“CHP seçmeni Gezi'den sonra yeni ayrışma dinamikleri oluşturdu”

CHP ve CHP seçmeni Gezi Direnişi'nden ne öğrendi, nasıl bir dönüşüm yaşadı ve bu dönüşüm partinin muhalefet etme biçimini nasıl etkileyecek? Bu soruların cevaplarını almak ve anlamak için Siyaset bilimci Doç. Dr. Ayşen Uysal, Enver Aysever ve bir dönem CHP Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı görevini üstlenen ve hala Parti Meclisi Üyesi olan Gülseren Onanç'la görüştük.

FATIH GÖKHAN DILER
fgdiler@agos.com.tr

İsyan, direniş ve protesto gibi kollektif hareketlerin öğreten ve birey üzerinde büyük etki yaratan yönleri olur, en önemli etkiyi de direniş, protesto veya isyan yaşanırken, pratikte öğrenilenler yaratıyor. Özellikle bu tür kollektif eylemlere sık katılmayan, 'eylem müdavimi' olmayan kişiler için bu daha da geçerli. Gezi'nin de en başta böyle bir yönü olduğu açık ve Gezi Direnişi'nde de 'eylem müdavimi' olmayan ve durağan toplumdan bir şekilde Gezi'ye eklemlenen kesimler vardı ve bunun önemli bir kısmıysa CHP tabanından geliyordu.  CHP ve CHP seçmeni Gezi Direnişi'nden ne öğrendi, nasıl bir dönüşüm yaşadı ve bu dönüşüm partinin muhalefet etme biçimini nasıl etkileyecek? Bu soruların cevaplarını almak ve anlamak için üç isimle görüştük. Siyaset bilimci Doç. Dr. Ayşen Uysal, Enver Aysever ve bir dönem CHP Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı görevini üstlenen ve hala Parti Meclisi Üyesi olan Gülseren Onanç.

Ayşen Uysal CHP örgüt yapısını derinlemesine çalışmış ve saha çalışmalarına devam eden bir akademisyen olarak üç maddede tartışmanın çatısını oluşturdu: 1) CHP'nin Gezi kazanımı olarak genel mutabakata varılan bir konu, CHP'nin muhalefeti sokağa taşımayı öğrenmeye başlaması, daha önce durağan olan CHP seçmeni için eylem yapmak artık normalleşmeye başlıyor. 2) Ayşen Uysal, en son Soma faciasının ardından olmak üzere pek çok yerde kullanılan “Kürtler nerede?” sözünden yola çıkarak Gezi ve sonrası süreçte Doğu-Batı eksenindeki ayrışmanın farklı bir biçimde yeniden üretildiğini söylüyor. Bu durum CHP seçmeni adına Kürt siyasi hareketini gayrimeşrulaştırmanın yeni biçimiyle, oy verme ve eğitimi yüceltmek üzerinden yeni bir elitist söylem üretilmesi şeklinde tezahür ediyor. 3) Gezi'den önce zaten giderek ulusalcılaşan CHP tabanı için Gezi siyasetin milliyetçileşmesi anlamında bir tür katalizör etkisi gördü. Uysal'a göre CHP seçmeni için MHP artık olağanlaştı, MHP'nin kazanmasıyla CHP'nin kazanması arasında bir fark yok şeklinde bir algı oluştu.

Diğer iki ismin, Enver Aysever ve Gülseren Onanç'ınsa CHP içinde karşılığı olan farklı pozisyonları ve bu pozisyonların yansıması olan başka temsililiyetleri bulunuyor. 'Yeni CHP' düşüncesinin bir parçası olarak Gülseren Onanç CHP'nin önünde başka fırsatlar olduğunu fakat bunların heba edildiği görüşünde, ancak Onanç CHP'nin kazanımları olduğunu da düşünüyor, örneğin CHP seçmeni artık Kürtleri ve diğer 'madur' grupları anlayabiliyor. Aysever'se CHP seçmeninin artık daha geniş bir perspektife sahip olduğunu ve Kürt hareketiyle de bu anlamda yakınlaştığını düşünüyor, sandığa yansıyacak somut neticeler içinse geleceği işaret ediyor. Aysever'e göre “Bu kitlelerin siyasallaşması, kendilerine siyasal tercihler bulması biraz zaman alacaktır.”

Ayşenur Uysal

CHP sokağa inmeyi öğrendi

Ayşen Uysal: Gezi sürecinde CHP sokakla tanışıyor. Sokakta muhalefet etmeyi öğrenmeye, kendini sokakta ifade etmeye başladığı bir sürece girdi. Kendini merkezde, devlet üzerinden konumlandıragelmiş bir parti şimdi devletin sahibi olmadığının farkına varıyor ve o devletin sokakta kendisine şiddet uyguladığına tanık oluyor, bu müthiş bir öğrenme sürecidir aslında. Bu hem CHP açısından hem de bugüne kadar çok polis şiddetine maruz kalmamış farklı sınıflar açısından - özellikle CHP tabanıyla doğrudan kesişen laik kesimler içi bu geçerli - eylem yapmak bir toplumsal kesim için hala çok normalleşmiş bir şey değil. Bir taraftan bu bizim hakkımız deyip sokağa çıkıyorlar ama diğer yandan bu durumu o kadar benimsemiş değiller. Bir taraftan devletin ceberrut yüzüyle diğer taraftan da bunun somut şekli olan polis şiddetiyle tanışıyorlar, bu süreçte algıda değişmeler olabilir.

