Ali İsmail Korkmaz duruşmasında tanıklar dinlendi

Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ali İsmail Korkmaz duruşması devam ediyor.Dördü polis sekiz sanığın yargılnadığı davada bugün Ali İsmail'in arkadaşları ve öldürüldüğü sokakta yaşayanlar 2 Haziran'ı anlattı.

Bu sabah saat 10.00’da Kayseri 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayan  Ali İsmail Korkmaz davasının ikinci duruşması devam ediyor.

Eskişehir’deki Gezi Eylemleri sırasında sığındığı bir sokakta dövülerek öldürülen Korkmaz’ın davasının görüldüğü duruşmada sekiz sanık hazır bulundu. 

Duruşmaya çok sayıda kişi de dayanışmak için izleyici olarak katıldı. Duruşmaya destek için gelenler arasında Mehmet Ayvalıtaş’ın babası Ali Ayvalıtaş, Ahmet Atakan'ın kardeşi Zafer Atakan, Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan, Ethem Sarısülük’ün ailesi,  Özgürlük ve Dayanışma Partisi Eş Genel Başkanı Alper Taş, CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ile Hüseyin Aygün gibi isimler ve insan hakları savunucuları vardı.

Korkmaz'ın annesi Emel Korkmaz adliyeye girmeden önce gazetecilere, “Acaba sanıkların çocukları babalarına 'neredesin' diye sorduklarında ne cevap veriyorlar? Biz '19 yaşında bir çocuğa kıydık, o yüzden hapiste miyiz' diyorlar. Bunu çok merak ediyorum, sormaya geldim' açıklamasını yaptı.

İki yüzü aşkın avukatın müdafi olduğu duruşmada bugün tanıklar dinleniyor. 

Davanın sanıklarından tutuklu polis Mevlüt Saldoğan 'suç kastıyla kasten insan öldürmek' suçundan müebbet hapis istemiyle yargılanıyor. Diğer tutuklular İsmail Koyuncu, Ramazan Koyuncu, Muhammet Vatansever ve Ebubekir Harlar ile tutuksuz polisler Şaban Gökpınar, Hüseyin Engin ve Yalçın Akbulut hakkında da 'öldürmeye iştirak' suçundan 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Şimdiye kadar dinlenen altı tanığın ifadelerindan satır başları şöyle:

Güner: “adli vaka olduğu için ifade vermeden sıraya alamayız”

Ali İsmail’in arkadaşı olan Turhan Güner:

“Üç kişiydik. Fırat Köse, ben, Ali İsmail. Fırat bir süre sonra bizden ayrıldı. Yunus Emre Caddesi'nde Ali İsmail'le beraberdik. Işıklarda bir ara ayrıldık, olan orada oldu. Polis TOMA'yla geldi, ben geriye kaçtım, Ali İsmail ileriye gitti.”

“Kırk beş dakika kadar sonra Ali İsmail'le tramvay durağında karşılaştım. Kırmızı montu vardı. Yüzü darp edilmiş gibiydi. Sordum ne olduğunu. 'Cop yedim, kafama darbe yedim' dedi. Bilinci yerinde değildi, sürekli aynı şeyleri tekrarlıyordu. “

“Nerede darp edildiğini söylemedi. Hatırlamadığını söyledi. 'Siviller, polisler vardı' diyordu. Hastaneye götürüyordum, sürekli 'Neredeyiz, nereye gidiyoruz' diye tekrarlıyordu. ‘Tekrarlıyor olabilirim ama’ diyordu. Fırat'ı aradım durumu anlattım hastaneye götürelim diye. Başta ikimiz yürüyorduk. Yoldan Fırat, Ahmet, Okan'ı aldık.”

“Mavi hastaneye gittik, oradan SSK'ya sevkettiler. Ali İsmail ambulansla gitti. Biz yürüyerek gittik. Orada beklemeye başladık. Beşe-altıya kadar bekledik. Çıkışta 'ortopediye görünsün' demişler Okan'a. Yedi buçukta sıra alınıyormuş, bekleyelim de görünüp gidelim dedik.”

