Hemdert bir çizgi-şair: Joe Sacco

Gazze’ye yine yeniden ölüm yağarken, Sevag Beşiktaşlıyan’ın, oradaki kıstırılmışlığı ve çaresizliği en iyi aktaranlardan birisi olan Joe Sacco’nun, Filistin’i bir şair ustalığıyla anlatan kitaplarını ele alan, Agos Kirk’in Eylül 2012 sayısındaki yazısını, orada ölenlerin ve ölmeye devam edenlerin anısına yayınlıyoruz.

Sevag Beşiktaşlıyan
besiktasliyan@agos.com.tr

Aslında Joe Sacco’nun çizdikleri, “çizgi roman” olmaktan öte, birer “çizgi belgesel” veya İngilizce tabiriyle “çizgi gazetecilik” diyebiliriz. Çünkü bir kahramanın ve düşmanlarının etrafında tasarlanan kurgulardan ziyade, reel büyük anlatıların oluşmasını sağlayan sıradan insanların küçük anlatılarına odaklanıyor, Sacco. İnsani kriz bölgeleri, anlatılarının çıkış noktası. Eserlerinde acıya boğulmuş coğrafyaları, Edward Said’in deyişiyle “ancak bir şairin yapabileceği cazip bir şiddetle anlatabilme imkanlarını kaybetmeden” büyük bir incelikle nakletmeyi başarıyor.

Üst perdeyi zorlayacak kadar sesi çıkan devlet erkanına mensup insanlar, siyasi ezberleri istatistikle bulamaç hale getirerek gündeme servis eden analistler ve insani kriz, yaşamlarının rutini haline geldikçe, gerçek insanların hikayelerinden uzaklaşan gazetecilerin arasında, Joe Sacco farklı bir dil tutturmayı başarıyor çizgisiyle. Bir röportajında söylediği gibi, insanları dinliyor. Izdırabı kanıksamış ve “avcıların avlarını karşılaştırdığı gibi, acılarını kıyaslamaya başlamış” insanların, kendilerini anlatmayı ne kadar sevdiklerini ve tabii ki, buna ihtiyacı olduklarını biliyor.

Sacco’nun Türkçedeki ilk kitabı, Filistin, Edward Said’in sunumuyla 2009’da yayınlandı. Birinci İntifada döneminde Aralık 1991 ile Ocak 1992’de Batı Şeria’da ve Gazze Şeridi’nde bulunan Sacco, burada biriktirdiği hikayeleri, 2001’de tek kitap haline getirdi. Birinci İntifada’nın medyaya yansıyan yüzünün arkasında, gündelik hayatın ne durumda olduğunu ve bu başkaldırıya giden yolları döşeyen hikayelerin neler olduğunun sunuyor okuyucuya. Peki neden Hanzala hep çocuk? Neden Hanzala’nın hep sırtı dönük ve ayakları hep çıplak? Sacco, adeta bunların cevaplarını veriyor ve bunu yaparken, okurdan hiçbir şey saklamıyor. Foti Benlisoy’un dediği gibi, “her türlü acıya ve zulme dair görüntülerin, imgelerin yaygın bir biçimde tedavülde olmasının yarattığı sıradanlık-aldırmazlık hissine karşı Sacco’nun çizgileri felaketi tedirgin edici bir biçimde gözümüzün içine sokuyor.”  

2009 yılında çıkan ve bu yıl Türkçede yayınlanan üçüncü kitabı, Gazze’nin Dipnotları’nda, Sacco, bu kez daha uzak bir geçmişe gidiyor. Bir BM raporunun dipnotunda yer alan, Han Yunus’ta ve Refah’ta gerçekleşen ve toplam dört yüz kadar sivilin öldürüldüğü katliamlara daha rastlıyor. Bu kez, bu katliamların tanıklıklarını dinlemek için düşüyor yola ve bu katliamların en çıplak tanıklıklarını not ediyor. Dünya için dipnotta geçen bir istatistikten başka bir anlama gelmeyen ölümlerin, Filistinlilerin hafızasında açtığı halen kanayan derin yaraları çiziyor. Halen kanıyor, çünkü Hamas’ın 2004’te bir füze saldırısıyla öldürülen kurucularından Abdülaziz el Rantisi’nin dediği gibi, Filistinliler, babalarının, o gün öldürülen kardeşlerinin ölüleri üzerinde feryat edip ağladıklarını unutamıyorlar.  

Joe Sacco, çok yetenekli bir çizer ama onun da ötesinde, “Filistin’e, Bosna’ya, Gorazde’ye ve dünyanın daha pek çok vicdanını yitirmiş bölgesine “arkadan dolanmadan” bakacak cesareti olan herkesin” okuması gereken bir şair. Ve onun sayesinde, Mahmud Derviş’in “Ya sen, ya sen, sevgili/sesini kimselerin bilmediği!” dediği, Filistin, Bosna ve böylesi büyük insani kriz anlarını yaşayan tüm coğrafyaların halen kapanmayan yaralarıyla yaşayan insanlarının sesleri, hiç ulaşamadıkları koridorlarda çizgilerle yankılanıyor.

 

Şapgir'de bu hafta;

Kategoriler

Şapgir