İmralı Adası’nda Abdullah Öcalan ile görüşmelerin başladığını söyleyen BDP Eşbaşkanı Demirtaş, “Bundan sonra atılan her adımı hükümet açısından zafiyet değil güç gösterisi olarak göreceğiz” dedi.
Demirtaş, Milliyet Gazetesinden Aslı Aydıntaşbaş’a konuştu.
Demirtaş şunları söyledi;
*En büyük kazanım, insanların ölmemiş olması. Burada siyaseten kim kazandı diye bakılmaz. Ya hep birlikte kazanılır ya da kaybedilir. Açlık grevleri vesilesiyle Kürt sorunu yeniden gündeme geldi; kamuoyunda bir duyarlılık oluştu; Öcalan’ın rolü netleşti ve güçlendi. Hükümet bu duyarlılığı değerlendirirse hep birlikte kazanırız.
* Cezaevlerinde ölümü engelledik ama dışarıda ölümler devam ediyor. Bakın bugün Şemdinli’de de ölümler var. İçerdekileri kurtarmak yetmiyor; şimdi hep birlikte dışarıdaki ölümleri durdurmalıyız. Açlık grevi bir vesile oldu. Ama elimizi çabuk tutmalıyız.
*İmralı’daki tecritin hukuksuz olduğu artık teşhir oldu. Hükümetten insanlar bile bunu savunamıyor. Avukatların rutin girişleri başlamalı. Duyuyoruz ki bazı heyetler İmralı’ya gidip Öcalan’la görüşmelere başlamış. Ama bunun artık kamuoyuna mal edilmesi lazım. Kamuoyu desteğinin sağlanması lazım. Öcalan bir sözüyle açlık grevlerini durdurabiliyorsa, savaşı da durdurabilir.
*Dün hem hükümet hem de BDP kanadında yaptığım görüşmelerden anlıyorum ki, yaklaşık bir yıl önce “Artık Öcalan’sız müzakere ” diyen hükümet, bugün yeniden “Öcalan’lı müzakere” noktasında. Zaten Başbakan Erdoğan da bir ay önce “Gerekirse MİT müsteşarı İmralı’yla görüşür ” sözüyle de, bu yeni politikanın sinyalini vermişti. Son haftalarda hükümet, Mehmet Öcalan’ın Adalet Bakanlığı’ndan izin isteyerek ağabeyi Abdullah Öcalan’ı ziyaret etmesi için, adeta çırpındı. Öcalan’dan açlık grevlerinin bitmesi mesajı gelmesi bekleniyordu.
*Öcalan etkisinin kırılmadığının, hatta daha fazla olduğunu görmüş olmak lazım. Öcalan üzerinden sorunun çözümünde mesafe kat etmek lazım. Hükümetin önemli bir kısmının da böyle düşündüğünü hissediyorum. Böyle olmasında fayda var çünkü Suriye’de işler çığırından çıkmak üzere. Fiilen savaşa girmiş durumdayız. Tam da bu ortamda Türkiye’nin Kürt sorununda kendi içinde kamburdan kurtulması lazım.
*Öcalan’la görüşmek hükümete, Türklere, devlete kaybettirmez. Bir kaç günlük bir oy kaybı yaşanabilir ama sonuçları ortaya çıktıkça herkes kazanacaktır.
*Biz siyasetçiler olarak bundan sonra daha fazla rol oynayabiliriz, diyor. Bundan sonraki adımlar geri adım değil ileri adım olacaktır. Biz de her adımı ileri adım olarak göreceğiz. Hükümet açısından zafiyet değil güç göstergesi olarak göreceğiz. Destek de moral de vereceğiz. Yeter ki moral kaybedilmesin.