İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte 50 kişinin tutuklanmasıyla başlayan eylemler bir haftadır Türkiye’nin gündeminde. İstanbul’dan Ankara’ya, İzmir’den Antalya’ya meydanlar dolup taşıyor. Başrolde ise gençler var. Çoğunluğunu üniversite öğrencilerinin oluşturduğu eylemciler; hak, hukuk ve adalet için sokaklara çıkıyor. İBB binasının bulunduğu Saraçhane’nin merkezinde olduğu protesto gösterileri, polisin sert müdahalesine ve gözaltılara rağmen sürerken, eylemcilerin talepleri İmamoğlu’nun siyasi durumunun da ötesini içeriyordu.
Takvimler 19 Mart Çarşamba gününü gösteriyor. Sabah telefonuma gelen bildirimlerle gözümü açıyorum. Bir önceki akşam diploması iptal edilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun, çok sayıda partiliyle birlikte gözaltına alındığı haberleri yağıyor.
İşte o günden itibaren tam bir haftadır Türkiye sokaklarda. Sokağa çıkmanın kriminalize edildiği, eylemlerin sosyal medyaya taşıdığı Türkiye’de bir haftadır genci, yaşlısı meydanlarda.
Saraçhane bir hafta boyunca siyasileri, sanatçıları, İstanbul’un dört bir yanından gelen yurttaşları ve üniversite öğrencilerini ağırladı. İlerleyen günlerde İstanbul’daki üniversite öğrencileri, eylemleri Şişli Belediyesi, Beşiktaş Maçka Parkı ve Galata Köprüsü gibi farklı noktalara taşısa da Saraçhane yedi gece boyunca merkez olmaya devam etti.
“Mesele sadece İmamoğlu değil”
“Aslında İmamoğlu’nu sevmiyorum ama gelmezsem olmazdı”, “Yarın derse gitmeyeceğim”, ““Diploma iptal oldu haberi düştü, iki dakika sonra annem aradı!”, “Ya çağırsın her yere giderim, boş boş konuşuyorlar…”, “Hayal kurmak istiyorum…”
Bunlar son bir haftadır, Saraçhane yolunda, metroda, meydanda gençlerden duyduğum cümlelerden bazıları. 30 yaşına yeni basmış biri olarak, onlara genç demek canımı sıksa da başka çarem olmadığını biliyorum. Genç arkadaşların söylediklerine kulak kabartıyorum, — eskiden sadece yaşlıların yaptığını düşündüğüm gibi—sohbetlerine dahil olmaya ve neden burada olduklarını anlamaya çalışıyorum.
Önce genel bir portre çizeyim. Gençler sadece İmamoğlu için burada değiller. Artan siyasi baskılar, gelecek kaygısı, hak mücadelesi, hukuk sisteminin durumu, üniversitelerin özerkliğini kaybetmesi gibi farklı farklı nedenleri var hepsinin. Bir haftadır duyduğum sloganlardan bazıları tanıdık bazıları yeni. Aşina olduklarımıza bile güncelleme gelmiş. Saraçhane’de en çok yurttaşları sokağa, iradelerine sahip çıkmaya çağıran “Özgür, bizi Taksim’e çağır”, “Her yer Taksim her yer Direniş”, “Özgürlük sokakta, sandıkta değil!” sloganları duyuldu. Farklı görüşten gençlerin ortak noktası da bu. Hepsi anayasal hakları olan protestolar için sokaklarda olmak istiyor.
Aslında CHP’nin çağrılarının yanısıra herkesi harekete geçiren ilk görüntü İstanbul Üniversitesi öğrencilerinden geldi. Kampüste toplanan öğrenciler, ana kapıya yürümeye başladı; “Aç aç barikatı aç” sloganları attı. Biber gazı ile müdahale edilen öğrenciler barikatı aştı ve Beyazıt Meydanı’nda basın açıklaması yaptı. Aynı gün ODTÜ öğrencileri de protesto yürüyüşü yaptı. Yürüyüş sonrası öğrenciler, Kızılay yönüne gitmek isterken polis barikatı ile karşılaştı, çok sayıda öğrenci gözaltına alındı.
20 Mart Perşembe akşamı Saraçhane, 19 Mart’taki ilk gösteriye göre daha kalabalık. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın konuşması, kalabalıkta yeterince coşku yaratmıyor. Özgür Özel bu gece daha net. Özel, bu kez gençleri dinlemiş olacak ki şiddet olaylarına karışmadan herkesi sokaklara davet etti.
