CHP’den üniversitede kadrolaşmaya araştırma önergesi

CHP, üniversitelerdeki kadrolaşma için araştırma komisyonu kurulmasını önerdi. ‘Üniversitelerde akademik özgürlüğün hiçe sayılarak siyasi saiklerle farklı, aykırı düşüncelere sahip olanların siyasi baskılara maruz kaldığı’ belirtilen önergede, ‘ötekileştirme ve aynılaştırma üzerinden yapılan kadrolaşma ile fakültelerin kendi içindeki farklı seslere kapılarını kapattığına’ yer verildi.

CHP, üniversitelerdeki kadrolaşma için araştırma komisyonu kurulmasını önerdi. ‘Üniversitelerde akademik özgürlüğün hiçe sayılarak siyasi saiklerle farklı, aykırı düşüncelere sahip olanların siyasi baskılara maruz kaldığı’ belirtilen önergede, ‘ötekileştirme ve aynılaştırma üzerinden yapılan kadrolaşma ile fakültelerin kendi içindeki farklı seslere kapılarını kapattığına’ yer verildi. Bu baskıların Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde30 kadar öğretim üyesinin okuldan ayrılmasına sebep olduğu belirtilen önergede, üniversite yönetimleri ile akademisyenler arasındaki sorunların tespit edilmesi ve uluslararası alanda başarılı bir yükseköğretim sistemi adına farklı düşünceleri destekleyen idari tedbirlerin belirlenmesi için bir araştırma komisyonu kurulması teklif edildi.

Ayşe Eser Danışoğlu, Nurettin Demir, Melda Onur, Veli Ağbaba, Özgür Özel ve Hüseyin Aygün başta olmak üzere 27 CHP’li vekilin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na sunulan önergede adı geçen Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde ‘Gezi eylemlerine destek verdikleri’ gerekçesiyle 11 araştırma görevlisi hakkında soruşturma başlatılmıştı. 8 akademisyen, ‘24 ay kademe durdurma’ cezası alırken, 1 akademisyene ‘maaştan kesme’ cezası verilmişti. Akademisyenlerden Dr. Figen Algül ile Can Başaran hakkında ise okuldan atılma kararı verilmişti. Aynı üniversitenin Hukuk Fakültesi’nde ise benzer gerekçeyle 5 araştırma görevlisi hakkında açılan soruşturmada, Dr. Tolga Şirin ve Eren Paydaş'a “kamu görevinden uzaklaştırma” cezası verilmişti. Konu hakkında 11 Nisan 2014’te yaptığı açıklamada, Eğitim-Sen Genel Başkanı Ünsal Yıldız, “Üniversitelerdeki mevcut disiplin yönetmelikleri, YÖK sisteminin otoriter ve baskıcı yapısının en önemli uygulama araçlarıdır. Tüm maddeler, lafzıyla ve ruhuyla akademik özgürlük tanımından uzaktır. Tamamı, üniversitenin kurum olarak tebaasıyla bölünmez bütünlüğüne yönelik üniversite bileşenlerinden gelecek tehditleri savuşturmak üzere kurgulanmıştır. Katı biçimde tanımlanmış suçlar ve cezalar, kapalı bir işleyişe sahip kurullar tarafından belirlenmekte; böylece ıslahat ve sükûnet sağlanacağı kabul edilmektedir” demişti. (ED)

Kategoriler

Güncel Gündem