Mezopotamya Kültür Merkezi’nde müzikal yaşamına başlayan, Koma Asmin de dahil olmak üzere daha önce çeşitli projelerde yer alan Gülbahar Kavcu’nun Kürtçe, Farsça ve Türkçe şarkıların yer aldığı ‘Sebeb’ adlı ilk solo albümü, Kom Müzik etiketiyle çıktı.
ÖZGÜN ÇAĞLAR
ozguncaglar1@agos.com.tr
Mezopotamya Kültür Merkezi’nde müzikal yaşamına başlayan, Koma Asmin de dahil olmak üzere daha önce çeşitli projelerde yer alan Gülbahar Kavcu’nun Kürtçe, Farsça ve Türkçe şarkıların yer aldığı ‘Sebeb’ adlı ilk solo albümü, Kom Müzik etiketiyle çıktı.
8 şarkılık albümde, Kavcu’nun Cavit Murtezaoğlu ile birlikte, Melayê Cizirî, Ehmedê Xanî, Pîr Îsmayîl Kohlanî, Mevlana Celallettin Rumi, Pir Sultan Abdal ve Fuzuli’nin şiirlerinden, aslını bozmadan bestelediği şarkılar yer alıyor. Aslında Kavcu’nun aklındaki ilk proje, Kürt şair Cizirî’nin şiirlerinin yer aldığı bir albüm yapmakmış fakat Murtezaoğlu’ya danıştıktan sonra ortaya çokdilli ‘Sebeb’ çıkmış.
Edebiyatla müzik arasında kopmaması gereken bir bağ olduğunu belirten Kavcu’nun bu şekilde düşünmesinde İran müziklerini dinlemeye başlaması etkili olmuş. Kürtçe edebiyat okumaya başladığı günden beri de okuduklarını bestelediğini hep hayal etmiş ve sonrasında şiir besteleme denemelerine başlamış.
Şiirlerini bestelediği şairlere baktığında, Kavcu, bu isimlerin dilleri dışında bir farklılığının bulunmadığının; insanları hep iyiliğe-güzelliğe ve kötülük karşısında dik durmaya çağırdığının; doğaya dair bütün güzellikleri insanların ayağının altına serdiğininin dikkatini çektiğini ifade ediyor.
Albümle yapmaya çalıştığını, “yüzümüzü kendimize dönmek, kendimizle barışmak” diye tanımlayan Kavcu, “Biz felsefeyi Batı’dan öğrendik ama Doğu’ya da gözlerimizi kapattık. Bu nedenle kendimize olan yaklaşımımız, Batılı’nın bize yaklaşmasına benzedi ve farkında olmadan kendimize yabancılaştık” diyerek de neden yalnızca Doğu şairlerinin şiirlerini bestelediğine dair merakı gideriyor.
Kürtçe müziğin, geleneksel olanla bağını kopardığını gördüğümüz albümlerin sayısında son yıllarda artış var. ‘Sebeb’ ise geleneksel olanla bağını koruyor. Kendisinde müzikal anlamda bir ‘muhafazakârlık’ olduğunu belirten Kavcu, son yıllarda çok sayıda albümün ‘bir aranjörün insafına bırakılmasına’ da itiraz ediyor. Her albümünün elbette kendi albümü gibi geleneksel bir tarza sahip olması gerekmediğini ancak içine ‘tutup tutmama kaygısı giren’ albümlerde de ‘oturamayan bir şeyler’ bulunduğu tespitinde bulunuyor.