Kalfayan’da istifalar sonrası mevcut yönetimdeki dört isimden açıklama ve yeni görev dağılımı

Kalfayan Yetimhanesi Vakfı Başkanı Alfret Suna, İkinci başkan Ayk Erkman ve yönetim kurulu üyesi Masis Rüstem görevlerinden önceki hafta istifa etmişti. Suna ve diğer iki yönetim kurulu üyesinin, vakıf yönetim kurulu içindeki bazı anlaşmazlıklar nedeniyle istifa ettiği öğrenilmişti. Suna, gelişmelerin ardından kendisi ve istifa eden iki yönetim kurulu üyesi adına yazılı bir açıklama yayınladı. Açıklamada diğer yönetim kurulu üyelerine yönelik eleştiriler vardı. Bu açıklamaya geçtiğimiz hafta sayfalarımızda yer vermiştik. Vakıfta görevlerine devam eden yöneticiler ise devir işlemlerinden sonra kapsamlı bir açıklama yapacaklarını belirtmişlerdi. Devir sonrasında mevcut yönetimden Tamar Karasu Mayoğlu, Besse Kabak, Vilma Kara, Odet Candan, bir açıklama yayınladı. Tamar Karasu Mayoğlu yeni yönetim kurulu başkanı oldu, VGM'nin onay vermesi halinde yeni yönetim Mayoğlu başkanlığında yola devam edecek.

Açıklama ve Suna'nın eleştirilerine yanıtlar şöyle: 

“Değerli basın mensupları ve toplumumuzun saygıdeğer üyeleri,

Son Vakıf seçimlerinin ardından farklı nedenlerle -ki en naif şekli ile ifade etmek gerekirse bir ekip ruhu oluşamamasından kaynaklı- sıkıntılar pek çok vakıfta olabileceği gibi Kalfayan’da da yaşanıyordu. Ancak sorunun asıl kaynağı olan kişinin sürekli özellikle de kadınlara karşı baskılayıcı, aşağılayıcı, ayrımcı bir dil ve üslup kullanması, mobbing uygulayarak kadın üyeleri ve kurucu temsilcisini istifaya davet edip vakfın ve vakıfla ilgili yazışmaların yapıldığı WhatsApp gruplarından çıkarması, bu anlaşmazlıkları aile içinde kalamayacak boyuta taşıdı.

Aşağıda kısa örneklerle sıraladığımız nedenler yüzünden, yeni bir görev dağılımı yapmanın elzem olduğu düşüncesiyle toplantı talebinde bulunduk. Ancak talebimize olumlu cevap alamadığımız gibi bir daha biraraya gelemedik. Kadınlar birebir markaja alındı ve bir an önce istifa etmemiz için baskılar devam etti. Yeter oy sayısı olup toplanmamıza rağmen karar defteri olmadığından ilerleyemedik.

Başlıca sorunlar: 

1. Kararların oylanmaya açılmadan alınması. Bu konuda rahatsızlığını dile getirdiği için 9 aydır toplantılara katılmamakla itham edilen üyemiz, bırakın bir kadına, hiç kimseye söylenmeyecek hakaretlere maruz kalıp istifaya zorlandığı ve başkanın o katılırsa toplantılara katılmayacağını bildirmesi üzerine 14 aydır uzak durmayı yeğlemiştir ancak bir Kalfayanlı olarak asla uzak kalmamıştır. 

2. Hesapların masaya getirilmemesi. Geçen yılın Sevgi Sofrası gelirleri masaya getirilmemiş, başkana sorulduğunda “Siz kimsiniz ki size söyleyeyim” gibi cevaplar alınmıştır. En nihayetinde son yapılan Sevgi Sofrası öncesi, bir önceki liste masaya gelmiş, özellikle belli bir rakamın üstünde bağış yapanların davet edilmesi yönünde bir yaklaşım sergilenmiştir. Bu yılki Sevgi Sofrası hesapları da bu bildiri hazırlanırken henüz erken olduğu gerekçesi ile verilmemiştir. Bizlerin de basına verilen duyuru ile vakıf olduğumuz hesaplar ile ilgili detaylı bir çalışma yürütülecek ve toplumumuz ayrıca bilgilendirilecektir. 

