Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu, dünyadan destek aldı. Başkan Sünni din adamı el Hatib, lideri Hristiyan Sabra oldu. Muhalif gruplar arasında aşırılar olduğu gerekçesiyle silah yardımı yapmayan Batılı devletler ve Türkiye yeni oluşuma güven açıkladı.
Katar'ın başkenti Doha'da, yedi gün süren müzakereler sonrasında Suriye Ulusal Konseyi'nin (SUK) de içinde yer aldığı Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) kuruldu. Koalisyon başkanlığına ise Sünni din adamı Şeyh Ahmed Muaz el Hatib seçildi. SUK liderliğine Hıristiyan George Sabra getirildi. Muhalif gruplar arasında aşırılar olduğu gerekçesiyle silah yardımı yapmayan Batılı devletler, yeni oluşuma güven açıkladı. SMDK Başkanı Muaz el Hatib, ilk iş olarak Kahire'de düzenlenen Arap Dışişleri Bakanları toplantısına katıldı. Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, ülkesinin Suriye rejimine itibarlı bir alternatif olabilmesi için bu koalisyona tam destek vereceğini söyledi. İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague Suriye'de acilen gerekli olan siyasi geçiş sürecini sağlanmasının önemini vurguladı.
Muhalefetin meşru lideri
SUK'un muhalifleri temsil etmediğinden yakınan ABD de, oluşuma destek verdi. Rusya ise yeni muhalif yapının dış müdahale olmadan müzakere yoluyla krize son vermesini istedi. Katar Başbakanı Al Sani, SMDK'nın Suriye halkının 'tek ve meşru temsilcisi' olarak tanınması çağrısında bulundu. Muhalifler yeni yapının Suriye'nin resmi ve meşru temsilcisi olduğunu açıklarken, Lübnan İleri Sosyalist Partisi Başkanı Canbolat, 'Batı SMKD'yı tanıyarak sözünde durmalı' dedi.
SUK Hristiyan bir lider seçebildi
Dünya basınında ilgi gösterilen bu haberle ilgili çeşitli köşe yazıları da yer aldı. Londra’da Arapça yayımlanan Şark ül Evsat gazetesi yazarı Tarık El Humeyyid Pazar günkü yazısında, “Suriye muhalefeti ve hatta Suriye İhvan’ı hakkında dilediğinizi söyleyin. Ancak onlar, Suriye Ulusal Konseyi’yle (SUK) temsil edilen muhalefete Hıristiyan bir lider seçebildi. Doha’da Arap, bölgesel ve uluslararası çabalar olmasa bu gerçekleşmezdi” dedi.
El Humeyyid yazısısına şöyle devam etti;
Bazıları, Suriye devriminin sorununun muhalefetsiz olması olduğunu savundu. Biz bu tespiti yalanladık. Zira Suriye muhalefeti, Irak ’ın işgali öncesi Londra Konferansı’ndakine benzer biçimde tam bir uluslararası destek bulduğunda birleşecek. Öte yandan Beşşar Esad olan bitenin bilincinde olsaydı, Doha’daki tarihi fotoğrafı iyi görürdü. Katar başbakanı, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye dışişleri bakanlarının bulunduğu fotoğraf, geçen cuma manşetlerdeydi. Esad’da bilinç olsaydı, bu fotoğrafın Kaddafi ’yi deviren ‘ Libya ’nın Dostları’ toplantısındaki görüntülere benzediğini anlardı.
Suriye muhalefeti ve Suriye İhvan’ı, uluslararası sahnenin farklı olduğunu, siyasi veya askeri olarak Esad’ı düşürmenin son anlarına hazırlık için meselenin daha fazla ciddiyet gerektirdiğini anladı. Bu yüzden SUK’a Hıristiyan lider George Sabra seçildi. Aslında bu sonuç, muhalefetin esnekliği ve Arap, bölgesel ve uluslararası destekçilerin Doha’daki ısrarından çıktı. Böylece Esad’ın Russia Today televizyonuna verdiği son mülakatta ima ettiği azınlıklara yönelik endişe kalkmış oldu. İroniktir ki muhalefete Hıristiyan lider seçmesi için son güçlü ivmeyi kazandıran kişi Esad’dı. Esad ‘kendi rejiminin, laikliğin ve bölgede birlikte yaşamanın son kalesini temsil ettiğini’ belirtmişti. Sabra’nın seçilmesinin önemi, azınlıklar kartını düşürmesinde saklı. Bu, siyasi aptallıklarıyla bir yılda tüm kredilerini bitiren İhvan’ın açgözlülüğüne de nokta koyuyor. Önemli olan, Suriye muhalefetinin Arap ve uluslararası denetimle mühim bir adımı atması.
(Sabah, Radikal)