“Hayal kurmak istiyorum, o yüzden buradayım”
Özel davet etse de etmese de gençlerin dönmeye hiç de niyetleri yoktu. Zira eylemlerin üçüncü günü (21 Mart Cuma) karşılaştığım, Bilgi Üniversitesi öğrencisi 22 yaşındaki genç bir kadın, “artık dayanamadığı” için ilk kez buraya geldiğini şöyle anlattı: “Mesele sadece İmamoğlu değil. Bu bir hak mücadelesi. Düşünce özgürlüğünü kısıtlıyorlar, işlerine gelmeyen her şeyi engelliyorlar. İmamoğlu’na yapılanlar bize de yapılabilir. Çok sorun var. Herkesin buna tepki göstermesi lazım. Geç bile kaldık. Hakkımızı aramak için buradayız.”
26 yaşındaki bir yüksek lisans öğrencisi kadın, “Hayal kurmak istiyorum. O yüzden buradayım, adalet istiyoruz” diyerek gelecek kaygılarını ve buraya gelme nedenini anlatıyor.
29 yaşındaki genç bir kadınla da aynı gün konuşuyorum. İlk günden beri eylemlere katılmaya çalıştığını, nerede olursa olsun eylemlere katılarak seslerini duyurmaya devam edeceğini söylerken epey kararlı. Doktor olan bu genç kadın, “Haksızlığa, hukuksuzluğa, yıllardır devam eden adaletsizliğe karşı olduğum, bir kadın olarak güvende hissetmediğim, bir doktor olarak geleceğe dair umudum kalmadığı için, ben ve benim gibi umutsuz yol arkadaşlarım için buradayım. Verdiğim oyun bir anlamının olmasını ve gelecekten bu kadar ümitsiz olmamayı istiyorum” diyor.
30 yaşında, özel sektörde çalışan bir erkek ise Şişli’den gelerek eylemlere katılma nedenini, oyuna sahip çıkmak dışında şöyle anlatıyor: “Ekrem İmamoğlu, Resul Emrah Şahan başta olmak üzere siyasi nedenlerle tutuklu insanların salınması ve elbette keyfi olarak tutuklu olan diğer insanlar... Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Can Atalay ve Ümit Özdağ... Temelde hukukun işlemesini istiyorum. Elbette en büyük dileğim Türkiye'deki tek adam rejiminin değişmesi” Yaşı yettiği için Gezi direnişi ile kıyaslama da yapıyor: “Çok benzer olduğunu düşünüyorum. hatta Gezi'nin bugünkü tepkinin öncülü olduğunu ve bir şekilde bugünü var ettiğini inanıyorum. Ama Gezi bir tepkiydi, bu sefer sanki artık tam olarak kırmızı çizgideyiz.”
Öğle saatlerinde orta yaşlılar, akşamlar gençler
Bu arada gençlerin güvenlik kaygısı büyük. Gazeteci olduğumu söyleyince basın kartımı görmek istiyorlar. Yüzlerini maskelerle kapatıyorlar, fotoğraflarını kullanacaksak yüzlerini kapatmamızı istiyorlar, çünkü “fişlenmekten” korkuyorlar.
Bir hafta boyunca gençleri konuştuk. Zira kitleleri de eylemi de yönlendiren onlar oldu. Ancak şunu da söyleyeyim, özellikle öğlen saatlerinde Saraçhane’deki yoğunluk orta yaşlılarda ve yaşlılarda. Öğrenciler akşam saatlerinde birleşerek Saraçhane’ye gelene dek meydan onlarda. Yaşlıların kimileri gençleri gözleri dolarak izliyor kimileri onlara ayak uydurmaya çalışıyor.
“Gençlere şiddete tepki yok”
Çocuğunu evde bırakarak eylemlere geldiğini söyleyen kadın da, eylemleri Gezi’yle de kıyaslıyor: “Gezi’yle en temel benzerliği partiler üstü bir durum olması. O gün mesele park yerine AVM idi, bugün de insanların iradesiyle seçilmiş bir belediye başkanı. Ancak iki büyük fark var. Biri sanatçıların eksikliği! Diğeri de Gezi, nöbetteki gençlere saldırılmasıyla başlamış, Sırrı Süreyya’nın saldırıyı engellemek için verdiği destekle büyümüş ve dalga dalga yayılmıştı. Bugün meydan sonrası gençlere korkunç bir şiddet uygulanırken çatlak sesler haricinde henüz bu konu karşısında birleşemedik ve bir çare bulamadık. Bu kısmını oldukça tuhaf ve Gezi’den sonsuz farklı buluyorum.”