3. Başkan ve üye ilişkisinin patron-işçi seviyesinde yaşanıyor olması. Başarılı geçen Sevgi Sofrası sonrası özveri ile çalışan öğretmenlerimize bir Öğretmenler Günü jesti yapma önerimiz “Siz şirket yönetmekten ne anlarsınız. İki aydır çalışan insana zam mı yapılır?” diyerek reddedilmiştir.

4. Kararlar ve hesaplar ile ilgili sorularda, kişilik haklarına ve özel hayata saldırıya varacak kadar rahatsızlık yaratılması, istifa eden diğer üyelerin buna sessiz kalması. 

5. Yapılan işlerin ve gelen bağışların toplam bütçe açığına oranlanarak sürekli küçümsenmesi. Can yemekleri adıyla yapılan bağışlar, cenaze törenlerinde vakfımıza takdir edilen bağışlar, yatakhane çatısının onarımı için temin edilen bağış, yapılacak sergilerin gelirinin Kalfayan'a yönlendirilmesi yönündeki çabalar ile serginin ortaya çıkması için verilen emekler, kalp kırgınlığı nedeniyle bağların zayıfladığı hayırseverlerimizden hatırı sayılır miktarda alınan bağış ve yeniden bina edilen güven ilişkileri, onların nezdinde hiç yeterli olmamıştır.

6. Kalfayan Vakfı’nın kardeş vakıfların Sevgi Sofralarında ve toplumsal etkinliklerde  temsil edilmemesi. Bu konuda yaptığımız uyarılar ‘‘Akıl vereceğinize siz katılım göstersenize’’ denerek yanıtlanmış, dikkate alınmamıştır. Hiç çalışmamakla itham edilen Yönetim Kurulu üyeleri belki de en çok emeği, yıkılanları onarmak, yapılan gaflara mazeret bulmak ve Vakfı bir bütün olarak göstermek için sarf etmişlerdir.

7. Özellikle kadınlara karşı baskılayıcı, aşağılayıcı, ayrımcı bir dil ve üslup kullanılması. Mobbing uygulanarak kadın üyelerin ve kurucu temsilcisinin istifaya davet edilmesi ve buna zorlanması. Okul müdürü ve Vakıf sekreterlerinin de diğer üyelerle iletişimine engel olmak suretiyle her şey başkanın bilgisi dahilinde ve isteği doğrultusunda yürütülmüştür. Vakıftaki bu fırtınayı dindirmek için bir araya gelen oluşumlardan beklentisi, kadınlardan en az birinin istifaya ikna edilmesi halinde masaya geri dönmek olmuştur. Zira başkan sıfatı ile eşitlik halinde kararı 2 oy sayılacaktır.

İnsanları sosyal statüleri ve sahip olduklarını düşündüğü servet ile ölçen, eğitim düzeyi, konuştuğu yabancı dil, medeni hal, çocuk sahibi olup olmaması ile tartan bunu da Vakıfta çalışma arkadaşlarına da açıkça uygulamaktan çekinmeyen biriyle ne paylaşabilir, nasıl birlikte çalışabilirsiniz? 

Bizler Ermeni toplumunun bu çok değerli kurumunun devamlılığı için çok uzun süre sessiz kaldık. Henüz daha yolun çok başında Alfret Suna’nın “Ben sizi seçmedim” ile başlayan cümlelerini, “Çalışın görelim, her şeyi ben yapıyorum siz ne yapıyorsunuz?’’ deyip yapılanları her fırsatta küçümseyen bir tavrı desteklediğimiz için değil, bir şeyleri değiştirebileceğimize dair umudumuzu yitirmediğimiz için, Kalfayan’a zarar gelmesini istemediğimiz için elimizden gelen çabayı ve sabrı gösterdik. Ancak bu süre zarfında her fikrimizin ve her teklifimizin arkasında hep bir artniyet arandı. Başkanın herkese ve her şeye karşı olan ‘güvensizlik hali’ sağlıklı bir ilişki kurulmasına engel oldu.   

Başkan ve her konuda hemfikir olduğu iki arkadaşı, Yönetim Kurulunda yeniden görev dağılımı yapılması talebimizi tartışmak yerine istifa etmeyi yeğlediler. Kendi hür iradeleri ile aldıklarını düşündüğümüz bu karara elbette saygı duyuyoruz. Ancak 13 Aralık tarihinde noterden istifanamelerini hazırlamış olmalarına karşın, 26 Aralık Perşembe akşamına kadar gerekli devri yapmadılar. Keşke süreci uzatmayıp, bizim yol almamızı, bir an önce gerekli adımları atmamızı engellemeselerdi.

