HDP Danışma Kurulu üyesi Bilgi Üniversitesi Öğretim üyelerinden Yard. Doç.Dr Murat Paker ve BDP Danışma Kurulu üyesi Marmara Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Büşra Ersanlı, HDP’nin siyasi geleceğini Agos’a değerlendirdi.
FATİH GÖKHAN DİLER
fgdiler@agos.com.tr
UYGAR GÜLTEKİN
uygargultekin@agos.com.tr
BDP ve beraberinde bir grup sol siyasi parti ve sivil toplum örgütünün desteğiyle seçime kısa bir süre kala sahneye çıkan Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) yerel seçimlerde elde ettiği oy oranı, tartışma konusu oldu. HDP’nin bundan sonra nasıl bir yol izleyeceği merak konusu. Seçim öncesinde BDP’nin cezaevinden çıkan milletvekillerinin HDP’ye katılmasının ardından, seçim sonrasında BDP’nin kendini feshederek HDP’ye katılması da gündemde. HDP’nin başarılı olduğu değerlendirmelerinin yanı sıra, önümüzdeki dönemde ciddi bir yol ayrımıyla karşı karşıya olduğu fikri de yüksek sesle dile getiriliyor. HDP Danışma Kurulu üyesi Bilgi Üniversitesi Öğretim üyelerinden Yard. Doç.Dr Murat Paker ve BDP Danışma Kurulu üyesi Marmara Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Büşra Ersanlı, HDP’nin siyasi geleceğini Agos’a değerlendirdi.
Murat Paker: Gerekli değişiklikler HDP’yi 10-15 bandına taşıyabilir
HDP için başarılı ya da başarısız denemez. İkisi de değil bence. Başarılı olup olmayacağını test etmek için iyi bir seçim değildi. Çok yeni bir parti, esas test genel seçimler olacak. Genel seçimlere kadar göstereceği performans belirleyici olacaktır. HDP çok kötü denebilecek bir sonuç almadı. BDP’nin önceki oylarının üzerine pek oy koyamamış, ama eski oy tabanına ulaşmış ve onları kendisine gelmeye ikna etmiş gözüküyor.
HDP'nin kuruluş hedefi BDP’nin sıkışmış olduğu yüzde 6-7’lik alanın çok daha ötesine geçebilmek. 'Türkiyeli' bir parti olabilme hedefi vardı. O hedef hâlâ baki ama bu seçimlerde o hedefe çok yaklaşamadı. Hedefe bu kadar erken ulaşacağı beklentisi içine girmek haksızlık olur. Bu durumu, HDP’nin kendi içinde bir sorun olmaktan çok, başka türlü açıklamak gerekir; HDP’ye oy verebilecek bir sürü insan bu kutuplaşmış ortam nedeniyle, AKP karşıtlığı nedeniyle HDP’ye oy vermedi. Bu çok açık. O yüzden iyi bir test değildi bu seçim.
Bundan sonraki dönem için BDP'de de farklı görüşler var, ama bence HDP’nin şimdiki duruşunda bazı gelişmeler, derinleşmeler kaydetmesi ve belki bazı değişiklikler yapması gerekiyor. Ama bu seçimler sırasında gösterdiği duruşla, daha geniş kitlelere ulaşması kolay olmayabilir, bu noktada yeniden düşünmek gerekiyor. Türkiye’nin doğusunda geçerli olabilecek hitabet biçimlerinin, sembollerinin Türkiye’nin batısında o kadar işe yaramayabileceği, hatta ayağa dolanabileceği düşüncesini, genelin hassasiyetlerini ve çeşitliliğini dikkate almak gerekir. Oradaki geçiş, kolay bir geçiş değil. BDP’den HDP’ye geçiş sancılı bir geçiş, bunu iyi düşünmek lazım. Ama bütün kısıtlı kaynaklarla, kısıtlı zamanda yapılabilecek her şey yapıldı denebilir. Bu şekilde devam etmesi HDP’yi genişletmez. HDP’nin bunu düşünmesi gerekiyor. Bu tartışmaların sonucunda HDP, gerekli değişiklikleri yaparsa önümüzdeki seçimlerde yüzde 10-15 bandına oynayabilir, bunları yapmazsa BDP’nin devamı gibi yüzde 6 bandında da kalabilir.
Büşra Ersanlı: ‘Türkiyelileşme’ BDP çatısı altında olmalıydı
HDP projesini bir 'başarısızlık' olarak düşünmedim ama başından beri görüşüm 'Türkiyelileşme' düşüncesinin BDP çatısı altında başarılmasıydı. Çatı partisi denemeleri sonrasında HDP projesi hayata geçti. Ben bu şekilde değil de BDP içinde başarılı olmasını tercih ederdim. HDP gibi bir girişime de ihtiyaç var, o kesin. Bundan sonra daha farklı şekillerde, belki HDP, belki de BDP içinde bunların yapılması gerekiyor. Türkiye’de sol mücadelenin bu kadar emeği var, on yıllardır devam eden bu emeğin alternatif bir dünya, alternatif bir politika için, tek bir parti çatısı altında bir arada olmasını fikir olarak çok doğru buluyorum.
Kısacası HDP proje olarak gereklidir. Kullanılan metotların tabii ki tartışılması gerekir. İnsanların birleşme, eklemlenme şeklinde değil de bir partinin ilkeleri kapsamında katılması sağlanmalı. Parti içinde erimek değil ama tek bir siyasi parti olarak örgütlenmenin sağlanması, partilerini korumak isteyenlerin ise dışardan destek vermesi daha doğru olur.
HDP’nin Kürt partisi olarak görülmesi, sadece Kürt siyasi hareketinin değil Türkiye’nin sorunu. Alternatif önerileri ve çağdaş ilkeleri görmeyip, sadece etnik kimliğe takılmak Türkiye’nin bir kusurudur. Ülkenin demokratikleşme adına bu kusurdan kurtulması gerekir. Kürt siyasi hareketinin ilkeleri, gerçekten Türkiye’deki en çağdaş, en umut veren ilkelerdir. Bunları kuvvetlendirmek için insanların “Kürt partisidir” diye düşünmeden desteklemesi gerek. İlkeler çok açık: Kadınların yüzde 50, yani eşit oranda kararlara katılımı; ekolojik denge ile demokratikleşme bağlantısını görmek; emeği sadece bir meta olarak değil bir yaratıcı güç olarak görmek, alternatif üretim yollarına başvurabilmek; Türkiye’de en geniş ve en uzun süre ezilmiş bir kitlenin, yani Kürtlerin eşit vatandaşlık haklarını temsil edebilmek.
Bu ilkeler çerçevesinde bir arada olmak için daha kalıcı ve sağlam bir hamle gerekiyor. Bundan sonra yapılacak olan kong-relerde, bu durum değerlendirilir. Tek bir parti olarak varlığını sürdürmek daha doğrudur. Bu parti bana göre BDP’dir. HDP devam edecekse, ki fikir olarak doğru buluyorum, ilkeler üzerinde daha çok çalışmak, bunu bileşenlerle vatandaşlık eğitimi şeklinde yapmak öncelikli olmalı. Kurumsallaşmış bir bünye bunu başarabilir. Türkiye’deki siyasi partilerin çok demode bir hali var. İktidar ve muhalefet kavramları alternatifsiz bir şekilde CHP ve AKP arasında yaşanıyor. Bunu değiştirmek, oturtmak kolay olmayacak ama bu çabadan vazgeçmemek gerekiyor.