1973’te Okmeydanı'nda doğan ve orada, Fetihtepe Mahallesi'nde büyüyen Muzaffer Kaya mahalleyle irtibatı süren bir akademisyen. Kaya, Okmeydanı Dayanışmaevi olmak üzere çeşitli derneklerde politik faaliyetler de yürütmüş. Dolayısıyla mahalleyle hem yaşamsal hem de politik bir ilişkisi var. Işık Üniversitesi ve Özyeğin Üniversitesi'nde 'Türkiye Cumhuriyeti Tarihi' dersi veren Dr. Muzaffer Kaya'yla 'mahalle'yi konuştuk.
FATİH GÖKHAN DİLER
fgdiler@agos.com.tr
-
Okmeydanı'nı farklı kılan nedir?
Mahalleyi benzer yapıdaki diğer mahallelerden farklı kılan orada bir sol birikimin olması. Bu Okmeydanı'nın tarihselliğiyle alakalı bir şey. Burada aslında tüm yoksul mahallelerde var olan toplumsal şiddetin bir benzeri görülürken buna eklenen bir de politik boyut var. Lise yıllarında politikleşmeye başlıyorsunuz, ortaokul öğrencilerinin bile boykot yaptığını hatırlarım. Esasında çocukluktan itibaren başlıyor demek daha doğru olur, çünkü mahallede sürekli bir polis varlığı var ve oradaki polis şiddeti mahalledeki çocukları siyasileştiriyor. Devlet şiddetine çok küçük yaştayken maruz kaldıkları için bir süre sonra doğal olarak kafalarında polis ve devlet algısı oluşuyor. İstanbul'un pek çok mahallesinde olduğu gibi Okmeydanı'nda da hemşehri grupları öbekleşiyor. Mahallenin yukarı kısmı diyebileceğimiz Şişli'ye yakın olan taraf Sivaslı; bunlar Türk Alevisidir. Burada önemli bir sol örgüt yoğunlaşması da vardır. Daha alt, yani Kasımpaşa'ya yakın taraftaysa Giresunlular çok öne çıkar. Burada da önce MHP, son senelerdeyse AKP'ye yakın siyasi görüşlerin öne çıktığını görüyoruz. İki taraf arasında doğal bir siyasi sınır var diyebiliriz. Benim ailemin de oturduğu yer o sınıra çok yakın. Yani mahallede hem bir hemşehri hem de bir mezhep dinamiği var ama bütün bunları gerilim ve şiddete dönüştürecek bir siyasi saflaşma da var. 1970'lerde oluşan bu sınırlar hâlâ yerinde.
Okmeydanı 1990’larda daha çok 1 Mayıs'larda öne çıkıyordu…
O zamanlar Şişli'de yapıldığı için Okmeydanı'ndan Şişli'ye yürüyüşler yapılırdı. Sonra bir şekilde polis dağıtırdı ve insanlar kaçarken sağcıların yoğun olduğu bölgeye yanlışlıkla giden vatandaşlar orada linç girişimlerine maruz kalırdı. Orada sola karşı öfkeli ve sürekli tetikte bekleyen bir kesim var. Bu kesim bugüne kadar genelde MHP'liler ve Ülkü Ocakları etrafında şekillenen, biraz mafyatik var oluşları olan gruplar. Sokak çetesiyle partinin gençlik kolları arasında gidip gelen bir oluşum var orada. Son dönemde AKP'nin tabanında bu şekilde saldırgan bir potansiyel barındıran oluşumlar ortaya çıktı. Taraftar grubu görünümüyle de sunuluyor. Kasımpaşa ve Kulaksız bölgelerinde, AKP tabanlı yeni oluşumlar var. Bu son olaylarda da onların katkısı daha fazla. Okmeydanı'nda 1990’larda yeniden bir hareketliliğin yaşanması aslında Alevi hareketindeki canlanmadan da kaynaklanıyor. Oradaki sol örgütlere daha çok Alevi gençler katılıyor. Okmeydanı'nda her zaman bir Alevilik boyutu var.