Karar günü: İmamoğlu Adliye’de
22 Mart Cumartesi. “Büyük Gün”. Çünkü Çarşamba sabahı gözaltına alınan İmamoğlu, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne getirilecek. Bir önceki gün Saraçhane’deki eylemlerde konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel duruma göre Çağlayan ya da Saraçhane’de toplanabilecekleri söylemişti. Ancak sonrasında Özel, İmamoğlu’nun Çağlayan’a getirileceği gün için toplanma yerinin Saraçhane olduğunu açıkladı.
Ben de o gün Saraçhane nöbetime ara verip Çağlayan Adliyesi’nin yolunu tuttum. İstanbul Valiliği’nin kararıyla adliyeye giden yollar kapatılmıştı, metrobüsler Çağlayan durağında durmuyordu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ise adliyeye avukat girişlerinin de kısıtladığını duyurmuştu. Evet, avukatlar adliyeye yani işyerlerine giremeyecekti. Girebilecek avukatların bir listesi vardı. O gün meslektaşlarının yanına girebilmek, işlerini yapmak isteyen ve polis müdahalesine uğrayan avukatlar da bütün gece bu cümleyle isyan ettiler.
Ama bazı yurttaşlar alternatif yollar deneyerek Adliye önünde beklemeye başlamıştı. Ertesi günün öğlen saatlerine kadar sürecek bir bekleyişti bu… Kitlenin büyük bir çoğunluğunu gençler oluştursa bu kez daha homojen bir tablo vardı. Bir yandan Çarşamba akşamından beri Saraçhane'deki eylemler devam ederken bir yandan da Cumartesi akşamı Adliye Sarayı önünde binlerce yurttaş "Hak, hukuk, adalet" sloganlarıyla İmamoğlu'na destek veriyordu. Saatler ilerledikçe gözler Saraçhane’ye daha çok kaymaya başladı. Zaten bir süre sonra Özgür Özel ve Dilek İmamoğlu da Saraçhane’den çıkıp Adliye’ye geldi. Bekleyiş devam etti. 23 Mart sabahı, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu "yolsuzluk" soruşturması kapsamında tutuklandı, "terör" soruşturmasında ise serbest bırakıldı. Tutuklu yargılanacak olan İmamoğlu, eski adı Silivri olan Marmara Cezaevi'ne götürüldü.
Artık daha sert bir Saraçhane
Pazar akşamı CHP’den yine Saraçhane çağrısı geldi. O günden sonra gündem Saraçhane’deki eylemlerde artan polis müdahalesi, gözaltı ve tutuklamalar oldu. Yine de İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından binlerce insan yeniden Saraçhane meydanını doldurmaya devam etti.
Eylemler devam ederken sabah baskınları, gözaltılar ve tutuklanmalar da arttı. Aralarında gazetecilerin de bulunduğu yüzlerce kişi tutuklandı. Bu durum gençleri de kitleyi de daha çok öfkelendirmişti. Saraçhane’deki konuşmalar bittiğinde bile gençler meydanı terk etmedi. Özellikle Bozdoğan Kemeri önünde arbedeler yaşandı, biber gazı sıkıldı.
Saraçhaneye veda: Şimdi ne olacak?
Eylemlerin başlamasının yedinci günü, Saraçhane için son gündü. CHP lideri Özgür Özel’in duyurusuyla 25 Mart Salı son kez Saraçhane’de toplanıldı. Özel, Saraçhane’ye veda edeceklerini söylese de boykot çağrılarına ve eylemlere devam edeceklerini vurguluyordu. O sırada ise binlerce öğrenci akşam saatlerinde buluştukları Maçka Parkı’ndan Şişli’ye gelmişti bile… Kayyım atanan Şişli Belediyesi önünde toplanan gençler, belli ki Saraçhane’den sıkılmıştı. Sloganları ise artık daha çok iktidara, hak mücadelelerine kaymıştı.
Tüm bunlar İmamoğlu ve beraberindekilerin tutuklanmasının bardağı taşıran son damla olduğunun en büyük kanıtı. Gelecek güvencesi olmayan, ülkedeki hukuk ve adalet sistemine inanmayan gençler isyanda. Bu isyanı politik bir altyapıya oturtuyorlar mı yoksa “can havliyle” kaybedecekleri bir şey olmadan, tükenmez bir öfkeyle mi sokaktalar; hepsi ya da hiçbiri mi, zaman gösterecek. Ancak bir haftadır tüm Türkiye’nin Saraçhane’deki gençlerden duyması gereken bir şey var: Gençlik isyanda, isyan sokakta.