Galata Rum, ikonografların dünyasına ışık tutacak

Galata Rum Okulu’nun, bir kültür-sanat merkezi olarak düzenlediği ilk sergi ‘İmge ve Ötesi: Domenikos Theotokopoulos’ 22 Nisan’da açılıyor. ‘El Greco’ olarak tanınan Domenikos Theotocopoulos’un bilinmeyen ikonograf kimliğine odaklanan sergi, dinsel tasvirin ötesinde bir anlamı ve derin bir felsefesi olan ikonalara ve bu eserlerin görünmez yaratıcılarının dünyasına ışık tutacak.

EMRE ERTANİ
emreertani@agos.com.tr

Galata Rum Okulu’nun, bir kültür-sanat merkezi olarak düzenlediği ilk sergi ‘İmge ve Ötesi: Domenikos Theotokopoulos’ 22 Nisan’da açılıyor. ‘El Greco’ olarak tanınan Domenikos Theotocopoulos’un bilinmeyen ikonograf kimliğine odaklanan sergi, dinsel tasvirin ötesinde bir anlamı ve derin bir felsefesi olan ikonalara ve bu eserlerin görünmez yaratıcılarının dünyasına ışık tutacak.

Türkiye’de ‘ikona’ dendiği zaman dinsel tasvirin algılandığını belirten serginin küratörü Hera Büyüktaşçıyan, “Halbuki ikona, imge demek. Sergi bunun derinliklerine inecek. İkona, kiliselerde kullanılan görsel bir dildir ama bunun ötesinde bir felsefesi de vardır” diyor.

‘Tanrısal olan ikonada saklı’

Serginin akademik danışmanlığını, doktora tezi Bizans ikonografisi ile ilgili olan, Işık Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Eva Aleksandru Şarlak’ın yaptığını kaydeden Büyüktaşçıyan, “İkona’nın felsefesi nedir?” sorumuza şu yanıtı veriyor: “İkona, görünmeyeni görünür kılandır. Görünmeyen nedir? Tinsel bir şeyi, ikonaya bakan kişiyle birleştirmeye yarayan bir aracıdır aslında. Normal resimlerde kullanılan perspektif kurallarının tam tersi bir mantık vardır ikonalarda. Normal bir perspektifte panoramik bir resme bakıldığı zaman gözler ufuk çizgisinde birleşir. İkonada bu tam tersidir; ‘tanrısal olan’, ikonada saklı olduğu için, oradan çıkanlar, tanrısal ışık izleyicide birleşir. Teolojik bir arka plan vardır. Masalar, sandalyeler ikonalarda hep tepeden görünür. İkona, fiziksel dünyanın ötesine işaret ettiği için böyledir bu.”

Büyüktaşçıyan, 2012 yılının Kasım ayında bir kültür-sanat merkezine dönüştürülen Galata Rum Okulu’nun bu alanda ilerlediğini dile getiriyor: “Her yıl bu tür bilgilendirici sergiler düzenlemeyi düşünüyoruz. Bunu Galata Rum Okulu’nun çatısı altında yapmamızın nedeni, burasının geçmişte bir eğitim kurumu olması. Bir kültür kurumuna dönüşen okul, eğitim özelliğini de devam ettirebilir. O yüzden, enformasyon ve dokümantasyon içeren sergiler önemli.”

2014 ‘El Greco’ yılı

‘El Greco’nun ‘Yunanlı’ anlamına geldiğini anımsatan Büyüktaşçıyan, 2014’ün İspanya’da El Greco yılı ilan edildiğini belirtiyor: “Sanatçının asıl adı Domenikos Theotokopoulos. 1541’de Girit’te doğmuş. Eğitim için Venedik’e gitmiş ve sonra Toledo’ya taşınmış. Sanat tarihinde daha çok İspanyol olarak biliniyor. Toledo, 2014 Kültür Başkenti olduğu için, orada El Greco yılı ilan edildi.”

El Greco’nun ikonograf kimliğinin pek bilinmediğini söyleyen Büyüktaşçıyan, sanatçının bu yönüne odaklanarak ve “İkona nedir?” sorusunu sorarak, bilgi içeren bir sergi hazırlamak istediklerini söylüyor: “Sergide El Greco’nun eserlerinin orijinalleri olmayacak. Theotokopoulos’u ikonograf kimliğiyle tanıtmak istiyoruz. Theotokopoulos bu sanatı Venedik’te, İstanbul’dan göç edenlerden öğreniyor. Hem Haçlı Seferleri döneminde, hem de İstanbul’un Osmanlı tarafından alınmasını ardından Venedik’e büyük bir beyin göçü oluyor. Bizanslı birçok sanatçı Venedik ve İtalya’nın farklı yerlerine yerleşiyorlar. Venedik’te bir ikongraf ekolü oluşuyor. El Greco’nun ikonograf kimliği çok bilinmiyor ama Bizans ikonografisi, onun sonraki dönemde yaptığı eserleri çok etkilemiş.”

Büyüktaşçıyan, El Greco’nun çeşitli özelliklerinin, onu birçok modern sanatçının gözünde, diğerlerinden farklı kıldığını vurguluyor: “El Greco, farkında olmadan, ikonografi geleneğini derinden etkilemiştir. Estetik kuralları eserlerine çok iyi yansıtmıştır. Aynı zamanda bir kural kırıcıdır. Bizans sanatından etkilenmiştir ama ilk dönem yaptığı ikonalarda fırça darbesi çok belirgindir. Normal ikonalarda böyle bir şey yoktur ama El Greco’nun ikonalarının dışavurumcu bir yönü vardır. İkonaları form olarak Bizans gibi dursa da bariz fırça darbeleri vardır.”

Serginin her odasında farklı bir bağlam oluşturulacağını belirten Büyüktaşçıyan, merak uyandıran sergi hakkında şu ipuçlarını veriyor: “Mesela bir odada Eva Şarlak’ın hazırladığı ikona külliyatı yer alacak. İkona odasında, işin felsefesine dair bilgiler yer alacak; burada ‘İlk yapılan ikona hangisidir?’ gibi soruların yanıtlarını da bulmak mümkün olacak. Bir odada ise, bunları üreten sanatçılar anlatılacak. İkonograflar çok görünür değiller, çünkü yaptıkları işi ön planda tutarlar. El Greco’nun ikonograf kimliğinin görünmemesinin nedeni de bu olabilir.”

Ziyaretçilerini ikonalara ve onların yaratıcılarına yakınlaştıracak olan sergi, 14 Haziran’a kadar görülebilir.

Kategoriler

Kültür Sanat Sergi