Süryanice 5500 yıl konuşuldu, artık yok oluyor

Beyoğlu Süryani Kadim Meryemana Kilisesi Vakfı Başkanı Sait Susin'den çarpıcı bir 'anadil' örneği olarak kendisini gösterdi: 'Vakıf başkanı benim ama Süryanice bilmiyorum. Türkiye'de Süryani nüfusu 25 binlere kadar düştü.'

Anadolu’nun kadim halkalarından Süryaniler, memleketleri Mardin’den 1950’den itibaren kitlesel göçlerle ayrıldı. 50’lere kadar İstanbul ’da 60-70 hane olan nüfus, bir anda 15 binlere indi. Yaşadıkları göçle beraber kültürlerinin önemli bir kısmını gerilerinde bırakan Süryaniler, şimdi de 5500 yıllık tarihiyle dünyanın en eski dillerinden birisi olan Süryanice'nin yokolma tehlikesiyle karşı karşıya. Radikal'e konuşan Beyoğlu Süryani Kadim Meryemana Kilisesi Vakfı Başkanı Sait Susin, “Sadece anaokullarında çocuklarımıza Süryanice öğretmemize izin verilsin” diyor. Bu istek  Süryanilerin Lozan'da güvence altına alınan azınlıklar arasında olmadıkları gerekçesiyle mümkün olamıyor.

Süryanilerin Anadolu’daki tarihi milattan önceye mi dayanıyor?

Kudüs ana kilisesinden kurulan ilk kilise Antakya Kilisesi’dir. Ondan sonra İskenderiye Kilisesi kurulur. Ondan çok kısa bir süre sonra Antakya Kilisesi Süryani Kilisesi adını aldı. 2000 yıl içinde bu kiliseden birçok ayrılmalar oldu ama 1932 yılına kadar Patriklik merkezi hep Türkiye ’deydi. Diyarbakır, Malatya ve en son Mardin. Şu anda Şam’a geçti patriklik. Şu anda Türkiye’de Süryani nüfusu çok azaldı, 25 binlere kadar düştü. Cumhuriyet’ten sonra Süryani nüfusunun yüzde 10’u bile kalmadı. O kadar az nüfusla patrikliğin Türkiye’ye gelmesi artık zaten mümkün değil. Aramiler Hıristiyanlığı kabul ettikten sonra putperest Aramilerden ayrılmak için Süryani ismini aldılar. 3500 yıllık bir tarihimiz var. Süryanice kadim bir dil. 5500 yıllık bir dil, okul açamadığımız için unutulmaya yüz tuttu.

Göçler ve çatışmalı süreçten çok etkilendiniz. Yeni gelen nesil dilini nasıl devrediyor?

Ciddi sıkıntı yaşıyoruz. Özellikle Midyat köylerinde yaşayan Süryaniler dillerini kiliselerde, evlerde öğreniyordu. Her geçen gün Süryanice bilen insan sayısı azalıyor. Artık Süryani Ortadoksların yüzde 80-85’i İstanbul’da yaşıyor. İstanbul’da tek vakfımız var Beyoğlu Süryani Kadim Meryemana Kilisesi Vakfı. Ben vakfın başkanı olarak maalesef Süryanice bilmiyorum. Bunu çarpıcı bir örnek olarak söylüyorum.

Biz Mardin’de Arapça konuşuyorduk

İstanbul’da on binlerle ifade edilen bir nüfustan bahsediyorsunuz, tek kilise yetiyor mu?

Son göçler Türkiye’deki nüfusu bir hayli azalttı. Özellikle 50’lerden sonra Süryaniler dünyanın her tarafına büyük göçler gerçekleştirdi, gittikleri her yere kiliselerini kurdular. Sadece Almanya’da 63 kilise kuruldu. Almanya’da 70 bin Süryani var. Güney Amerika dahil her yerde kilisemiz var. Bir tek istisna var, İstanbul. Burada yedi kardeş kiliseyi kullanıyoruz, hiçbiri bizim değil. Ritüellerimiz, ayin zamanlarımız farklı. Bizim ayinlerimiz uzundur. Süryanilerin İstanbul’da gayrimenkulleri yok; vakfımızın geliri de yok. Bir kilise alanı talebimiz var. Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla Yeşilköy civarında inşallah kilisemizi yapacağız.

Anaokulu talebiniz reddedildi… Lozan’ın ardından yapılan yorum hatasıyla azınlık sayılmadık. Lozan Antlaşması ‘gayrimüslim ekaliyetler’ der. Biz de bu ekaliyetlere giriyoruz. Lozan’da “Azınlıklar okul kurabilir, eğitim yapabilir” diye yazar. Ancak yönetmeliklerde bu hak Ermeni, Rum ve Musevilere tanınıyor. 6 Haziran’da Milli Eğitim Müdürlüğü’ne verdiğimiz bir dosya var. Milli Eğitim müfredatına ek olarak ayrıca Süryanice öğretecek bir anaokulu istedik. Bize gelen cevapta “Süryani topluluğuna mensup vatandaşlarımız, Lozan Barış Antlaşması’nda azınlıklar arasında sayılmayıp asli unsur olarak kabul edildiğinden” denilerek, Süryanice ders verilmesinin mümkün olmadığı belirtiliyor. Azınlık değilsek muvazzaf subay da olalım, hayır, ona izin yok. Peki ben azınlık değilsem, neden cemaat vakfı listesinde vakıflarımız var? Dergi çıkarıyoruz, azınlık masasına bilgi veriyoruz.

Süryanilerin Türkiye’ye dönmeye başladığı haberleri çıkmıştı. Geri dönüş yaşanıyor mu?

50’lerden sonra giden nesil hâlâ buranın hasretini çekiyor. Hali vakti iyi olanlar dönüp köylerinde evler yapıyor ama toplam dönen 17-18 aile. Bizim buradan başka rahat edebileceğimiz başka bir yer yok çünkü. Hiç tartışmasız iki konu var, ikisinde de yol alamıyoruz. Birincisi azınlık haklarından yararlanmamız gerekiyor. İkincisi tarih kitaplarının düzeltilmesi.

Tarih kitabında Süryanileri üzen itham

İstanbul’da Süryani çocukların eğitimi nasıl sağlanıyor?

Süryani çocukları Türk okullarına gidiyor. Çocuklarımız için başka bir uygulama da istemiyoruz. Yine Milli Eğitim’e bağlı, Süryanice öğreten okullar istiyoruz. Burada bir sorun daha var; 10. sınıf tarih kitapları maalesef Süryanileri vatana ihanetle suçluyor. “Süryanilerin bir kısmı I. Dünya Savaşı’nda Rusları destekleyerek taraf olmuşlardır” ifadesi yer alıyor. Biz bunu Milli Eğitim Bakanlığı’na bildirdik. Düzeltme yapılacağı söylendi. Bu yılki kitapta yine aynı sıkıntı var. Bizim çocuklarımız da bu kitaplarla eğitim görüyor. Bir Süryani çocuk yanında bir Türk arkadaşıyla bu satırları okuyor. Genç dimağlarda ‘hain’ algısı yaratıyor. Bizim tek amacımız var, kilisemizin yaşaması. Buna rağmen böyle damgalanmış olmak bizi çok rahatsız ediyor. Anaokulları için mahkemeye gideceğiz. Ankara ’dan olumlu sonuç gelir mi diye bekledik. Maalesef sonuç gelmeyince yasal yolları kaybetmemek için mahkemeye gittik.

 

(Radikal)

Kategoriler

Güncel Azınlıklar

Etiketler

Ana dilde eğitim