Lars von Trier’nin 14 Mart Cuma günü vizyona girmesi beklenen son filmi ‘İtiraf’ (Nymphomaniac) sansür kararına takıldı. İf kapsamında izleyici ile buluşmuş olan ve basın gösterimi gerçekleştirilen film vizyona girecek filmleri değerlendiren Değerlendirme Sınıflandırma Alt Kurulu tarafından bir üst kurula gönderildi, burada iki üyenin şerh düşmesine rağmen oyçokluğuyla filmin sinemalarda gösterimine yasak kararı alındı.
EVRİM KAYA
evrimrkaya@gmail.com
İki bölümden oluşan toplam beş saatlik bir film olan ‘İtiraf’, yönetmenin kurgusuyla geçen Şubat ayında Berlin Film Festivali’nde ilk kez izleyici ile buluşmuştu. Türkiye’de +18 kısıtlaması ile gösterime girmesi beklenen film ise yönetmenin izniyle yapılan daha kısa bir kurgunun ilk bölümüydü. ‘İtiraf’, kendini nemfomani hastası olarak tanımlayan kırklı yaşlarının sonunda bir kadının cinsel geçmişini konu alan bir hikâyeye sahip, ancak pornografik öğeler içeren pek çok sahneye rağmen izleyenler tarafından öyle değerlendirilmemişti.
Ermenistan da yasakladı
Türkiye’de alınan karar filme yönelik ilk sansür uygulaması değil. Birkaç hafta önce Romanya’da sansür kararı duyurulmuş ancak dağıtımcı şirketin girişimiyle yeniden gözden geçirilen karar geri alınarak filme vizyon yolu açılmıştı. Berlin Film Festivali’ndeki dünya prömiyeri ile aynı anda Yerevan’da da gösterilmesi planlanırken, sinema salonunun yöneticileri, filmin Ermenistan’da gösterilmesinin uygunluğundan şüphe eden ‘sayısız vatandaş ve sivil toplum örgütünün talepleri doğrultusunda’ gösterimin iptal edildiğini duyurdu. Ancak söz konusu kişi ve kurumların kim olduğuna, nasıl bir talepte bulunduklarına dair bir açıklama yapılmadı.
Rusya’dan bir firmaya ait olan Yerevan Cinema Star’ın yönetimi, iptal kararını muğlak bir ‘aile değerleri’ savunması ile açıklıyor. Yöneticiler, izleyici kitlesinin ailelerden oluştuğunu ve ailelerin ‘özgür, Avrupalı bir kadının maceralarına’ ayak uydurmak istemeyebileceğini öne sürüyorlar. Beyazperdede seks sahnelerine alışkın olmayan Gürcistan ve Azerbaycan’da da gösterilmeyen ‘İtiraf’, Rusya’da vizyona girecek.
Ermenistan’daki bir grup sinema yazarı, ‘potansiyel protestolar’ gibi bir gerekçeyle bir filmin gösteriminin iptal edilmesinin, sansürden daha tehlikeli bir durum olan otosansürü akla getirdiğini söyleyerek bir imza kampanyası başlattı. İnternette en çok aranan sözcüğün ‘porno’ olduğu bir ülkede bir sanat filminin gösteriminin engellenmesinin ikiyüzlüce olduğunun altını çizen yazarlar, filmin oyuncularının orgazm pozlarını içeren orijinal afişine referansla, duydukları öfke, şaşkınlık, hoşnutsuzluk gibi duyguları gösteren pozlar vererek alternatif bir afiş hazırlamış. Bu girişimde yer alan sinema yazarı Raffi Movsisyan, “Hiçbir sorunumuz yokmuş gibi bu filmi engellemekle uğraşmamız absürt” diyor.
Siyad’dan açıklama: Müdahale etmeye hakkınız yok
Değerlendirme Sınıflandırma Üst Kurulu’ndan çıkan yasak haberinin üzerine Türkiyeli sinema yazarları da tepkilerini dile getirdi. Resmi internet sitelerinden ‘Sansürün bütün boyutlarına karşıyız’ başlığıyla bir açıklama yapan Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) şu ifadelere yer verdi:
“Sinema filmlerinin ve sanat eserlerinin kitlelere ulaşmasını engelleyen her türlü yasanın gereksiz olduğuna inanıyoruz. Bugünlerde bir sinema filminin gösteriminin kısıtlanması ve sinemalardaki ticari gösteriminin uygun bulunmadığı haberi kamuoyunda yer almaktadır. Yaşadığımız çağda böylesi bir kararı insanlık, irade ve ifade özgürlüğü adına, ivedi biçimde düzeltilmesi gereken büyük bir talihsizlik olarak nitelendiriyoruz. Devletin görevi yaş sınırı - sınıflandırma gibi uygulamalarla çocukları korumak ve yurttaşlarını içerik konusunda bilgilendirmektir ama yetişkin bireylerin tercihlerine müdahale etmeye hakkı olamaz. Sinema Yazarları Derneği olarak sansürün bütün boyutlarına karşı olduğumuzu kamuoyuna bir kez daha hatırlatırız.”
Yeni Sinemacılar: Yasağın mimarlarını kınıyoruz
Bir başka açıklama da Yeni Sinema Hareketi’nden geldi. 30’u aşkın yönetmen ve yapımcının imzasıyla çıkan metinde karar ‘insanı insan yapan en temel özgürlüğe, düşünce ve ifade özgürlüğüne, sanatsal yaratma özgürlüğüne vurulan bir darbe olarak’ nitelenirken gösterim yasağının münferit bir olay değil, son yıllarda örnekleri artarak çoğalan bir genel eğilimin sonucu olduğu ifade edildi. Metinde, “Hem Türkiye’de hem de dünyada utançla hatırlanacak olan bu yasağın mimarlarını kınıyoruz” ifadesine yer verildi.
Bu arada İKSV de bir açıklama yaparak vizyon yasağıyla karşı karşıya kalan filmin İstanbul Film Festivali programına alındığını duyurdu. Öte yandan sansür kararının filme olan ilgiyi artırmaya yaradığını belirtmek gerekir. Danimarkalı yönetmen sansasyon yaratmayı seven provokatif kişiliğiyle tanınıyor. Filmin etrafında dönen tartışmalar ve sansür kararları ise yönetmen ve yapım şirketinin bir pazarlama stratejisinin parçası olarak umdukları bir şey gibi görünüyor. Trier, bir önceki filmi ‘Melankoli’ için Cannes Film Festivali’nde düzenlenen basın toplantısında yaptığı Hitler sempatizanlığı şakası sebebiyle ‘istenmeyen adam’ ilan edilmişti. Yönetmen, ‘İtiraf’ın Berlin’deki gösteriminden önce yapılan fotoğraf çekimine, ‘istenmeyen adam’ anlamına gelen ‘persona non grata’ baskılı bir tişörtle gelerek yine sansasyon yaratmıştı.