Şiddetsiz Toplum Vakfı, “genç Ermeni ve Türk kadınların sürdürülebilir uzlaşı ve barışı sanat ve diyalog yoluyla kurması” amacıyla bir fotoğraf yarışması düzenliyor.
ERCAN VURAL
prensnehludov@hotmail.com
Şiddetsiz Toplum Vakfı, “genç Ermeni ve Türk kadınların sürdürülebilir uzlaşı ve barışı sanat ve diyalog yoluyla kurması” amacıyla bir fotoğraf yarışması düzenliyor.
‘Barış ve Uzlaşı için Kadınlar’ başlıklı yarışmaya, iki ülkeden kadınlar, ‘barış için kadın’ temalı fotoğraflarla başvurabilecek. Jüri tarafından seçilen fotoğraflar, İstanbul’da ve Yerevan’da sergilenecek.
Serginin ardından, kadınlar Gürcistan’da buluşup, hem kendi ‘barış’ tahayyüllerini tartışacak, hem de iki ülke arasında süregelen sorunlara kadın perspektifinden bakmaya çalışacak ve bir ‘barış çağrısı’ yapacaklar.
18 yaşın üstündeki tüm kadınların katılımına açık olan yarışma için başvurular 15 Mart’ta sona erecek. Kazananlar 1 Nisan - 1 Mayıs arasında duyurulacak ve Temmuz’da Gürcistan’da ödül töreni yapılacak.
Jüride Türkiye’yi temsil edecek olan Nejla Osseiran, yarışmanın ‘Sanat insanları birleştirir’ teması çerçevesinde şekillendiğini söylüyor: ”Sanat insanları birbirine yaklaştırır; insanlar, ekstra bir şey yapmaya gerek kalmadan, sanatta buluşabilir. Sanat diğer kimlikleri de yok eder; o alanda Ermeni, Kürt, Müslüman, Türk yoktur; resim, müzik, edebiyat vardır, sanatçı vardır. İnsanlar birbirine sanatla yaklaştığı zaman önyargılar yok oluyor. Uzlaşma ve yakınlaşmanın en ‘tatlı’ hali, sanatın yardımıyla olabilir.”
İnsanların kendilerini ifade etmesinde, fotoğrafın diğer sanat türlerinden daha etkili olduğuna inanan Osseiran,
“Görsel sanatlar söz konusu olduğuna laflara gerek kalmıyor. Fotoğraf insanların kendilerini ifade edebilmelerinde doğrudan bir yol açıyor” diyor.
Osseiran, yarışmaya sadece kadınların katılabiliyor olmasına dair sorumuzu, kadınların bugüne dek barış konusunda erkeklere oranla daha az söz alabildiğini belirterek yanıtlıyor:“Tarih boyunca siyaseti erkeklerin yönettiğini biliyoruz ve yaşananlara baktığımızda, bunu beceremediklerini görüyoruz. Çözüm üretmektense savaşmayı tercih edebiliyorlar. Üstelik, bunun ceremesini en çok kadınlar ve çocuklar çekiyor. Yerinden edilenler, tecavüze uğrayanlar, asimile edilenler... Kadınların karar mekanizmasında yeri yok. Dolayısıyla, bir barış, yakınlaşma olacaksa, bunda kadınların da bir söz hakkına sahip olması gerekiyor.”