 “Ortopedi açıldı. Bize adli vaka olduğu için bakamayız, ifade verdikten sonra tekrar gelsin' dediler. Sonra Ali İsmail'in kaldığı eve gittik, ben oradan kendi evime geçtim. Nerede darp edildiğini söylemedi. Hatırlamadığını söyledi. 'Siviller polisler vardı' diyordu.”

Köse: “Eve gidip dinlenebilir”

Korkmaz'ın ev arkadaşı Fırat Köse:

'Saat 01.30-02.00 arası Ali İsmail'i aradım. Daha önce benimle konuşmadığı şekilde konuştu. Konuşması farklıydı, tersler şekildeydi, Ali İsmail gibi değildi. Bir gariplik vardı. Ondan beş-on dakika sonra Turhan arkadaşım arayarak Ali'nin darp edildiğini söyledi.”

'Yunus Emre hastanesine yetiştiğimizde Okan ile film çektiriyor, kan tahlili yaptırıyorlardı. Biz gelene dek Okan ilgilenmişti onunla. Biz gelince tomografi sonuçlarını bekledik. Sonuçlar gelince doktoru bekledik. Doktor, hiçbir şeyinin olmadığını, iki güne geçeceğini söyledi,  'eve gidip dinlenebilir' dedi.

'Ali İsmail'in cuma sınavları vardı. Sınavlarına girebilecek miyim diye sordu, doktora yönelttik, sınavlara dek iyileşeceğini söyledi doktor.”

'İki gündür uyumadığımız için uyuduk. Ali İsmail sızlanarak kalkmış. Hastaneye götürme kararını aldık. Okan'la önce karakola gitmişler, oradan iki karakola sevk edilmişler, orada Ali İsmail kendisini iyice kaybetmiş.”

“Devlet hastanesine gidiyorlar ve beyin kanaması geçirdiğini öğreniyoruz. Oradan da tıp fakültesine yönlendiriyorlar ve hastane süreci başlıyor.'

Uygun: “Siviller ve polisler vardı” dedi

Korkmaz'ın arkadaşı Ahmet Uygun:

' Ali İsmail’i olaydan sonra Turhan buldu. Bizi arayıp durumunun kötü olduğunu söyledi. Ben, Fırat Espark'ta buluşacağımızı söyledik.”

'Üniversite içindeki Mavi hastaneye giderken ne olduğunu sorduk. Kötü dayak yedim tekmelendim dedi. Kimler yaptı deyince 'sivil ve polisler vardı' dedi.”

'Muayeneye gittiğinde Okan vardı yanında. Ben de girdim, moralini düzeltmek için konuşmaya çalıştım. Doktor muayene ederken doktora 'cuma sınavlarım başlıyor, ciddi bir durumum var mı, iyileşir miyim' diye sordu, doktor da iki üç güne bir şeyin kalmaz, iyileşirsin dedi.”

Mahkeme başkanı Ali İsmail Korkmaz'ın 'merdivenden düştüğü' yönündeki ilk ifadesini ve ev taşıyıp taşımadıklarını sordu:

'Ali İsmail ailesinin bu olayı bilmesini istemiyordu, 'Merdivenden düştüğümü söyleyelim' dedi, biz olmaz dedik, çok korkuyordu, demiş olabilir. Benle Okan, Fırat'la Ali İsmail aynı apartmanda başka dairelerde kalacaktık. Ev taşıma olayı olmadı.'

Okan Korkmaz: “Doktor, hafıza kaybının geçici olduğunu söyledi “

Korkmaz’ın akrabası ve arkadaşı olan Okan Korkmaz:

'Buluştuğumuzda Ali İsmail kolunu tutuyordu, iyi görünmüyordu. Başında, omzunda darp izi vardı. Kimlerin saldırdığını sorduk, pek iyi hatırlamadığını söyledi. Dişlerinden biri kırıktı sanırım, çok zor konuşuyordu. Biz de onu çok zorlamadık.”

