Bu haftaki Agos’sun başyazısı...
İç savaşın bütün acılarından geçen Suriye'de, muhalif güçlerin ilerleyeceği güzergâh açısından stratejik öneme sahip Kesab kasabası da yıkımdan payını aldı. Nüfusunun çoğunluğunu Ermenilerin oluşturduğu Kesab’da yaşanan çatışmalar sonucunda, bölge 21 Mart günü İslami örgütlerin eline geçti.
Kaybedilmiş memleket ıstırabıyla çokça sınanan Ermeni dünyası için kadim yerleşim yeri Kesab'ın kıymeti ve anlamı bir başka. 1915 sonrasının zorunlu sürgünlerinden beri değil, çok daha eskiden bu yana Ermeni halkı için önemli merkezlerinden biri olan Kesab'ın düşüşü, bu nedenle Ermenilerin yaşadığı her coğrafyada duygusal olarak büyük yıkıma yol açtı.
Öte yandan, üç yılı aşkın bir süredir devam etmekte olan iç savaşın Suriye Ermenilerini de vurması kaçınılmazdı. Ve bir iç savaş, ortak kader birliği edilen ülkeye dair her halk için ayrı bir sınav dayatır. Gönül, Suriye Ermenilerinin muhalif grupların içindeki kimi kökten dinci gruplardan duyulan haklı korkunun etkisiyle toptancı bir eski rejim yanlısı tavra meyletmemelerini dilerdi. Ancak Ermeni halkı bu kritik yıllar boyunca hayli çekimser bir tavırla varlığını sürdürme mücadelesi verdi. Bu tutum ise, yangın yerine dönen ülkede Ermenileri saldırılardan azade kılmadı. Türkiye'nin inkârcı politikaları yüzünden bir türlü sağaltılamayan geçmiş acılar da, yeni göç dalgalarını en yakın sınır yerine çok daha uzak ülkelere sürükledi.
Şimdi sıra, 6000 yıllık tarihi ile, adı Latincede ‘güzel ev’ anlamına gelen ‘cassabella’dan geldiğini düşünülen Kesab'ta. El Nusra gelmeden boşaltılan evleri ile hayalet kasabaya dönüşen tarihi yerleşim yeri, en trajik göçlerinden biri ile daha karşı karşıya.
Gerek 'Güzel Ev'deki gerekse Suriye'nin diğer bölgelerindeki huzur ise çok parçalı bir denklem. Gelecek günlerin ülkenin bütün halklarına huzur getirmesi ve kimsenin memleketine hasret kalmaması tek temenni. Ne de olsa bir evi güzel kılan önce ve hep içindeki sakinleridir.
Agos