Soner Sert'in son dönemlerde artan iş cinayetleriyle ilgili kısa filmi 'Baba'nın galası 15 Mayıs'ta İzmir'deki Fransız Kültür Merkezi'nde yapılacak.
ÖZGÜN ÇAĞLAR
Daha önce 2011'deki Van depremini işçi sınıfının gözünden anlatan 'Köprü' kısa filmi ve zorunlu göçle devletin bireyi dönüştürüp asimile etme sürecini anlatan 'Burdayım, Burdayım' kısa filmini çeken yönetmen Soner Sert, Mart 2014'te bitirdiği yeni filmi 'Baba'yla bu sefer son dönemlerde artan iş cinayetlerine odaklanıyor.
'Baba', hayattaki tek amacı karısına ve çocuklarına bakmak olan bir inşaat işçisidir. Bir gün çıktığı iskeleden düşünce sakat kalır ve sonrasında bir bacağı engelli olduğu için kimse kendisine iş vermez. En son hademe olacağını düşünerek gittiği bir güzel sanatlar fakültesinde, resim ve heykel öğrencilerine model olur. Çekimleri İzmir'de tamamlanan 'Baba'nın başrolünde TV ve sinema filmlerinde sıkça yer alan Kadim Yaşar oynadı.
Geçtiğimiz Cumartesi günü Sinematek İstanbul'da gösterilen filmin gala gösterimi ise15 Mayıs Perşembe günü İzmir'deki Fransız Kültür Merkezi'nde saat 19.00'da yapılacak. Tamamlanır tamamlanmaz 9. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali’nden davet alan 'Baba' adlı kısa filmiyle alakalı yönetmen Soner Sert sorularımızı cevapladı.
- 'Baba'yı çekmeye nasıl karar verdiniz?
Çektiğim her kısa filmde bir toplumsal meseleye dikkat çekmeye çalışıyorum. Ve bunu hakikati ele alıp evirerek yani öyküleştirerek film senaryosu haline getiriyorum. Bunu yapma isteğimi perçinleyen şey ise, hikayenin içinde yer alan çelişki oluyor. O çelişkiyi gördüğüm anda süreç başlıyor zaten. Bu film ise yaklaşık 10 sene önce bir gazete haberinde yer alan ve anımsadıklarım ile ortaya çıkan bir hikayenin ürünü ve şundan çok eminim ki, iş cinayetleri bir sistem sorunu... Bunu dile dökeceğim, insanların bunun üzerine kafa yormasını istediğim bir film çekmek istedim.
- 'Son günlerde yaşanan iş cinayetleri ile ilgili kamuoyunda bir irkilme olduğu görüşündeyim' diyorsunuz, bunu biraz açar mısınız?
Bunu şunun için söyledim. Bir işçinin iş cinayetine kurban edilmesi iyi yada kötü her insan tarafından üzüntü ile karşılanacak bir durumdur. En azından benim çevremde gördüğüm şey bu durumun üzüntü ile karşılandığı oldu. Özellikle İstanbul'da üçüncü köprü çirkinliğini inşa etmeye çalışan üç işçinin iş cinayetine kurban gidişi sonrası... Ancak bize gerekli olan şey iş cinayeti sonrası üzüntü yaşamak değil, bunu değiştirecek hamleler yapmak. İş cinayeti kader değildir, bir sistem sorunudur.