'Doktor raporlara baktı ve bir şeyinin olmadığını, hafıza kaybının geçici olduğunu söyledi. Bir kaç güne geçer, dedi. Ali İsmail de 'İki gün sonra sınavlarım var girebilecek miyim?'dedi. Doktor da 'hiçbir şeyin kalmaz, yarın gel sargılarını çıkartalım' dedi.”

Fatih Kırbaş: “Serkan Kavak eylemcileri dövmeye geldim diyordu “

Korkmaz’ın öldürüldüğü sokakta oturan tanık Fatih Kırbaş:

“O  gün gece 11 civarı Serkan Kavak fırının sokağına geldi, elinde sopayla kimseyi geçirmiyordu, ben o sokakta oturuyorum. Serkan Kavak 'ben bu sokağın cumhurbaşkanıyım' diye bağırıyordu, fırıncıyla da konuşuyordu. “

'Fırının önünde Seyit'le beraber Kurtuluş pazarı tarafından 8-10 kişilik elinde sopalı, telsizli, gaz maskeli grup geldi. Bu grup ani bir baskınla fırının kapısının orada Seyit'i ve arkadaşlarını hunharca dövmeye başladılar. Eylemci zannettiler onları. Dayaktan oldukça kötü etkilendiler.”

“Bu grup sokakta gezinmeye başladı. Fırın içerisine de giriş çıkışlar yapıyorlardı. Ben net görmedim, arka camdan da diğer sokağa bakınıyordum. Görüntülere bakmaya başladıklarını gördüm. Haksız yere dayak yedik dava açarız düşüncesiyle baktıklarını düşündüm. Meğersem görüntüler 2 kez silinmiş.”

“Sokağa 3-5 kişi girince bir kaçını dövdüler. İkisi geri kaçıyor, diğerleri kurtulamıyordu.”

“Fırın önünde sağlı sollu bariyer kurmuşlardı. Sağa sola doğru hamleler yaparak insanları yakalamaya çalıştılar. Ali İsmail mağazalar tarafına kaçtı, orada çelme ile düşürüldüğünü yazılı ve görsel basından öğrendim. Görüş açımda değildi. Şahsın düştüğünü gördüm ‘Eyvah çocuğu dövüyorlar galiba’ dedim. Camı açtım, çocuk yerde hareketsiz yatıyordu.'

'Kendine geldiği esnada ayağa kalkmaya çalışıyordu, küfür etti. Küfür edilen kişi yerdeki şahsa hamle yaptı, kafasına vurdu. Kafasına vurduğunu net olarak gördüm. 1-2 kez vurdu, başka yerlerine vurdu mu görmedim. Beni görmesinler diye perdeyi de kapadım. “

Sefa Kırbaş “Darp edenler fırındaki kameraları izlediler”

'Olaylar Haziran ayının 2. günü pazar gecesi meydana geldi. Saat 23:00 sıralarında adını daha sonra öğrendiğim Serkan K isimli şahıs sokağa geldi. Bu sokakta önce insanların geçmesine izin vermedi. Elinde sopası vardı. Ben 'cumhurbaşkanıyım' , 'başbakanım' dedi.

'Melis Çay Ocağı'nın sahibinin çocuğu ile beraber fırının olduğu sokaktaydılar. Kurtuluş pazarından gelenler insanları darp etti. Gaz maskesi, jopu ve elinde sopa ve telsizi olan şahıslar insanları darp ettiler. Fırının önünde bekleyen fırıncıyı hatırlamıyorum ama diğerlerini darp ettiler. 10-15 dakika sakinlik oldu. Fırındaki kameraları izlediler, notebook ekranı bana doğru dönüktü. Fark ettim.' (GK)