Lori’nin romantik ve zarif tasarımları

‘Tasarımın Kadın Ustaları’nda bu hafta romantik, sade, zarif ve şık takılarıyla adından söz ettiren tasarımcı Lori Şirinpınar’ı konuk ediyoruz. Mücevherlerle küçük yaşta tanışan Lori’nin ailesinde çok sayıda kuyumcu ustası bulunuyor. Dönemin trendlerini takip eden genç tasarımcı, 2010 yılında kendi adını taşıyan Lori Jewellery Design’ı kurdu. Lori’yle Nişantaşı’ndaki mağazasında buluşup takıya olan tutkusu ve hayalleri üzerine konuştuk.

FOTOĞRAF: BERGE ARABIAN

KARİN BAL
karinbal89@gmail.com

Yerde uçan bir tüy, şehrin gürültüsünün içinde duyduğum bir martı sesi, gündelik yaşamdaki küçük detaylar, kısacası hayatın kendisinden esinlenir, sonra da köşeme çekilip kalemimi elime alırım.

  • Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

İstanbul doğumluyum. İlkokul ikinci sınıfa kadar Özel Tarkmançats Ermeni Okulu’nda okudum, ardından Ayazağa Işık Okulu’na devam ettim. Liseyi bitirdikten sonra Milano’daki Avrupa Tasarım Enstitüsü’nde (Istituto Europe di Design) mücevher tasarımı eğitimi aldım ve 2008’de mezun oldum. İngilizce eğitimi için altı aylığına Kanada’ya, George Brown Üniversitesi’ne gittim. İstanbul’a dönüp, bir süre çeşitli mücevher firmalarında çalıştıktan sonra, 2010 yılında ‘Lori Jewellery Design’ı kurdum.

  • Takı tasarlamaya nasıl başladınız?

Ailemden gelen kuyumculuk geleneğinden dolayı küçüklüğümden beri takılarla iç içeydim, ışıltıyı seviyordum ve takılara merakım vardı. Bence bir kadını tamamlayan ve onu anlatan en önemli detaylardan biri, taktığı takılardır. Ailemin bu alanda bir geçmişi olması beni cesaretlendirdi. Mücevher tutkumu kendi tasarımlarımla ortaya çıkarmaya karar verdim ve sektörde kendi markamla yol almaya başladım.

  • Ailenizdeki kuyumculuk geleneğinin size ne gibi katkıları oldu?

Tasarımların doğru ellerde şekillenmesi çok önemli; tasarımı anlamak ve ona göre somutlaştırmak da iyi ve tecrübeli bir sadekârın işi. Tasarımlarımı sektörde 43 yıllık tecrübesi olan dayım Aleksan Yoldaş hayata geçiriyor. Mağazamızın arka tarafını atölye haline getirdik; ben tasarlayıp çizimlerimi yapıyorum, dayım da onlara hayat veriyor. Dayımın tecrübelerinden yararlanıyorum. En önemli avantajlarımdan biri, tasarımlarımın başarılı bir ekip çalışmasıyla ortaya çıkması.

  • Koleksiyonlarınızdan ve kullandığınız materyallerden söz eder misiniz?

Tasarımlarımda altın, pırlanta, abanoz ağacı ve değerli renkli taşlar kullanıyorum. ‘Gerçek Sevgi Sonsuzdur’ adlı ilk koleksiyonumda, sert ve işlenmesi oldukça zor olan abanoz ağacı ile pırlantayı bir araya getirerek tasarımlar yaptım. Sonra ‘Magic Touch’, ‘Lori Baby’, ‘Silver Line’, ‘Marine For Men’, ‘Flower’s Life’ ve ‘Hayatın İçinden’ koleksiyonlarımı oluşturdum. Ağırlıklı olarak pembe altın kullandığım yeni koleksiyonum iki hafta içinde çıkacak. Koleksiyondaki parçalar hayatın içinden izler taşıyor; mutluluk, dilekler, sevgi ve umut gibi, insanlar için önemli olan semboller içeren bir koleksiyon hazırladım. Eğlenceli, yazın rahatlıkla kullanılabilecek, hem uygun fiyatlı, hem de her yaştan kişinin kullanabileceği özellikte takılar... Koleksiyonlarımın dışında, isteğe göre, kişiye özel tasarımlar da yapıyorum.

  • En çok ön plana çıkan ürününüz hangisi?

Abanoz ağacı, altın ve pırlantayı bir arada kullanarak tasarladığım ‘Gerçek Sevgi Sonsuzdur’ koleksiyonum çok ilgi gördü. Tropikal bölgelerde yetişen abanoz ağacı, eski çağlarda da çok değerli bir odun sayılırmış ve farklı kullanımları varmış. Kralların asaları kendilerine güç kazandırdığına, yemek yedikleri kaplar ve su içtikleri bardaklar da, panzehir etkisi olduğuna inanıldığından, abanoz ağacından yapılırmış. Abanoz çok serttir, içi siyahtır ve parıltılar saçacak kadar iyi cila tutar. Çok ince bir işçilik gerektirir.

  • Kadın tasarımcıların sayısındaki artış hakkında ne düşünüyorsunuz?

Tasarımın öneminin fark edildiği bir dönemde kadın tasarımcılarının da sayısının hızla artması beni çok mutlu ediyor. Biz kadınlar trendleri daha yakından takip ediyor ve yenilikleri özgün bir şekilde tasarımlarımıza adapte edebiliyoruz. En önemlisi, tasarımlarımızı hemcinslerimiz takacağı için, neyin daha çok beğenileceğini tahmin edebiliyoruz.

  • Nelerden ilham alıyorsunuz?

Çok pozitif bir insanım, en ufak bir huzursuzluğa tahammül edemem. Hayatımda ailemle, dostlarımla ve sevdiğim insanlarla olan ilişkilerimde huzursuzluğa yer yok. Huzurlu olmak bana en çok ilham veren şey, mutluyken çok daha iyi gözlem yapıyorum, algım daha açık oluyor. Yerde uçan bir tüy, şehrin gürültüsünün içinde duyduğum bir martı sesi, gündelik yaşamdaki küçük detaylar, kısacası hayatın kendisinden esinlenir, sonra da köşeme çekilip kalemimi elime alırım.

  • Tasarımlarınıza nereden ulaşabiliriz?

Nişantaşı Atiye Sokak’taki mağazamdan, Beymen mağazalarından, Lidyana ve diğer online satış sitelerinden ulaşabilirsiniz.

Kategoriler

Toplum Fark Yaratanlar