‘İmge ve Ötesi: Domenikos Theotokopoulos’ sanat tarihinde El Greco olarak bilinen Domenikos Theotocopoulos’un ikonograf kimliğine odaklanarak, dinsel tasvirin ötesinde bir anlam ve felsefi derinliğe sahip olan ikona ile ikonografların dünyasına ışık tutuyor. Serginin ana odağı ikonalar olunca, sergideki materyaller de ahşap ağırlıklı bir sunum ile yerleştirilmiş ve çeşitli yerleştirmeler ile izleyiciye ikonaların dünyasının kapısı aralanmış.
EMRE ERTANİ
emreertani@agos.com.tr
Sergide ‘Son Akşam Yemeği’ ikonası,
orijinal boyutlarının ötesine geçerek bir yemek masasının üzerinde temsil edilmiş.
|
“Girit ona hayat ve fırça verdi
Toledo ise daha iyi bir ev
İşte burada ölümüyle ebediliğe ulaşmaya başladı.”
Trinitaryan Keşiş Fray Hortensio Felix Paravincio y Artega
Galata Rum Okulu, Domenikos Theotokopoulos’un 400. ölüm yıldönümü dolayısıyla kendi bünyesinde düzenlediği ilk araştırma bazlı sergi olan ‘İmge ve Ötesi: Domenikos Theotokopoulos’ ile İstanbullu sanatseverleri ikonaların ve El Greco’nun bilinmeyen dünyasına davet ediyor.
Serginin akademik danışmanlığını Işık Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr.Eva Aleksandru Şarlak, küratörlüğünü ise, Hera Büyüktaşçıyan üstlenmekte. Galata Rum Okulu bünyesinde gerçekleşen ve Hollanda Başkonsolosluğu’nun MATRA İnsan Hakları fonu ile desteklenen bu dokümanter serginin araştırması ve içeriği Adil Öztürk, Ruhiye Onurel (ROŞ), Kültürel Mirası Koruma Merkezi’nden Selen Erken ve Cansu Kuman tarafından gerçekleştirilmiş. Geçen hafta açılan sergiyi 14 Haziran’a kadar görmek mümkün.
Venedik’ten Bizans’a
‘İmge ve Ötesi: Domenikos Theotokopoulos’ sanat tarihinde çoğunlukla El Greco olarak bilinen Domenikos Theotocopoulos’un bilinmeyen ikonograf kimliğine odaklanarak, aynı zamanda esas olarak dinsel tasvirin ötesinde bir anlama ve derin bir felsefeye sahip olan ikona ile görünmez yaratıcısı olan ikonografların dünyasına ışık tutuyor. İzleyiciyi fiziksel dünyadan tinsel alana taşıyan ikonalar, ‘görünmeyeni’ görünür kılan bir araç niteliğinde. İkonograflar ise, bu imgelerin sessiz yaratıcıları olarak, görünmeyen, içsel olan bu alanı görmemizi sağlayan ve bu dünyayı yaratımları aracılığı ile ortaya çıkaran sanatçılar. Sanat tarihi boyunca geçmişten bugüne birçok sanatçıyı derinden etkilemiş olan Domenikos Theotokopoulos, Girit doğumlu olup, yaşamının ilk dönemlerinde Venedik’te sanatsal pratiğinin ilk adımı olan ikonografiye yoğunlaşmış ve Bizans ikona geleneğini benimseyerek ileriki dönemlerinde gerçekleştirdiği resimlerinde de bu görsel dilin ışığında pratiğini dönüştürmüştür.
İki kapı
Görünmeyen olanın kapılarını aralayan Domenikos Theotokopoulos’un ikonograf kimliğini keşfederken, aynı zamanda içerisinde bulunduğumuz coğrafyanın sosyo-kültürel belleğinin de bir parçası olan ikona sanatının bilinmeyen yönlerine ışık tutan sergi, iki kattan oluşuyor. İlk katta izleyiciyi içsel ve dışsal olan dünyaya işaret eden iki kapı karşılıyor. İlk kapı olan kiliselerdeki ikononostasis ile ardındaki tinsel olan dünyaya başka bir kapı açılıyor ve El Greco’nun meleklerinden oluşan bir cennet tasviri çıkıyor karşınıza. Tüm bu geçiş alanları izleyiciyi bir vitray odasına yönlendiriyor. Prof. Dr.Eva Aleksandru Şarlak’ın İstanbul’daki tüm kiliselerden fotoğraflayarak oluşturduğu arşivin bir kısmını gün yüzüne çıkaran bu vitraylar, izleyiciye atmosferik bir ortam sunuyor.
Serginin ikinci katı deneyimsellikten çıkarak daha eğitici bir hal alıyor ve her oda farklı temalar çerçevesinde ilerliyor. Domenikos Theotokopoulos’un ikonografisini anlayabilmenin en iyi yolu esas olarak içerisinde yaşadığımız coğrafyadan çıkmış bir sanat olan ikonografinin ne olduğunun irdelenmesine bağlı.
‘İkona nedir?’
Sergideki ilk oda “İkona nedir?” sorusunu sorarken, diğer bir odada ikonaların görünmez ressamları olan ikonograflar/agiografların dünyasına ışık tutularak El Greco’nun da bir parçası olduğu Girit Ekolü ikonograflarına odaklanmakta. Girit Ekolü sonrasında Domenikos Theotokopoulos’un ikonalarından örnekler yeniden izleyiciye bir deneyim alanı sunma adına çeşitli formlarda örneklendirmiş. Örneğin orijinalinin Museo Correr, Venedik’te bulunduğu Son Akşam Yemeği ikonası, orijinal boyutlarının ötesine geçerek bir yemek masasının üzerinde temsil edilmiş.
Deneyimsel bir atmosfere sahip diğer odalardan biri de Nikos Kazancakis’e ayrılmış. Kazancakis’in eşi ile El Greco’nun Toledo’daki evini ziyareti sırasında çekilmiş bir fotoğrafla baş başa kalan izleyici, aynı zamanda Kazancakis’in ‘El Greco’ya Mektuplar’ kitabından Yunanca ve Türkçe alıntılarla yapılan seslendirmeler ile Kazancakis ile El Greco arasındaki bağa da tanıklık ediyor.
Galata Rum Okulu’nun eski çocuk sandalyelerinden yapılmış yerleştirmenin bulunduğu odada izleyici, sandalyelerden onlara bakan portreler ile göz temasında bulunuyor.
Serginin ana odağı ikonalar olunca, sergideki materyaller de ahşap ağırlıklı bir sunum ile yerleştirilmiş ve çeşitli yerleştirmelerle izleyiciye ikonaların dünyasının kapısı aralanmış.
İkonaların ve El Greco’nun dünyasını anlamak için gereken yegane şeyi Kazancakis, ‘El Greco’ya Mektuplar’ kitabındaki son cümlesi ile özetlemişti.
“Susarsan duyarsın ....”
Domenikos Theotokopoulos’un ikonalarından örnekler, yeniden izleyiciye bir deneyim alanı sunma adına çeşitli formlarda yer almış.
|