-
Okmeydanı çok dar bir alan aslında. Özellikle Alevilerin kümelendiği yer çok küçük. Yaşanan duruma bunun da etkisi oluyor mu?
Evet, sürekli bir savunma refleksi içerisindeler. Mesela Berkin Elvan'ın cenazesinin olduğu günün gecesi, benim ailemin de yaşadığı sokağa 200-300 kişilik bir sopalı grup giriyor, duvarlara vuruyor, kapıları tekmeliyor, tehdit edip, intikam sloganları atıyorlar. Çok ciddi bir korku oluşmuş durumda şu an. Özellikle o sınıra daha yakın yaşayan Aleviler o gece Maraş Katliamı'nı hatırladılar. Polis de bu duruma belli ölçüde müsamaha göstermiş. Şu an herkes tetikte ve gergin.
-
Şiddetin kaynağı nedir?
Devlet. Sürekli bir denetim, akreplerin mahalle içinde gezmesi ve gençleri taciz etmesi… Devlet bir şekilde varlığını hissettiriyor. Gereksiz yere polis yığılıyor, ekmek fiyatlarını protesto edeceksiniz mesela, 100-200 kişi gelecek ama bu sayıdan çok daha fazla polis geliyor. Emniyet sürekli ortamı terörize ediyor. Zaten emniyetteki kadro yapısı da bu mahalleye ideolojik olarak karşıt insanlardan oluşuyor.
-
Mahalle Gezi döneminde nasıldı?
Muhafazakâr kesimin çoğunlukta olduğu bölgeler Gezi'ye katılmadı, ancak Gezi sürecinde Alevilerin oturduğu bölgeye bir saldırı olduğunu hatırlamıyorum. Bahsettiğimiz, Kasımpaşa'da yeni oluşan şiddet yanlısı grup Taksim'e çıkmıştı ama Okmeydanı'na yönelik bir saldırı olmamıştı. Polisin doğrudan teşviki olmadığı sürece bu grup kolay kolay mahalleye girmek istemez. Oraya girmenin bir sınır ihlali olacağı ve bunun gerilime yol açacağı ve bir karşılığı olacağını biliyorlar aslında. Bu ancak çok ciddi bir polis teşvikiyle yapılabilir.
-
Gezi döneminde bir 'eli sopalılar' durumu vardı. Bu Okmeydanı'nda daha sık karşılaşılan bir durum mu?
1990'lardan itibaren Okmeydanı’nda büyük bir toplumsal eylem olduğunda, adeta av bekler gibi bu sopalı gruplar aşağıda toplaşırlar, polis eylemi dağıttıktan sonra kazara o bölgeye kaçan insanlara saldırırlar. Devletin polisine 'yardımcı olmaya' çalışan çok tehlikeli bir linç güruhu bir anda ortaya çıkıverir. MHP, BBP ve AKP tabanında bu tarz saldırganlığa yatkın bir kesim olduğunu biliyoruz. Berkin Elvan'ın cenazesinin olduğu günün gecesi eli sopalı bir grubun sınırı aşıp Alevilerin oturduğu bölgeye yürüdükleri görülüyor. Oysa genelde sınır ihlali olmaz, kendi oldukları bölgede av bekler gibi beklerler. Zaten bütün sol gruplar da üyelerini bir durum olduğunda aşağı doğru kaçmamaları konusunda uyarır. Son olayın açık bir provokasyon olduğunu düşünüyorum çünkü sınırı aşıp cenaze evine kadar gittiler. Şiddetin bir şekilde karşılık göreceğini de biliyorlardı ve işte bir ordan, bir burdan şeklinde bir denklik yaratıp o oluşan havayı dağıtmak istediler ama bunu başaramadılar. Çok kasıtlı olduğunu düşünüyorum ama Berkin Elvan cenazesinin Türkiye çapında yarattığı birleştirici atmosferi dağıtmayı başaramadılar.‘Bu ancak çok ciddi bir polis teşvikiyle yapılabilir’