‘Doğu-Batı Sentezi’ kalıbının en güzel örneği: İbrahim Maalouf

Ozan Başbuğ, müziğinde doğruğu coğrafyayı çok leziz bir şekilde hissettiren trompet üstadı İbrahim Maalouf'un 3 stüdyo albümünü içeren derleme albümünü, “Dia”yı inceledi.

OZAN BAŞBUĞ

İbrahim Maalouf, yine trompetçi olan babası Nassim Maalouf'un bulduğu 4 pistonlu trompetiyle, o kullanmayı çok sevdiğimiz “Doğu-Batı sentezi”kalıbınının yaşayan en güzel örneği. 1980 Beyrut doğumlu İbrahim Maalouf, 4 tane stüdyo albümünün (Diasporas (2007), Diachronism (2009), Diagnostic (2011), Wind (2012))  yanı sıraSting, AngelParra, ArmandAmar, Thomas Fersen ve Ehlikeyif gibi sanatçı ve grupların albümlerinde de trompet çaldı En son Nisan 2013'te çıkardığı, Dia (Diasporas-Diachronism-Diagnostic) adlı derleme albümüyle, bu 3 eski albümünden bana göreen çok dikkat çeken ve onu en iyi tanıtacağını düşündüğüm şarkıları değerlendirme fırsatı verdi.

Klasik müzik temelli Maalouf müziğinde, doğduğu coğrafyayı o kadar leziz hissettiriyor ki, o kadar “caz”ın içinde bir an olsun yabancılaşmıyor insan. Sadece kendi enstrümanı değil, müziğinde kullandığı diğer enstrümanlar da, bir o kadar güzel seçilip oturtulmuş yerlerine.NenadGajin, JeremieDufort, Serdar Barçin, OxmoPuccino gibi sanatçıların eşliğinde Maalouf'un derlediği albümlerinden değerlendirdiğim şarkılara gelince;

Diasporas

Hashis: Albümün 4. şarkısı. Fondaki Batı gamlı klavyenin önünde, Arap gamlı üflemelilerle başlıyor şarkı. Pazar esnafının hallerinin göz önüne geldiği ana ezgi trompet, bendir ve tef üçlüsüyle sürüp gidiyor. Trompetin ana ezgiye yaptığı katkı ve onun haricinde doğaçlama gidişatıyla Maalouf’un müziğinin emsalsizliği gayet açık bir şekilde ifade ediliyor.

Missin' Ya(Night in Tunisia) : Trompetten nasıl klarnet sesi çıkarılabileceğine örnek teşkil eden bir şarkıdır. Arkada Batı tandanslı bir ritim ve ezgideki Arabik gam yine sentezi getiriyor akıllara.

Diachronism

Trumpet-Saz Improvisation(feat. BijanChemirani): Başta sadece bağlamayı duyuruyor şarkı. Bağlamanın elektro olmaması da, ayrıca beni cezbeden ayrıntılardan birisi. Bağlamanın farkına vardıktan sonra trompet giriyor devreye ve bu uzun hava kıvamındaki şarkıyı sonuna kadar götürüyor.

Bizarre(feat. MatthieuChedid) : Maalouf kendi müziğinden en güzel bu şekilde ödün verebilirdi. Nitekim funk tadındaki şarkısıyla gitar-trompet uyumunu gözler önüne seriyor.

Diagnostic

Maeva in theWonderland: İbrahim Maalouf külliyatındaki bana göre en güzel ezgi, enstrüman birlikteliği ve kompozisyona sahip olan şarkı. Piyanonun ardından gelen trompet ve perküsyon, modern doğu ezgisini bu kadar güzel vurgulayabilirdi. Şarkının 02:38-03:21 dakika aralığında piyanonun, üflemeliler eşliğindeki ‘smooth caz’ yürüyüşü akıllara zarar.03:21'den itibaren başlayan Bossa-Nova ritmi ve piyano solo şarkının sonuna doğru ana ezgiye tekrar dönüşü öyle güzel idare ediyor ki...

 

Beirut : Geldik en can alıcı şarkıya. Bırakın Maalouf şarkılarını, hayatımda dinlediğim en güzel şarkılardan birisi Beirut. Doğduğu yeri bir müzisyen ancak bu kadar etkileyici anlatabilirdi. Girişte piyano arpejinin ardından kaba zurna-alto saksafon karışımı bir tonla inceden giriyor trompet. Şarkıda devamlı olarak arkadaki piyanoyu duyuyoruz. Trompet ise alaturka tabirle, “inceden derdini anlatıyor” dinleyicilere. 07:53'te yükselmeye başlayan trompet adeta çığlık atarak yanına gitarı çağırıyor. Davulun da verdiği gazla kulağın hiç garipsemediği bir gitar soloyla baş başa bırakıyor bizi Maalouf ve şarkı tekrar bizi başladığımız yere, Beirut'a bırakıyor…

Son olarak İbrahim Maalouf'un, bu birden çok müzik enstrümanı çalan, CNR'da trompet eğitmeni olan ve aynı zamanda birçok “en iyi caz müzisyeni ödülü” kazanan “Oryantal Cazcı”nın, önceden de söylediğim gibi, en sevdiğim şarkısıyla yazıyı sonlandırıyorum.

Kategoriler

Kültür Sanat Müzik