Kusur ustanın imzasıdır

JTR Takı Tasarımı Yarışması Ödül Töreni’nde, Kapalıçarşı’nın en eski ustalarından Karekin Sucuyan’a ‘Yaşam Boyu Başarı’ plaketi verildi. Sucuyan’ı, 66 yıllık meslek hayatının büyük kısmını geçirdiği Çuhacı Han’daki dükkânında ziyaret ettik.

MARAL DİNK
maraldink@agos.com.tr

Kapalıçarşı’nın en eski hanlarından biri olan Çuhacı Han’ın üçüncü katında çalışan ‘öznekçi’ Karekin Usta’nın kapısını çalıyoruz. Dar basamaklı merdiveni tırmandıktan sonra ulaştığımız alanda, her birine en fazla üç kişinin sığabileceği üç ayrı dükkân bulunuyor. Karekin Sucuyan da, tepesinde tek bir pencere olan iki metrekarelik dükkânında, 66 yıldır büyük bir özveri ve sabırla çalışıyor.

‘Dokuz yaşında Çarşı’daydım’

İstanbullu bir aileden gelen 79 yaşındaki Karekin Usta’nın babası da sadekârmış. İlkokulu Levon Vartuhyan’da bitiren Sucuyan, bir yıl Getronagan’da okuduktan sonra, okulu bırakıp Çarşı’ya gelmiş: “Ufaktım. Dokuz yaşındayken, babam beni Çarşı’da bir tanıdığımızın yanına verdi. Çok yüksek bir ustaydı. Bir yıl sadece ustamın ellerini seyrettim ve öğrendim. Daha sonra elimize pense verdi ve ‘Bunu eğeleyeceksiniz’ dedi. Kaynak işine giriştik. İspirtonun içine gazyağı koyar, üfleyerek yakardık. Şarlimo yoktu o zaman.”

Mesleğin ilk yıllarında, çocukken başına gelen bir olayı anlatıyor: “Ustam platin eritirdi. Ben baka baka öğrenmiştim. Bir gün ‘Gel Karekin, şu platini eritelim’ dedi. Gözlük taktım. Ustam ‘Önüne bak’ deyip başıma vurdu. Elimdeki alet, madenin içine girdi ve platin dağıldı. Elinde pense, beni kovaladı hanın etrafında. Ben koşuyorum, ustam koşuyor. Aşağıda Jirayr Usta’nın dükkânına girdim, o da beni dolaba sakladı. Ustam gelip ‘Karekin burada mı?’ diye sordu, Jirayr Usta ‘Yok’ dedi. Konuştular, ustam yatıştı ama ben ertesi gün işten ayrıldım. Çarşı’da başka birinin yanında başladım, kalfa oldum. 1966’dan beri de bu dükkânda, pazar hariç her gün sabah dokuzdan akşam altıya kadar çalışıyorum.”

‘İşimin âşıklısıyım’

Kısa bir süre sonra, sohbete oğlu Jilber Sucuyan dahil oluyor. Karekin Usta, babadan aldığı mesleğini iki oğluna da öğretmiş. Jilber Sucuyan’ın ‘Jiji Diamonds’ adlı mağazası da Kapalıçarşı’da. Meslekte üçüncü kuşak olan Jilber Sucuyan’a, kendi çocuklarını zanaatkârlığa yönlendirmek isteyip istemediğini sorduğumuzda şöyle diyor: “Türkiye koşullarında sıfırdan başladığınız zaman geride kalıyorsunuz. Var olan bir yeri devam ettirmek daha kolaydır. Teknoloji gelişiyor, bütün meslekler çağa ayak uydurmak zorunda. Çocuklarım bu mesleğe yenilikler katıp devam etmek isterlerse destek olurum.”

Sohbet sürerken, Karekin Usta işine ara vermiyor; büyük bir dikkatle, madene şekil vermeye devam ediyor. İşine bağlılığını, sözleriyle de ifade ediyor: “Bana ‘Emekli ol’ diyorlar. Ben yapamam, çalışmadan duramam. İşimin âşıklısıyım.”

Sucuyan, yaptığı yüzük kalıplarını, küpe vidalarını ve klipslerini tek tek gösteriyor: “Bunları yapan kalmadı pek. Biz her şeyi elde çıkarırdık. Şimdi makine işiyle yapılıyor. Kaç tane elde oyma yapan marangoz ustası kaldı? Elle yapılan işte hata olur. O kusur, ustanın imzasıdır aynı zamanda.”

‘Çıraklar hemen sıkılıyor’

Meslek hayatı boyunca birçok çırak ve kalfa yetiştiren Sucuyan, kendi çıraklık dönemini anıyor ve şimdi gençlerin dikkatinin çok çabuk dağıldığını söylüyor: “Benim bir yılım sabahtan akşama kadar ustamı izleyerek geçti. Bugün ben burada çalışırken, çırak ya telefonla uğraşıyor, ya da dışarıyı izliyor. Disiplinden sıkılıyor. Böyle olunca, ustalaşmak da zor oluyor.”

İş dolayısıyla sık sık kapısı çalınan Karekin Usta, kapıyı açmak ve kapamak için kullandığı icadını gösteriyor bize: Usta, ucuna vida taktığı, bir metrelik bir sopayla açıyor kapıyı ziyaretçilerine. Nihayetinde, zamanın kıymetini ve konsantrasyonun önemini bilmeden, ‘usta’ sıfatı alınmıyor.

Kategoriler

Güncel Azınlıklar