RUMVADER, Gezi Direnişi ile Atina’daki ekonomik krizin ardından Atina Sintagma Meydanı’na başlayan direnişi tartıştı. Foti Benlisoy, “Azınlıklar yaşanan her politik kırılma dönemde olduğu gibi bu dönemde de günah keçisi olarak gösterildi” diye konuştu.
UYGAR GÜLTEKİN
uygargultekin@agos.com.tr
Rum Cemaat Vakıflarını Destekleme Derneği (RUMVADER), 'Azınlık vatandaşları = Eşit vatandaşlar' başlıklı projesi kapsamında 'Güncel eylemlilik biçimleri ve toplumsal birey olmanın göstergeleri. Türkiye Yunanistan özellerinde karşılaştırmalı yaklaşım' konulu bir konferans yapıldı.
Taksim Aya Triada Kilise Salonu'nda düzenlenen konferansta İstos Yayınevi Koordinatörü Dr. Foti Benlisoy ve Peloponisos Üniversitesi'nden Dr. Evgenia Vataku, Gezi Parkı Direnişi ile Atina’da ekonomik krizin ardından Atina Sintagma Meydanı’na başlayan direnişi değerlendirdi.
Azınlıklar günah keçisi olarak
Gezi Parkı Direnişini anlatan Foti Benlisoy, ön yargıların kırılması açısından büyük bir fırsat olduğunu belirtti. Hükümetin yaşananları farklı anladığını belirten Benlisoy,“Cumhuriyet mitinglerinin bir benzeri olsaydı hükümet açısından anlamak daha kolay olurdu. Öyle olmadığı için hükümet anlayamadı. Afalladı ve bu yüzden komplo teorilerine başladı. Yahudi lobisi dediler, Rumlar var dediler, Gezi’dekiler Ermeni dediler. Azınlıklar yaşanan her politik kırılma dönemde olduğu gibi bu dönemde de günah çekisi olarak gösterildi. ” diye konuştu.
*Atina'da parlaemento binası önünde bulunan Sintagma Meydanı yaklaşık ay boyunca ekonomik kriz protestolarına ev sahipliği yaptı.
Hükümet medya desteği ile alanı bastırmaya çalıştı
Evgenia Vataku ise Yunanistan'da ekonomik krizin baş göstermesinden sonra 2011’in Mayıs-Eylül ayları arasında devam eden Sintagma Meydanı eylemlerini anlattı.
'Meydanda tam bir halk mozaiği ve esnek örgütlenme düzeni vardı. Liderlik yoktu. Temel özelliği halk meclisleri şeklinde örgütlenmesiydi. Temel talepleri de doğrudan demokrasiydi. Sosyal ağlardan örgütlendiler. Kitle iletişim araçları onları görmek isteyince kendi bültenleri çıkartmaya başladılar. Hükümet medyanın desteğini alarak onları bastırmak istedi. Bir akşam polis müdahalesinde 350 kişi yaralandı. Krizle beraber pek çok politikacının devasa mal varlığı ortaya çıktı. Sürekli skandallar ortaya çıkıyordu. Meydan bu yaşananlar karşısında hükümetin değişmesini istedi. Bir AB ülkesinin nasıl bu duruma düştüğü, AB’nin nasıl kendi üyesi bir ülkeye böylesi ağır tedbirler öngördüğü sorgulandı. PASOK yönetimi gitti yerine Yeni Demokrasi Partisi geldi. Kendilerini eylemlerin bir tarafı olarak gördüler. Seçimden başarıyla çıktılar. Meydanlarda başlayan eylemler önce her yere yayıldı. Ardından Mahallelerde forumlara döndü”
Vataku, eylemlerin sivil toplumun kendi sorunlarını sorgulamalarını sağladığını söyledi.
Gezi Parkı direnişinin ardından Yeniköy’de 20 Haziran’da yapılan forma gerçekleşen saldırı ile ilgili olarak Yeniköy sakini Nikos Sigalas, yaşananları değerlendirdiği bir mesaj gönderdi.
Sigalas, mesajında şunları kaydetti; “Mahalle muhtarının kendi ihtirası olarak bir cami yapılmak isteniyor. Düzenlenen forumun buna karşı çıkmasından korktular. Rumlar yapıyor bu işi diyerek mahallede bir söylenti yaydı. Oysaki forma sadece 3 Rum kadın katılmıştı. Rumlar söylentisinin ardından Foruma saldırı oldu. Rumlar bir daha o foruma gitme cesaretini kendilerinde göremediler.”