İstiklal Caddesi üzerinde bulunan tarihi Tokatlıyan Han’ın uzun süreli bir sözleşmeyle kiralanmasıyla ilgili süreç devam ediyor. Türkiye Ermeni toplumunun en önemli mal varlıklarından biri olan, ancak uzun yıllardır, değeri kadar gelir getirecek şekilde kullanılmayan Tokatlıyan Han için teklif toplama döneminin uzaması, söylentileri de beraberinde getiriyor.
Tokatlıyan hakkındaki söylentiler söylentiler büyük ölçüde, sürecin kapalı kapılar ardında yürütülmesi ve açıktan bazı paraların alınacağı yönündeki iddialar etrafında şekilleniyor. Beyoğlu Üç Horan Ermeni Kilisesi Vakfı yönetiminin konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapmaması ise soru işaretlerini artırıyor.
Üç Horan yönetimi, 13 Mayıs 2011 tarihinde, Ermeni toplumuna yönelik bir açıklama yayımlayarak, Tokatlıyan İş Hanı’nın kiralanmasıyla ilgili teklif alınmaya başlandığını ve gelişmeleri kamuoyuyla paylaşacağını duyurmuştu. Ancak, aradan yaklaşık 10 ay geçmesine rağmen herhangi bir açıklama yapılmadı. Bu süre içinde bazı firmaların yönetime teklifler sunduğu biliniyor. Bazı firmalar ise, kişisel ilişkiler üzerinden yönetime ulaşmanın yollarını arıyor. Gün geçmiyor ki, şu ya da bu holdingin yöneticisi, Ermeni bir tanıdığı vasıtasıyla “Vakıf yönetiminden kiminle konuşabilirim? Bu işlerle kim ilgileniyor?” diye sormasın. Bu durum, sürecin şeffaf işlemediğinin önemli bir kanıtı. Söylentiler de zaten bu şeffaflık eksikliğinden doğuyor.
Üç Horan Vakfı’nın yönetim kurulu, son üç yıldaki çalkantılı sürecin ve sürmekte olan davaların gölgesinde faaliyet gösteriyor. Mevcut yönetim, 2009’da, hileli olduğu mahkeme tarafından tespit edilen tartışmalı bir seçimin ardından göreve gelmişti ve yenilenen seçimlerde muhalif listeye üye olanların oy kullanması engellenmişti. Seçimlerde mevcut yönetimle birlikte aday olan, ancak seçildikleri halde mazbataları Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından verilmeyen üç aday ise, daha sonra, seçilme haklarını engelledikleri gerekçesiyle yönetimi mahkemeye vermişti. Hem bu dava, hem de vakıf yönetiminin seçimde oy kullanmak isteyen 603 kişi hakkında açtığı ve toplumun büyük tepkisine neden olan ‘evrakta sahtecilik’ davası sürüyor. Bu davalara taraf olan ve hakkında suçlamalar olan yönetimin böyle önemli bir karar almak için yeterli meşruiyete sahip olmadığı sıkça sorulan bir soru. Seçimlerden sonra, seçilmiş kişilere mazbatalarını vermeyerek bu kavga ortamına bir şekilde dahil olan Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün şu anda yürüyen teklif toplama sürecinin neresinde durduğu da önemli bir soru işareti.
Üç Horan yönetiminin, Tokatlıyan Han’la ilgili kararı verdikten sonra bir toplantı düzenleyerek toplumu bilgilendireceği söyleniyor. Ancak, süreç nihayete erdikten sonra yapılacak bir bilgilendirmenin sonuca herhangi bir etkisi olmayacak. Bu da, toplantının, malumun ilamı olmaktan öte bir anlam taşımayacağını gösteriyor.
Üç Horan yönetimini, bir kez daha, şeffaflığa ve Tokatlıyan Han’ın geleceğini toplumun temsilcileriyle istişare ederek kararlaştırmaya davet ediyoruz. Yönetim hakkında, en hafif ifadeyle bazı ‘şüpheler’ var ve bunların açıklığa kavuşması, her şeyden önce yönetimin yararına. Bu nedenle, aşağıdaki soruların yanıtlanması gerekiyor.
• Tokatlıyan’ın uzun süreli olarak kiralanması bir zorunluluk mudur? İş hanı, daha iyi ve rantabl bir yönetimle, Ermeni toplumu için daha yararlı olmaz mı? Bu konuda nasıl bir fizibilite çalışması yapılmış, 49 yıllığına kiralama modeline nasıl karar verilmiştir?
• Ermeni toplumu içerisinden 603 kişiye dava açmış bir yönetim, tüm toplumun geleceğini ilgilendiren bu önemli konuda toplum adına karar verme yetkisine sahip midir?
• Yönetim Kurulu seçiminde birlikte aday oldukları Efrim Bağ ve ekibinin mazbata alamamasının ardından onlarla davalı olan mevcut Yönetim Kurulu’nun üyeleri, bu dava sonuçlanmadan Tokatlıyan Han’la ilgili karar verebilir mi?
• Gelen teklifler hakkında toplumun bilgilendirilmesi gerekmez mi? Şu ana kadar gelen teklifler arasında hangileri ciddi bulundu? Bu teklifler hangi şartları içeriyor? Karar hangi kriterlere göre verilecek?
• Toplum içinde birtakım rüşvet iddiaları, açıktan milyon dolarlara varan paralar alınacağı yönünde ithamlar kulaktan kulağa dolaşıyor. Yönetim bu iddialar hakkında neden bir açıklama yapmıyor?
