1831'de kurulan Haybeliada'daki Rum Ticaret Akademisi, el konulduğu 1942 yılından bu yana Deniz Kuvvetleri'nin elinde bulunuyor.
EMRE ERTANİ
eertani@gmail.com
19. yüzyılda Heybeliada’da Osmanlı’nın üç yüksek öğretim kurumu bulunmaktaydı: Bahriye Subay Okulu, Ruhban Okulu (1843) ve Rum Ticaret Akademisi (1831). Varlığından bugün pek söz edilmeyen Rum Ticaret Akademisi ve yanında bulunan manastıra, 1942-43 yıllarında devlet tarafından el konuldu. Devlet, Patrikhane’ye “Ya manastır ya da Ruhban Okulu, ikisinden birini seçin” dedi. Patrikhane Ruhban Okulu’nu seçerken, okul ve manastır ile Rum Ticaret Akademisi’nin binası Deniz Kuvvetleri’ne verildi. Meryem Ana Manastırı arazisi içinde kalan kiliseler yıkılırken, Rum Ticaret Akademisi bugün Deniz Lisesi Komutanlığı olarak kullanılıyor.
Cemaat Vakıfları Azınlık Vakıflar Temsilcisi Lakis Vingas, okulun el konma sürecinin ilgi çekici olduğu belirterek, Rum toplumunun bugüne dek mülklerle ilgili bir talebi olmadığını söyledi. Heybeliada Ruhban Okulu Vakfı Başkanı Yorgo Stefanopoulos ise, konuyla ilgili ayrıntılı bilgi sahibi olmadığını, el konulan manastırdaki dini tasvirlerin ve ikonaların taşınarak, Ruhban Okulu’na getirildiği ve halen de orada muhafaza edildiğini söyledi.
600 yıllık manastır
Rum Ticaret Akademisi (Eliniki Emboriki Sxoli tis Halkis), 1831’de Ekümenik Patrikhane tarafından, Meryem Ana Manastırı’nın bahçesi içinde inşa edilen bir binada eğitime başladı. Panayia (Meryem Ana) Kamariotisa adı ile bilinen manastırın tarihi, Doğu Roma’nın Komenoslar devrine dayanmakta ve sondan ikinci Doğu Roma İmparatoru VIII. Ioannis’in (1425-1449) eşi ve Pontus Rum İmparatoru IV. Aleksios Komenos’un kızı olan Maria tarafından inşa edilen bir manastırın bulunduğu, o zamanlar Heybeliada’yı ziyaret eden pek çok seyyah tarafından kayıt altına alınmış.
Manastırın mezarlığına her devirde o devrin önemli şahsiyetleri defnedilmiş. Pek çok Patrik de manastırın mezarlığına gömülmüş. Ticaret Akademisi, 1831’de Patrik Konstantinos tarafından eğitime açıldığı zaman, amacı çağdaş bilgilere sahip üretim ve ticaret konularında çalışacak, aynı zamanda kültür düzeyi yüksek ve sağlam ahlaka sahip gençler yetiştirmekti. Akademi, ilk müdürlerinden İmrozlu Bartholomeos Kutlumuşianos’un (1840-46) devrinde büyük ün kazanmış ve daha sonra Hristos Papadopulos’un (1873) müdürlüğü zamanında uygulanan reformlarla bütün Osmanlı ülkesinde tanınır olmuştu. Akademi’de 1875 yılında okutulan derseler arasında din, Rumca, matematik, tarih, coğrafya, Fransızca, ticaret, felsefe, İngilizce, Türkçe, fizik, tabiiyat tarihi, kompozisyon, resim ve kaligrafi yer alıyordu. Dört yıllık eğitim veren akademinin 1881’de 150 civarında öğrencisi vardı.
1926’da yetimhane oldu
Birinci Dünya Savaşı sırasında, Akademi’de eğitim durdurulmuş, bina savaş yetimleri için bir yuva ve ilkokul olarak kullanılmaya başlanmıştı. 1916’da okulun binası Bahriye’ye (Deniz Kuvvetleri) tahsis edilmesine rağmen, devrin hükümeti, Akademi ve manastır binalarını kamulaştırmış ve yetimler Büyükada Rum Yetimhanesi’ne gönderilmişti. 1917’de Patrikhane kamulaştırmayı kabul etmediğini, manastır içinde bulunan iki kilisenin büyük tarihi ve dini kıymeti olduğunu dile getirmişti. Mart 1919’da okulun binası Patrikhane’ye geri verilmiş, yetim kız çocuklarının yuvası olarak ve aynı zamanda da onları meslek sahibi yapacak okul olarak ye- niden çalışmaya başlamıştı. 1926’da bu okul da Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kapatılmış ve okulun mütevelli heyeti eskiden olduğu gibi yetimhane olarak çalışma kararı almıştı.
Türkiye Cumhuriyeti, 1923’ten sonra Ekümenik Patrikhane’nin tüzel kişiliğini tanımadığı için çoğu Adalar’da bulunan tarihi manastırlar, resmi olarak el konup ‘mazbut’ olarak nitelendirildi. Bu konu kapsamında Heybeliada’da bulunan Ruhban Okulu ve Rum Ticaret Okulu’nun vakıf olarak mülkiyeti bir soruna dönüştü. Osmanlı hukukuna göre yasal olan bu iki vakfın mülkiyet sorunu, II. Dünya Savaşı’na kadar askıda kaldı.
Maliye Bakanlığı, 1941’de iki kurumunun mülkiyetini tanımayarak mahkemeye başvurdu. Bakanlık önceleri davanın ivedilikle yürütülmesini istedi ama 1942’de sorunun uzlaşma yolu ile çözülmesi için davanın durdurulmasını talep etti.
Bu süreçte Meryem Ana Kamariotisa Vakfı yönetimi de dava açınca hükümet, sorunu çözmeye karar verdi. Patrikhane temsilcileri birkaç kez Ankara’ya giderek iki kurumun cemaat vakfı olarak tanınmasını talep etti. Hükümet ise Patrikhane’ye “Ya manastır ya da Ruhban Okulu, ikisinden birini seçin” dedi. Sonuç olarak Ruhban Okulu’nun tapuya kayıt olması şartı ile Meryem Ana Manastırı ve içinde bulunan Rum Ticaret Akademisi binası, Deniz Kuvvetlerine verildi.
1942 Temmuz’unda Ticaret Akademisi binası ve iki kilise (Meryem Ana ve Ioannis Prodromos) Patrikhane tarafından boşaltılarak Deniz Kuvvetleri’ne teslim edildi. Ruhban Okulu’nun tapusunda ise 1953’te Patrikhane’ye verildi.