‘Patrikhanelere özel hukuk tüzel kişiliği verilmeli’

İnsan hakları çalışmalarıyla tanınan Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Yard. Doç. Lami Bertan Tokuzlu, dini azınlık kurumlarının tüzel kişilikleriyle ilgili AİHM kararlarını ve Türkiye için model önerisini anlattı.

UYGAR GÜLTEKİN
uygargultekin@agos.com.tr

Türkiye’de dini azınlıklar, temsiliyet, görünürlük, yasal eşitlik ve mülk edinme gibi konularda ciddi sorunlar yaşıyorlar. Dini azınlıkların kurumlarının  tüzel kişilikleri halen tanınmıyor. Dini azınlıkların devletle olan ilişkileri vakıflar veya dernekler üzerinden yürütülmeye çalışılıyor. Cemaatlerin kendi mülklerini edinmeleri de ancak vakıflar veya dernekler üzerinden mümkün olabiliyor. Dinin en yüksek kurumları kabul edilen, protokolde en ön sıralarda yer alan Patrikler ise resmi olarak tanınmıyor. Ermeniler, Rumlar ve Yahudiler için Lozan Antlaşması referans alınırken; Aleviler, Bahailer, Protestanlar, Süryaniler için ise böyle bir referans bile söz konusu değil.

AYM’de dava yok 

Tüzel kişiliklerin sağlanması için verilen mücadele de sürüyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin tüzel kişilikler konusunda farklı yaklaşımlara sahip, ancak somut kararları var. Türkiye iç hukuku ise AİHM kararlarıyla uyumsuz. Mahkeme, tüzel kişiliğin tanınmasını bir hak ihlali olarak kabul ediyor. Üstelik anayasal olarak AİHM, iç hukukun üstünde bir kurum olarak tanımlanıyor. Anayasa Mahkemesi’nin ise önüne henüz tüzel kişilik konusuyla ilgili herhangi bir dava gelmiş değil.

İnsan hakları çalışmalarıyla tanınan Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Yard. Doç. Lami Bertan Tokuzlu,  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını ve Türkiye için model önerisini anlattı.

Tokuzlu, Türkiye’deki sistemin baştan aşağıya AİHM kararlarıyla uyumsuz olduğuna dikkat çekiyor.  Anayasa Mahkemesi’nin dini konularda verdiği kararların ise artık Türkiye’de yeni bir içtihat oluşturduğunu belirten Tokuzlu, Anayasa Mahkemesi’nin AHİM kararlarından etkilendiğini söylüyor.

İdeal çözüm

Tokuzlu’nun Türkiye için model önerisi şöyle; “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın her dini cemaate eşit mesafede ve devletin din kurumlarıyla ilişkisini yürüten bir paralel yapı olarak düzenlemesinin, sendikalar veya siyasi partiler gibi ‘özel hukuk tüzel kişiliği’ yaratılmasının en özgürlükçü çözüm olarak düşünüyorum. Nitekim bu çözüm, dini cemaatlere kendi uhrevi hayatlarını tanzim etmede azami özerkliği sağlayacaktır. Öte yandan Türkiye’de din hizmetleri, uzun zamandır kamu hizmeti olarak algılanıyor. Bu nedenle, böyle bir çözümün hem dini kontrol etme eğilimindeki devletten, hem de din hizmetlerinin verilmesinde yüksek oranda devlet sübvansiyonu sistemine alışmış toplumdan, bir miktar dirençle karşılaşabileceğini öngörüyorum. Bu nedenle, en ideal çözüm ile en olası çözüm örtüşmüyor.”

AİHM’in emsal davaları

Lami Bertan Tokuzlu, AİHM’in Türkiye için önem teşkil eden emsal davalarını ise şöyle özetliyor;

* Mahkeme çok net bir şekilde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. maddesindeki din hürriyeti ve 11. maddesindeki örgütlenme hürriyeti maddelerine dayanarak  tüzel kişiliklerin tanınmasına hükmediyor. Mahkeme, din hürriyetinin kolektif bir hak olduğunu belirtiyor. Tüzel kişiliklerin özerklik ve esnek olmakla beraber birtakım hakları beraberinde getirmesi gerektiğini söylüyor.

* Mahkeme, dini cemaatin bölünmesi durumunda ise bir cemaatin kuruluşunun başka bir dini cemaatin onayına tâbi tutulamayacağına karar veriyor.  Aleviler sorununa örnek bir karar. 

* Mahkeme’nin, tüzel kişilik konusunda bölünmüş bir model uygulanması konusunda da kararları var. Avusturya’da Yahova Şahitleri davasında Mahkeme, dernek kurulmasına izin verilmiş olmasını yeterli bulmadı. Mahkeme, derneğin yetkilerinin çoğunluk dinine verilen yetkilerle aynı olmadığını belirterek ihlal kararı verdi.

Kategoriler

Güncel Azınlıklar