Ne yazık ki, ayrılıp giderken de “Çok faydalı olduklarını iddia ettikleri” bu değerli kuruma, en büyük zararı vermekten çekinmediler. İlk işleri, varlıklı vakıflarımızı arayıp taahhütlerini yerine getirmemeleri yönünde telkinde bulunmak oldu. Gerekçeleri ise “Erkekler gidiyor, kadınlar bu işi beceremezler” iddiasıydı. Vakıf yöneticilerinden aldıkları, “Bağışların kendi şahıslarına değil kuruma yapıldığı” cevabı ağır gelmiş olmalı ki yaptıkları basın duyurusunda sıkılmadan “Kalfayan’ın iki yıl yetecek kadar parası var” diyebildiler. En azından bu şekilde varlıklı kurumlarımızı taahütlerini yeniden gözden geçirmeye mecbur bıraktılar. Kardeş vakıflardan bu meblağlara itirazlar yükselince, bir önceki dönemden devraldıkları ve dokunmamaları gereken meblağın da bu rakamlara dahil olduğunu kabul etmek zorunda kaldılar.

Üstelik bu duyurudan bir kaç gün önce, hakları olmadığı halde okula gitmiş, öğretmenleri toplayarak kurumun sadece 6 aylık parası kaldığı, Haziran sonrası için şimdiden başlarının çaresine bakmaları gerektiği gibi bir uyarıda bulunmaları son derece ironik bir durum. Buna ek olarak, kendileri istifa ettikleri için Surp Garabet Vakfı’nın Kalfayan’ı elimizden alacağı gibi hayal mahsulü bir varsayımda bulunmaları da kendilerinin bir temennisi olsa gerek. 

Vakfımıza ait arsanın yeniden değerlendirilmesine prensipte karşı olmadığımızı özellikle belirtmek isteriz. Bahsettikleri gibi arsanın değerlendirilmesine karşı çıkmadık, muhatabımız olan kurumla ilgili bilgi edinmeden ve sözleşme şartlarını görmeden olur vermemizi istedikleri için oylamayı reddettik. Takdir edersiniz ki hangi kişi ve kurumlarla neler konuşulduğuna dair hiçbir bilgimiz olmadan, içerik maddelerini bilmeden olur vermemiz imkansızdı. Şunu da belirtelim ki iki yıl boyunca masaya gelen tek oylama da bu arsa konusu oldu. 

Sonuç olarak biz görevimizin başındayız, toplumumuzun oylarıyla göreve gelmiş üyeler olarak Kalfayan’a hizmet etmeye devam ediyoruz. 

Yedek üyelerimizden Simon Kumral ve Natali Ohannesyan da asıl üye olarak bu görevi sürdürecekler. Her biri toplumda yaptıkları işlerle tanınan değerli üyelerden oluşan Yönetim Kurulumuz sorumluluklarının bilincinde ve görevinin başındadır. VGM’den alınacak Yetki Belgesi’nin akabinde Yönetim Kurulumuzdaki görev dağılımı toplumumuzla paylaşılacaktır. Toplumumuzun Kalfayan Vakfı’na bu zamana kadar gösterdiği yakın ilgiyi, bundan sonra da esirgemeyeceğine olan inancımız tamdır.”

Yönetim 2022 yılında görev gelmişti
Suna ve yeni yönetim, 2022 yılında yayınlanan Azınlık Vakıfları Seçim Yönetmeliği sonrası yapılan seçimlerle göreve gelmişti. 

Halıcıoğlu Meryemana Surp Astvazazin Ermeni Kilisesi ve Kalfayan Yetimhanesi Vakfı'nda 24 Aralık 2022 tarihinde yapılan seçimle göreve gelen yeni yönetim kurulunda yedek üyelerle birlikte şu isimler yer alıyordu: 

Alfret Suna, Tamar Karasu, Ayk Erkman, Besse Kabak, Masis Rüstem, Vilma Kara, Artun Mimar, Odet Candan, Simon Kumral, Natali Ohannesyan ve Şahnur Kazancı.

Artun Mimar görevinden son istifalar sürecinden daha önce ayrılmıştı. Yönetim mevcut isimlerle göreve devam ediyor.

Kategoriler

Toplum