Gülseren Onanç: Gezi sivil muhalefet için bir umuttu, korku duvarının yıkılmasıydı. Orta sınıf eğitimli bir kitle daha politize oldu. Berkin Elvan’ın cenazesi Türkiye tarihinin en fazla katılımlı cenazesiydi. Seçimlerdeki % 89 katılım oranı bu duyarlılığın göstergesiydi. Polisin orantısız şiddetine, en küçük gruba karşı kullandığı hoyratlığa rağmen hala sokakta hak mücadelesi sürdüren kesimler var. Diğer yandan Gezi bütün siyasi aktörlerden değişim bekliyordu, bu ne yazık ki gerçekleşmedi. CHP de bu değişimi politikalarına yansıtamadı ne yazık ki. Gezi aktif vatandaş yaratma sürecinde çok önemli bir başlangıç olmuştu ve Türkiye’nin bir eşiği atlaması için önemli bir fırsattı ve Türkiye’de siyaset pratiklerinin çok önündeydi. Bu fırsat kaçırıldı.

Enver Aysever:  Gezi bir sınıf kavgası değildi. İster gençler ister beyaz yakalılar denkleminden bakalım herkes sokakta siyasallaşma deneyimi yaşadı. CHP sadece Cumhuriyet mitingleriyle siyasallaşmış, sadece bayramlarda sokağa inmiş bir kitleden çıkıp bugün hayatın her alanında demokratik hak olan talepleri dile getirmeye başladı. Siyasal karşılığın iki boyutu vardır, ilki tabii ki sandıkla olanı, diğeriyse toplumun örgütlenme ihtiyacının olması, toplumsal meselelerde tepki vermesi, Soma'da olanlar için böylesine büyük bir tepkinin oluşması Gezi'nin yaşanmış olmasıdır aslında. Bu kitlelerin siyasallaşması, kendilerine siyasal tercihler bulması bana göre biraz zaman alacaktır. CHP örgütünde daha önce olmayan kitlesel davranma hali ilk defa ortaya çıktı. Belki şu an sandıkta karşılık görülmemiş olabilir ama tepki verme, örgütlü olma ve ses çıkarma anlamında fevkalade önemli olduğunu düşünüyorum.

Enver Aysever

CHP seçmeni diğer madur grupları anladı mı?

Ayşen Uysal: Bazı toplumsal kesimler ki CHP tabanının önemli bir kısmı burada yer alıyor, yeniden ve farklı bir açıdan Kürt karşıtlığı söylemini inşa etti. Özellikle daha önceden mücadele ettikleri için, karşı çıktıkları için dışladıkları Kürtleri bu sefer “Neden orada değilsiniz?” diyerek dışladılar. “Kürtler nerede?” çok yaygın bir söz haline geldi. Gayrimeşrulaştırma stratejisinin yeni tezahürü olarak karşımıza çıkıyor. Hem Kürtler açısından kulanıldı bu hem de oy vermeye ilişkin elitist söylemin ve eğitimi yücelten anlayışının aynı zamanda üstten bakışla harmanlayan bakış açısından. CHP tabanı, buradan yeniden bir elitist söylem ortaya çıkardı ve bu bir başka dışlama mekanizmasını beraberinde getiriyor. Gezi'den sonraki süreçte Doğu-Batı eksenindeki ayrışmanın yeniden üretildiğini düşünüyorum. Yeni ayrışma dinamiklerinin oluştuğunu görüyoruz. 

Gülseren Onanç: Gezi’nin ana çekirdeği olmasa da, CHP seçmenleri Gezi de aktif olan bir gruptu. Gezi CHP seçmeninin diğer mağdur grupları anlamasına yardımcı oldu. Cumhuriyetin elit ve ayrıcalıklı kitleleri, Gezi'de devlet karşısında diğer mağdurlarla eşit hale geldi. Çocukları Gezi Parkı direnişinde olan CHP seçmeni anne ve babalar devlet şiddetinin ne olduğunu anladı. Medyanın bir gerçeği nasıl yok edebildiğini veya saptırabileceğini yaşayarak gördüler, sisteme ve hakim güce başkaldırmayı deneyimlediler. Bu deneyimler CHP seçmeninin Türkiye algısına yeni bir boyut kazandırdı ve diğer mağdur grupların sorunlarına ilgi duymasını sağladı

Gülseren Onanç 

Enver Aysever: CHP'nin gençlik kadrolarında, dinamiklerinde kendisi dışında olan insanları fark etme bağlamında önemli bir duyarlılık olduğunu pek çok yerde gördük. Parti toplantılarında konuşmacı olarak çağırdıkları kişilerin daha geniş bir zemine oturduğu, milliyetçi söylemin ortadan kalktığı, mesela “Mustafa Kemal'in askerleriyiz” sloganı yerine “Mustafa Keser'in askerleriyiz” sloganının kullanılarak bir ironiyi ortaya koymaları son derece hatırı sayılır, saygın ve keyifli durumlardı. Burada biraz Kürt hareketinin geç kalmışlığı sorundu, onların da daha sonra oyuna girmesiyle buluşması gereken tüm kitlelerin bir araya geldiğini gördük. Bu da bize şunu gösterdi, Kürt hareketi öteden beri CHP'ye yakın hareket eden, CHP'nin içinde olan bir kitleydi. Onların suni kopuşu yerine ki tavanda hala bu kopuş yaşanmaktadır, birbirleriyle çok uzak olmadığını gördük. Burada bir de adı konulmamış, toplumda öteki olarak tarif ettiğimiz ve giderek de kaygan bir zeminde ötekileşen bir kitle de ders aldı, bunun içersine inanç bağlamında da - örneğin Hıristiyanlar, Aleviler – ortak vicdan temelli bir dünya olabileceğini gördük ve bunu CHP tabanı da gördü.

Kategoriler

Güncel Gündem