PARRHESİAPAR

PARRHESİAPAR

Birlikte güçlenmek

Toplantımızın ana teması ve bizleri bir araya getiren ortak nokta, hepimizin Ermeni kadınlar olmasıydı. Her birimiz toplumda kadın olarak yaşadığımız sorunlar üzerine düşünmüş, bunları tartışmış, hatta çeşitli şekillerde aksiyon alma fırsatı bulmuş olsak da, Ermeni kadınlar olarak bu sorunları dile getirip çözüm aramamıza imkân verecek bir alanın eksikliğini derinden hissettiğimizi fark ettik.

DENÇA DEĞİRMENCİ

Geçen hafta, Parrhesia Kolektif olarak Ermeni kadınlarla buluşmak ve yan yana gelip dayanışma yolları aramak amacıyla, ‘Kov Kovi’ [Yan Yana] adını verdiğimiz, çevrimiçi bir buluşma düzenledik. Bu buluşma, dünyanın farklı yerlerinden ve çeşitli meslek gruplarından birçok genç Ermeni kadını bir araya getirdi. Farklılıklarımıza rağmen, Ermeni kadınlar olarak yaşadığımız deneyimlerin ve yıllar boyu karşılaştığımız zorlukların aslında ne kadar benzer olduğunu görmek beni çok etkiledi ve zihnimde yeni ufuklar açtı.

Toplantımızın ana teması ve bizleri bir araya getiren ortak nokta, hepimizin Ermeni kadınlar olmasıydı. Her birimiz toplumda kadın olarak yaşadığımız sorunlar üzerine düşünmüş, bunları tartışmış, hatta çeşitli şekillerde aksiyon alma fırsatı bulmuş olsak da, Ermeni kadınlar olarak bu sorunları dile getirip çözüm aramamıza imkân verecek bir alanın eksikliğini derinden hissettiğimizi fark ettik. Kadın olduğumuz için çocuk yaştan itibaren susturulmamız, daha doğmadan bize yüklenmiş toplumsal cinsiyet rolleri, temel haklarımız için dahi savaşmak zorunda bırakılmamız, ayrıştırılmamız gibi sayısız problemin yanı sıra Ermeni toplumunun mensubu oluşumuz da bizleri birçok noktada sınırlandırıyor. Etnik kimliğimizin ve kadın olmanın getirdiği iki katmanlı baskı, yaşamımızın birçok alanında kendini gösteriyor. Bu noktada da, yaşadığımız zorlukların üstesinden gelmenin en doğru yolunun yan yana gelip bir dayanışma alanı açmak olduğunu düşünüyorum, ki ‘Kov Kovi’ vesilesiyle bu doğrultuda çok önemli bir adım atmış olduk.

Konuşmamız sırasında tekrar fark ettim ki, ailelerimizdeki kadınların geçmişte yaşadığı korkular ve çekinceler bize miras olarak aktarılmış ve bu travmalar nesiller boyu süregelen bir gölge gibi hayatımızın her alanında etkisini hissettiriyor. Hepimiz çocuk yaştan itibaren evlerimizde ya da toplum içinde duyduğumuz hikâyelerle, kadın olarak yaşanmış zorlukların bize nasıl aktarıldığını görüyorduk. Geçmişte ailelerimizde, kadınların belirli bir yaşa gelen kızlarını ‘korumak’ amacıyla evlendirmesi ve yine bu nedenle belirli şekillerde davranmaya zorlaması, günümüzde bu korkulardan ve baskılardan kurtulduğumuzu sansak da, bilinçaltımızdan yüzeye çıkıp bizi baskılamaya devam ediyor.

ÇİZİM: Tamar Gürciyan

Diğer taraftan, yan yana duracağımız, yargılanmadan fikirlerimizi ifade edeceğimiz kişilerle bir araya gelmek artık maalesef çok zor. Toplumda herkesin giderek yalnızlaştığı ve bireyselleşmenin ön plana çıktığı günümüz dünyasında problemlerimize kolektif bir çözüm üretmek çoğu zaman artık bir seçenek bile değil. Bireysellik ve kişisel başarılar ön planda tutulurken, topluluk olmanın ve ortak hareket etmenin değeri göz ardı ediliyor. Buluşmamız sayesinde fark ettim ki, ortak problemleri olan kişilerin bir araya gelip bu sorunları dile getirmesi, kısa sürede dahi kişiler için çözüm yollarını ortaya çıkarmaya yetiyor; bize kendimizi çok daha güçlü ve umutlu hissettiriyor.

Biz Ermeni kadınlar, nesiller boyu karşı karşıya kaldığımız tüm bu baskılara, yaşadığımız korkulara, hayatın her alanında kadın emeğinin göz ardı edilişine, susturuluşuna, ciddiye alınmamasına ve daha nice zorluklara karşı mücadele verirken, etnik kimliğimizin getirdiği ek yükler bu zorlukları iki kat daha ağır hâle getiriyor. Bu mücadelede yalnız olmadığımızı bilmek, yan yana durmak ve dayanışmak bizler için büyük bir umut ve güç kaynağı. ‘Kov Kovi’ vesilesiyle dünyanın çeşitli yerlerinden Ermeni kadınlarla buluşmak, bize hiçbir zaman yalnız olmadığımızı, dayanışma içinde olduğumuzda ne kadar güçlü olabileceğimizi bir kez daha hatırlattı. Dilerim ki, bu tip dayanışmalara kapı açacak imkânlar daha da çoğalır, kadınların hakları ve eşitliği konusundaki çabalarımız daha aydınlık bir yarın için ilham kaynağı olur.