Rakel Dink: Devletlerin şiddeti, şiddet söylemini, şiddet ortamını, toplumsal ve bireysel şiddeti besliyor

Uluslararası Hrant Dink Ödülü, her yıl olduğu gibi bu yıl da, Hrant Dink’in doğum günü olan 15 Eylül’de verildi. Canlı yayınlanan tören, Hrant Dink Vakfı'nın websitesinden, YouTube, Facebook, X ve Instagram hesaplarından yayınlandı. Ödüller kadın hakları mücadelesi veren kişi ve kurumlara verildi. Bu yılki ödüllerin sahibi Türkiye'den Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, Sierra Leone'den Rugiatu Neneh Turay oldu. Hrant Dink Vakfı Başkanı Rakel Dink açılış konuşmasında dünyanın girdiği şiddet sarmalına dair mesajlar verdi.

Rakel Dink'in konuşması şöyle:

Սիրելի բարեկամներ հարգելի հիւրեր բոլորս բարի եկանք

Haval u hogırno em hami kher hatın

Bugün canımdan çok sevdiğim, özlemini çektiğim Çutagımın 70. Doğum günü. Onun yaşamını mücadelesini ve benzer mücadeleleri kutladığımız onun adıyla verdiğimiz Uluslararası Hrant Dink Ödül Törenine hepiniz hoş geldiniz.

Değerli dostlar, dünyamız ve insanlık her alanda fiziksel ve ruhsal, şiddet ve öfke sarmalına girmiş durumda. Sabrın merhametin, saygının ve sevginin her yıl, hatta her gün maalesef biraz daha azaldığı bir dönemde, bir çağda bulunuyoruz. Ve yaşıyoruz.

“Terörün gücü, gücün terörü” uluslararası arenada artıyor. Ülkemizde mecliste bile konuşma yerini şiddete bırakıyor. Kimlikleri hedef alan tehditler şiddeti toplumda normalleştirirken, kadınlara, çocuklara, hayvanlara karşı bireysel şiddet hikayeleri etrafımızı sarıyor, yüreklerimizi zorluyor. Norveç’te veya Eskişehir’de birileri çıkıp “kendi işini kendi görmeye” kalkıp rastgele insanların canına kıyıyor. Hayvanların yaşam hakkı olmadığına dair yeşil ışığın yakıldığını gören birileri inisiyatifi kendi eline alıyor. Çocuk haklarıyla ilgili konuşmamız gerekirken öldürülen çocukların haberleriyle yaşıyoruz.

Elbette en çok yaşadığın yeri bilirsin. Çünkü etinde kemiğinde yaşarsın, hissedersin, görürsün. Her yıl kaç çocuk kayıp, kaç kadın öldürüldü... Önüne geçiliyor mu? Hayır. Anlayıştan, sevgiden yoksun adet ve ananelerden, yanlış inançlardan az mı çekiyor insanlık? Özellikle kadınlar ve çocuklar.

Devletlerin şiddeti, şiddet söylemini, şiddet ortamını, toplumsal ve bireysel şiddeti besliyor. Yükselen şiddet yaşama değil, ölüme hizmet ediyor.

Politikacıların ağzından medeniyet, komşuluk, kul hakkı lafları eksik olmazken diğer taraftan yeni savaş planları yapılıyor, silah sanayi perçinleniyor. Ukrayna, Filistin için dayanışma söylemleri güya dile getirilirken, ardından savaş çığırtkanlığını besleyen söylemler eksik olmuyor. Yalancılık, ikiyüzlülük ve acımasızlık hat safhada. Binlerce insan çoluk çocuk ölmüş, milyonlarcası yerinden yurdundan olmuş, dünya çöp yığınına dönüşmüş ama birilerinin derdi silah ve güç.

Hak, hukuk, adalet ayaklar altında sürünüyor, çiğnendikçe çiğneniyor. Yazan, konuşan tutuklanıyor. Susturuluyor. Geçmiş yıllardaki ödül sahiplerimizden Sovyet dönemi baskı politikalarını kayıt altına alan Rusya’daki Uluslararası Memorial Topluluğu ifade özgürlüğüne ve geçmişin gerçeklerine katlanamayanlar tarafından yabancı ajan suçlamasıyla yargılanıyor. Geçen seneki ödül sahibimiz “kainatın tüm seslerine, renklerine ve titreşimlerine” Açık Radyo farklı seslere tahammül edemeyenler tarafından susturulmak istendi.

Haksızlıkla hapsedilmiş çok canlarımıza hala adalet bekliyoruz. Ödül komite üyelerimizden sevgili Çiğdem’e buradan özellikle sevgilerimi gönderiyorum.

Gelecek için herkes şaşkınlık ve endişeyle ve kederle dolu.

Bu döngüden kurtulmanın tek yolu şiddet vaaz eden tüm politikalardan uzak durmak, bu söylemlere karşı uyanık olmak, şiddeti değil yaşam hakkını, tekliği değil çokluğu savunmak.
Çocuklarımız, torunlarımız için seslerimizi birlikte yükseltebilmeliyiz. Susmamalıyız. Çünkü onlar için umut, esenlik ve iyiliklere gebe bir gelecek istiyoruz.

Adalet istiyoruz.

Kimse ağlamasın, gözyaşları artık olmasın istiyoruz.

Yaşam hakkına da doğaya da saygı istiyoruz.

Bir arada yaşamak istiyoruz.

Teselli ve umut, sevinç ve gönenç olsun istiyoruz.

“Çünkü sizin için düşündüğüm tasarıları biliyorum” diyor RAB. “Kötü tasarılar değil, size umutlu bir gelecek sağlayan esenlik tasarıları bunlar.” Yeremya 29:11

“Eğer Tanrıda umudum olmasaydı canım içimde bayılırdı.”

Sevgili misafirler,

Hrant Dink Vakfı olarak, dayanışma, iyilik, eşitlik ve adaletten, hem doğaya hem insana yaşam hakkından yanayız. Kutuplaştıran, ötekileştiren siyaseti değil, komşularımızla barış içinde, saygının, sevginin temellenmesi için, daha iyi, barışçıl, adil bir dünya için ve ülkemiz için mücadelemiz devam ediyor.

Değerli dostlar,

Bu gece yine çok değerli kişiler tanıyacağız. Bize ve dünyaya umutla “devam” dedirtecek cesur, kararlı, risklere rağmen doğruluk ve adalet ve özgürlük istemekten vazgeçmeyen, dirençli duruşlarıyla hayranlık uyandıracak ödül sahiplerine, ışıklara ve dünyanın dört bucağında bu yönde mücadele edenlere saygı, sevgi ve selamlarımızı yolluyoruz.

Bu geceyi ve umudu bizimle paylaşan herkese teşekkür ediyoruz.

Kategoriler

Güncel