Hafızalaştırma ve bellek mekânları: İmkânlar ve yeni yollar tartışıldı

Hrant Dink Vakfı ‘Demokrasi eşitlik ve bir arada yaşamı teşvik etmek için hak temelli öğrenme programları’ projesi kapsamında 4 Kasım Pazartesi günü Anarad Hığutyun Binası Havak Salonu’nda ‘Hafızalaştırma Alanında Öğrenme Pratikleri’ başlıklı bir panel gerçekleştirdi. Panelde hafızalaştırma ve öğrenme pratikleri konularında önemli çalışmalar yürüten uzmanlar bir araya geldi.

 Moderasyonunu Tarihsel Adalet için Bellek Müzesi’nden Aylin Tekiner’in yaptığı panelde, Sybir Anıt Müzesi’nden Piotr Popławski ve Hrant Dink Vakfı’ndan Aslı Yolcu konuşmacı olarak yer aldı.

Panelin moderasyonunu yapan Aylin Tekiner, geçmişe ve geleceğe dair ilgi ve merakın hayli zayıf olduğu bir dönemden geçilmesine rağmen hafıza çalışmalarının demokratikleşmeye katkısının altını çizdi ve hafıza mekanlarının aynı zamanda aktif öğrenme mekanları olduğunu hatırlattı.

Piotr Popławski, konuşmasında Sybir Anıt Müzesi’nde yürütülen Kültürel Programlar ve Öğrenme Programları’nı anlattı. Polonya’da açılan ve 16. yüzyılının sonundan 20. yüzyılın ortalarına kadar köleleştirilip Rusya ve Sovyetler Birliği’ne gönderilen insanların hikâyelerini anlatan Sybir Anıt Müzesi’nin bugünkü binasının, eskiden insanların zorla sürgüne yollandıkları nokta olduğunu aktararak konuşmasına başlayan Popławski, mekanın kendi hafızasına dikkat çekerek mekanın sadece bir sergi değil, aynı zamanda bu noktadan insanlık dışı koşullarda haftalarca yola gönderilen insanları anmak için bir mekan olduğunu vurguladı.

Sybir Anıt Müzesi bünyesinde ziyaretçilerin bir araya gelip mekanla ilişki kurmasını teşvik eden beş kültürel program bulunduğunu belirten Piotr Popławski, öğrenme programlarında ise okullara, ailelere ve bireylere yönelik modeller izlediklerini söyledi. Popławski, bölgede bugün süren savaşların Polonya’da ve bölgede hissedilmesinin Sybir Anıt Müzesi’nde anlatılanları güncel kıldığını belirterek konuşmasını bitirdi.

Aslı Yolcu, konuşmasında Hrant Dink Vakfı’nın hafızalaştırma alanına odaklanan öğrenme programlarından bahsetti. 23,5 Hafıza Mekânı’ndan ve vakfın düzenlediği atölyeleri tanıtan Yolcu, çalışmaları empati kültürünü pekiştiren bir program olarak niteledi. Mekânın en önemli özelliklerin arasında ziyaretçilerin sorularının cevaplarını Hrant Dink’ten duyabilecekleri şekilde kurgulanmış olmasını gösteren Yolcu, Türkiye’de benzerine az rastlanan hafıza mekânlarından biri olan 23,5 Hafıza Mekânı’nın bir hatırlama mekanı olduğu kadar aktivizm ve ifade etme mekânı da olduğunu belirtti.

Yolcu, 23,5 Hafıza Mekânı’nda düzenlenen gençlere ve çocuklara yönelik çalışmaları tanıttı, aynı zamanda hafızayla kesişen alanlarda yapılan farklı çalışmalardan bahsetti: Rehberli turlara ek olarak düzenlenen ‘23,5’u Keşfediyoruz’ atölyesi gençlerin mekânla bağını kurmayı hedeflerken, vakfın düzenli verdiği ‘Hak Temelli Yaşam’ ve ‘Kapsayıcı Dil’ atölyeleri de mekânın aynı zamanda öğrenme mekânı olma özelliği pekiştiriyor. Yolcu, Damla Sandal’ın ‘Hafızayı İşlemek’ ve Hera Büyüktaşcıyan’ın ‘Bir Önceki Günün Portresi’ atölyeleri gibi hafızayla sanatın kesiştiği atölyelerin de zaman zaman mekanda ağırlandığını belirterek sözlerini bitirdi.

Son olarak Aylin Tekiner, Tarihsel Adalet için Bellek Müzesi’ndeki çalışmalarından bahsetti. Tekiner dijital bir bellek müzesi olan Tarihsel Adalet için Bellek Müzesi’nin 'Demokrasiyi Savunmak' temalı eğitim programı ve 2023’teki 'Geçmiş Bugündür' sergisinde gençlerle yapılan rehberli turları anlattı.

Türkiye’de 12 Eylül 1980 darbesi üzerine fiziksel bir alan kurmanın zorluklarından bahseden Tekiner, bilgiyi muhafaza edebilmek ve erişilebilir kılmak için Türkiye’nin ilk dijital müzesi ve insan hakları arşivini kurduklarını aktardı. Türkiye’nin yüzleşme pratiğinden uzak olduğu bir noktada hafıza bellek aktivistlerine düşen sorumlulukları tartışmaya açan Tekiner, hafıza alanlarının aynı zamanda mücadele alanları olduğunu söyledi ve sözlerini “bir daha asla diyebilmenin ümidiyle” bitirdi.





Kategoriler

Genel