Galata’da, eski bir binanın birinci katındaki ufak bir dairede yeni bir sanat galerisi açıldı. Adını kurucusundan alan Tankut Aykut Galeri, açılışını Elif Gül Tirben küratörlüğündeki ‘Karakter’ adlı karma sergiyle yaptı. 18 Şubat’ta açılan ve 15 Mart’a kadar devam edecek olan ‘Karakter’ sergisi üzerine, küratör Elif Gül Tirben ile konuştuk.
TUĞBA ESEN
ztugbaesen@gmail.com
Aralarında Bora Başkan, Tuba Yalçınkaya, Murat Durusoy, Reysi Kamhi, Aslı Narin, Komet ve Elif Süsler’in de bulunduğu 12 sanatçının, ‘karakter’ kavramına dair özgün yaklaşımlarını ortaya koyan çalışmalarının yer aldığı sergide, Sylvia Plath’ın bir sözünden yola çıkan ‘karakter kader midir?’ sorusu başta olmak üzere birçok soru soruluyor. Merve Ertufan’ın bir çizere sipariş ettiği kendi portresinin yapım sürecine odaklanan video yerleştirmesi, Sevgi Aka’nın dilin karakter üzerindeki etkilerini analiz eden kitapları, Fatma Belkıs ve Onur Gökmen’in (Şer-Paz) planlarının ters gitmesi sonucu tezgâha düşen burunları, Sibel Horada’nın klasik tablolardan önemli kadın karakterleri çıkarak ürettiği kartpostallar, serginin dikkat çekici parçalarından. Ayrıca, Komet’in başka yerde kolay kolay göremeyeceğiniz, çok nadir bir heykeli de burada sergileniyor.
-
Yeni açılan bir galerinin ilk sergisinin küratörlüğünü üstlendiniz. Bir anlamda galerinin çizgisini, vizyonunu da ortaya koyacağı için önemli bir sergi. Nasıl hazırlandınız?
Tankut Aykut GaleriTankut Aykut 1984’te İstanbul’da doğdu. İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun oldu; Sabancı Kültürel Çalışmalar Üniversitesi Bölümü’nde lisans, Bremen’deki Jacobs Üniversitesi’nde aynı alanda yüksek lisans eğitimi aldı. Rampa Galeri’de ve Dirimart Galeri’de yöneticilik yaptı. 15 Şubat’ta, kariyerinin başından beri planladığı üzere, Galata’da kendi galerisini açtı. Açılışını karma bir sergiyle yapan Tankut Aykut Galeri, Mart’ta Nazım Hikmet Richard Dikbaş’ın, Nisan’da Joana Kohen’in kişisel sergilerine, ardından Sabo, Burak Ata ve Toygun Özdemir’in çalışmalarına ev sahipliği yapacak. |
Hazırlık süreci yaklaşık son beş yılı kapsıyor. Tankut’la üniversiteden tanışıyoruz. Beraber aynı dersin asistanlığını yaptık, o yüzden birbirimizi iyi tanıyoruz. Bir gün Komet’in atölyesine gittiğimde, tozlu bir raftan çıkardığı ‘Kuş Olma Hâlleri’ işi üzerine düşünürken ‘karakter’ kavramı belirdi. Bir taraftan kimlik üzerine de düşünüyordum. Son zamanlarda sık sık kimlik meseleleriyle ilgili sergiler yapılıyor ama bu çalışmalar insanın varoluşsal tarafını es geçiyor gibi geliyordu bana. Giderek absürtleşen güncel olaylardan bunaldığım bir dönemdi. Bir yandan da sanat dünyasının fazlasıyla kariyer odaklı hâle gelmeye başladığını düşünüyordum. Ödev yapar gibi iş yapıyoruz aslında.
-
Sergide genellikle genç sanatçıların işleri var...
Birlikte vakit geçirdiğimiz insanlarla çalıştık bu sergide. İşlerini çok beğendiğimiz başka insanlar da olmasına rağmen, ilk sergide daha yakından tanıdığımız sanatçılara yer vermek istedik.
-
Sergide kişinin kendisi ya da başkaları üzerinden, tanımladığı; toplum, politika, ülke üzerinden aktarılan bir karakter olgusuna rastlıyoruz. Karakter kavramına ne tür yaklaşımlar var burada?
Bazı işler sergi için yapıldı, bazıları ise halihazırda vardı. Dolayısıyla bazı sanatçılar karakter olgusunu düşünerek gerçekleştirdi çalışmalarını, bazılarınınki ise zaten hazırdı. Örneğin Bora Başkan’ın bu sergi için yaptığı kâğıt işte, beyaz yakalı çalışanların hayatından kareler yer alıyor. Sanatçı, bir metreküplük alanda bireyin karakteriyle ilgili neler görebileceğimizi sorguluyor. Çizerlerle karakter konusunu konuşmak önemli, çünkü onların işi karakter yaratmak. Reysi Kamhi, bu kavramı, kendi kimliği ve kendini ifade etme şekilleri üzerinden düşündü. Aslı Narin’inki ise, yapımına önceden başladığı ama buradaki konseptle örtüşen bir iş; günlük hayattaki algılarımızın ve yargılarımızın nasıl oluştuğunu tartışıyor. Fatma Belkıs ve Onur Gökmen’in (Şer-Paz) ‘Şirket Olarak Burun Olarak Şirket’ yerleştirmesi, önceden var olan ve bu sergi için hayata geçirmek istedikleri bir proje. Burun gibi çok karakteristik bir organ ele alınıyor çalışmalarında.
-
Peki karakter ne tür durumlarda belirir?
Marketlerde kasada barkod okuyan aletlere ‘karakter okuyucu’ denir. O aletler, farklı şekillere göre karakterleri ayırt etme prensibine göre çalışır. Karakteri oluşturan da sürekli tekrar eden ve bizi başkalarından ayıran özelliklerdir. Karakter –bir filmde veya sahnede– ancak bir hikâye olduğu zaman bir anlatının içinde var olabilir. Buradaki karakterlerin de belli belirsiz anlatıları var. Güncel sanatta anlatılardan, anlatımsallıktan kaçınsak da, bir karakter varsa işin içinde anlatı da var demektir.