Muhteşem Yüzyıl’ın bu akşam yayımlanan 82. bölümünde Sadrazam İbrahim Paşa, Kanuni Sultan Süleyman’ın emri, Ebu Suud Efendi’nin ‘katli vaciptir’ onayı ile boğularak infaz edildi. Bu akşam, Muhteşem Yüzyıl’a İbrahim Paşa’nın ölümünün yanı sıra ‘dönme’ olmak üzerine söyledikleri de damgasını vurdu. Paşa “Dönmek kabiliyet değil, zaruret midir?” diye sordu.
Muhteşem Yüzyıl, yayımlanmaya başladığından beri tartışma konusu oldu. Türkiye ve gösterildiği ülkelerde, Hürrem Sultan’ın kişiliği, Osmanlı’da dekolte giyinilip giyinilmediği, saray entrikaları sürekli gündemde oldu.
Başbakan Erdoğan’ın “Biz böyle ecdat bilmedik” sözleriyle siyasetin de gündemini uzun süre meşgul eden Muhteşem Yüzyıl, bu kez Pargalı İbrahim’in infaz edilmesi ile gündemde.
Kanuni Sultan Süleyman’ın divan kararıyla kendisinden bile koruduğu Pargalı Makbul İbrahim, kendisini padişahla bir tutunca idamı kaçınılmaz oldu. Tarihten esinlenerek hazırlanan dizide Kanuni Sultan Süleyman’ın can yoldaşı ‘makbul İbrahim’in ‘maktul İbrahim’e dönüştüğü bölümde, Pargalı’nın ‘dönme’ olmak üzerine söylediği duygusal sözleriyle başladı...
Padişahın sırrında ama hep sınırda olan ‘dönme’ İbrahim’in duygusal iç hesaplaşması şöyle:
Araftayım...
Cennetle cehennem arasında bir yerdeyim. Araftayım.
Benim ömrüm böyle mi nihayet bulacak?
Sizin yüzünüzü gördüğümde cennetinizin bahçeleri açılıyor. Saadete doğru yürüyorum.
Sizden uzakta cehennem ateşleri sarıyor ruhumu. Yanıyorum. Kadere isyan ediyorum.
Ben Pargalı Rum balıkçı Manolis ile Venedikli Sofia’dan doğma
Ben İbrahim. Parga’dan 10 yaşında devşirilen. Dönme İbrahim. 17’sinde Şehzade Süleyman’ın şahincibaşısı, 25’inde Sultan Süleyman Han Hazretleri’nin hasodabaşısı, 28’inde hünkârının vezir-i azamı, iktidarın ortağı İbrahim. Cenneti, cehennemi hep içinde taşıyan, kendi şeytanıyla dost, postun şeyhiyle müttefik ama hep tetik.
Araf’ın yüce kapısının sadık bekçisi; kapıkulu İbrahim. Sultan Süleyman’ın mahreminde, sırrınıda ama hep sınırda olan İbrahim. Hünkârının derin gözlerinde her gün kendi cenazesini seyreden İbrahim. Sultanının gözlerinde baktıkça ölüme koşarak giden İbrahim! Ölümüne kaza namazları kılınan İbrahim.
Ben Pargalı Rum balıkçı Manolis ile Venedikli Sofia’dan doğma.
Parga’dan 10 yaşında devşirilen, dönme İbrahim.
Adım neydi, hangi dilde ne anlama geliyordu, unuttum. Unutmak özgürlük.
Yoksa bırakmıyor kalbini adını aldığın dil, üzerinde yürümeyi öğrendiğin toprak.
Ben İbrahim. Parga’dan 10 yaşında devşirilen, dönme İbrahim.
Dönmek nasıl bir şey, insan nereye döner, döndüğü yer neresidir?
Geriye dönmek var mıdır, mümkün müdür?
Yoksa kader sadece ileriyi mi gösterir?
Geldiğin, döndüğün yer orada mıdır? Bekler midir? Baksan görür müsün?
Kalbin dönerken pusulan mıdır?
Geçtiğin yerleri unutmadan, aynı yerlerden geçerek evin yolunu bulabilir misin?
Yoksa döndüm, değiştim, geldiğim dediğim her yer ve dilde ve de dinde hala dönme misindir?
Dönmek kabiliyet değil, zaruret midir?