir karşı koyuş ve başkaldırı, sistemle barışamayan bir algı var. Bandrolü ya da bir rafa konmayı reddetmek; ışıklı bir sokak yerine, köhne bir sokaktan alınmayı beklemek, bununla ilişkili.
-
Fanzinler ilk olarak nerede, nasıl ortaya çıkmış?
1980’lerde, Britanya’da punk kültürünün oluşmaya başlamasıyla... ‘FONetik ve MagaZİN’ kelimelerinin birleşmesiyle oluşturulmuş bir terim. Yazarların dertlerini, hislerini ve toplum içindeki konumlarını dile getirdikleri, ancak bunu kapitalizmin araçlarıyla yapmadıkları bir mecra, fanzin. Türkiye’de de 90’ların başında politika ve müzikle alakalı fanzinler çıkmaya başlıyor.
Bizim 26-A Kolektifi olarak, fanzinleri sahiplendiğimiz nokta, kapitalist üretim tarzının dışına çıkıyor olmaları. Fanzinler sayesinde, bireyler ve belirli topluluklar, yayınevlerine bulaşmadan kendi dertlerini anlatabiliyor. Nasıl grafiti kendini resim sergilerinde veya sanat galerilerinde değil, s,okakta var ediyorsa, fanzin de sokakta var oluyor.
-
26-A Kolektifi serginin neresinde yer alıyor?
Fanzin kültürü, internetle beraber tükenmeye başladı. İnsanlar bloglar, tumblr hesapları vs. gibi ortamlarda yazıp çizer oldu, fanzinler boş kaldı. Fanzin çıkarmak bugün romantik bir şey. Biz, fanzin çıkaranlara, yapmak istedikleri etkinlikler için yardımcı oluyor, onların önünü açıyoruz. Kafemizde yılın 365 günü fanzinler var, yılın 20 günü de insanları buraya seyre davet ediyoruz. Sergide, kolektif olarak çıkardığımız fanzinleri de görebilirsiniz.