Modern sanatın en başarılı beş kadın heykeltıraşının eserleri, Fransa’nın Avignon şehrinde sanatseverlerle buluşmaya devam ediyor. 9 Haziran-11 Kasım tarihlerini kapsayan ‘La Papesse’ adlı sergi, eski Papalık şehri olan Avignon’nun şu anda müze olarak kullanılan Palais Des Papes/ Papalar Sarayı’nda ve şehirde bir başka galeri olan Collection Lambert’de yer alıyor.
Kiki Smith kadın bedeninin erkek sanatçılar tarafından sıkça konu edilmesine karşılık kadın biyolojik iç sistemini sergilediği çarpıcı eserleriyle toplumsal sistemi eleştiriyor. |
MELİKE IRMAK MARANGOZ
Modern sanatın en başarılı beş kadın heykeltıraşının eserleri, Fransa’nın Avignon şehrinde sanatseverlerle buluşmaya devam ediyor. 9 Haziran-11 Kasım tarihlerini kapsayan ‘La Papesse’ adlı sergi, eski Papalık şehri olan Avignon’nun şu anda müze olarak kullanılan Palais Des Papes/ Papalar Sarayı’nda ve şehirde bir başka galeri olan Collection Lambert’de yer alıyor.
‘La Papesse’ ismiyle Katolik karşıtı bir efsane olarak yüzyıllardır anlatılagelen kadın papa Jeanne La Papesse’e atıfta bulunan sergi, ‘modern sanatın kadın papalarını eski Papalık şehri Avignon’a getirmiş oldu. Bu buluşmanın Papalar Sarayı’nda olması ise tesadüf değil, aksine serginin protest tavrıyla birebir uyumlu.
Modern sanatın kadın sanatçıları mottosuyla yürütülen sergide eserlerine yer verilen beş kadın sanatçı; Camille Claudel, Louise Bourgeois, Kiki Smith, Jana Sterbak, Berlinde De Bruyckere. Camille Claudel’in ünlü heykeltıraş Rodin’le olan ilişkisi ve Rodin’in birçok eserinin asıl yaratıcı olduğu yönündeki dedikodular sanatçının ‘la papesse’ olarak tanımlanmasını haklı çıkaracak cinsten. 2013 yılı, sanatçının akıl hastahanesine hapsedilmesinin 100. yıl dönümü olması sebebiyle Camille Claudel hayranları için ayrı bir önem taşıyor. Claudel’in ölene kadar 30 yıl boyunca yaşadığı hastahanede sanat yapması yasaktı ve buraya kapatılmasına Rodin’in önayak olduğu da bir gerçek.
Beş sanatçıdan hâlâ hayatta olan üç isim; Smith, De Bruyckere ve Sterbak; kimlik, cinsellik ve kadın gibi konularda ürettikleri şaşırtıcı ve yaratıcı eserleriyle çağdaş sanatın önde gelen isimleri. Kiki Smith kadın bedeninin erkek sanatçılar tarafından sıkça konu edilmesine karşılık kadın biyolojik iç sistemini sergilediği çarpıcı eserleriyle toplumsal sistemi eleştiriyor, Sterbak ‘etten elbiseler’iyle, De Bruyckere ise ‘başsız erkek’ heykelleriyle ünlü. 2010’da vefat eden Louise Bourgeois ise ‘Örümcek’ adlı heykeliyle tanınıyor.
Jeanne La Papesse
Kadın papa efsanesi ilk olarak 13. yüzyılda ortaya çıktı. İngilizce’de Pope Joan, Türkçede Papa Ioanna olarak adlandırılan kadın papanın 9. yüzyılda yaşadığı ve elde ettiği başarılarla Katolik Kilisesi hiyerarşisi içinde Papalığa kadar yükseldiği rivayet edilir. Hamile kalması sonucunda kadın olduğu açığa çıkan Jeanne kimi hikâyelerde doğal nedenlerden ölür, kimi hikâyelerde ise öldürülür.
Jeanne La papesse birçok defa sinemaya da konu oldu. En son örneği ise, 2009’da çekilen Die Päpstin/ Pope Joan.
Papalık şehri Avignon
1305’te Papa seçildikten sonra Roma’daki şiddetli kaos ortamından kaçan Papa Clément V’un, 1309’da Avignon’u Roma’ya tercih etmesiyle Katolik Kilisesi’ndeki ayrılık başlar. Avignon, Papa Grégoire XI’ın 1377’de Roma’ya dönme kararına kadar 7 papa ağırlar. 1378-1415 arasındaki Grand Schisma /Büyük Katolik Bölünmesi döneminde Avignon ikinci kez Papalık şehri olur ve 2 Papayı daha misafir eder. Şu anda müze olarak kullanılan Palais des Papes/ Papalar Sarayı, Fransız Devrimi sırasında ele geçirilince kışla olarak, sonrasında ise çok uzun süre hapishane olarak kullanıldı.