Eylül ayında onaylanması beklenen yasa tasarısının ülkedeki queer topluluğa, sivil topluma olası etkilerini Untitled Tbilisi’nin kurucularından Giorgi Rodionov’la konuştuk.
Gürcistan’da sivil toplumu sarsan ve binlerce insanın sokağa çıkmasına sebep olan ‘Yabancı ajan’ yasasının ardından iktidardaki Gürcü Rüyası Partisi bu sefer de ‘LGBT Propagandası’ yasa tasarısını sundu. 27 Haziran’da Gürcistan Parlamentosu’nda yapılan oylamada 78 milletvekili tasarıyı destekledi, karşı oy kullanılmadı. Eylül ayında onaylanması beklenen yasa tasarısının ülkedeki queer topluluğa, sivil topluma olası etkilerini, yeni koşullarda izleyecekleri yolu son yıllarda queer sanat denince Güney Kafkasya ülkelerindeki çalışmalarıyla akla ilk gelen isimlerden Untitled Tbilisi’nin kurucusu ve başkanı Giorgi Rodionov’la konuştuk.
Untitled Tbilisi’yi ve yaptığınız çalışmaları anlatır mısın?
Untitled Tbilisi’yi 2019’un başlarında kurduk. En başından beri hedefimiz Güney Kafkasya bölgesindeki sanatçıları ve sanat uygulayıcılarını bölgedeki queer meseleler, feminist hareketler ve etnik azınlıklar hakkında konuşmak üzere bir araya getirmekti. Misafir programları, festivaller, sergiler, tartışmalar gibi farklı sanat pratiklerinde bunu yapıyoruz. Bu çalışmalar kapsamında tüm bölgeyle işbirliği içindeyiz. Geçen yıldan bu yana fiziksel bir alanımız yok. Bunun sebepleri siyasi değil. Buna rağmen halen bölgede birçok ortak proje yürütüyoruz ve bu yıl Berlin’de bölgeden sanatçıların da katılımıyla bir festival düzenleyeceğiz.
Gürcistan’da sivil toplum ‘yabancı ajan’ yasasıyla sarsıldı, şimdiyse iktidardaki Gürcü Rüyası Partisi’nin sunduğu queer karşıtı ‘LGBT propagandası’ yasa tasarısı Parlamento’da oylamaya sunuldu. Sence bu gelişmelerin özellikle queer çalışmaları etrafında buluşanları, queer sanatı nasıl etkileyecek?
İlk önce Gürcistan’da sivil toplum örgütlerinin (STÖ) yurtdışından kaynak elde etmeden hayatta kalamayacağını belirtmek isterim. STÖ’ler, inisiyatifler için bu çapta yerel kaynak mevcut değil. Yani hükümete bağlı olmayan herhangi bir örgütün, yurtdışı kaynaklar olmadan çalışmalara devam edemeyeceğini vurgulamak istiyorum. Untitled Tbilisi ve benzer örgütlerin çalışmaları için kaynak çoğunlukla AB ve ABD’den geliyordu. Sadece sanat alanında çalışan STÖ’lerden bahsetmiyorum; tarım, teknoloji alanında çalışanlar da benzer şekilde zor durumda kalacak.
‘Yabancı ajan’ yasası birçok örgütü ve kişiyi etkiledi. Şahsen bana nasıl ve neden ‘yabancı ajan’ etiketi yapıştırılacağını anlayamıyorum. Yaptığımız çalışmaların amacı bölgedeki ülkeler, halklar arasında diyalog sağlamak, üçüncü herhangi bir parti olmadan gerçek diyalog kurmak. Amacımız bölgede yabancı temsilciliği oluşturmak değil, bölgedekilerle konuşabilmek. Bu anlamda böyle bir etiket hem üzücü ve aptalca.
Untitled Tbilisi insan hakları, queer sanat alanında çalışıyor fakat örneğin dezavantajlı çocuklarla eğitim programları gerçekleştiren örgütler var. Yani yapılan siyasi gündemin sonucuydu fakat bu kapsamda ‘ajan’ olarak nitelendirilmek en hafif tabirle rahatsız edici. Bir başka mesele de şu: Fon veren kuruluşlar, kendilerini neredeyse düşman ilan etmiş bir ülkedeki sivil toplumu desteklemek istemeyecektir. Yani bu kararlar ve gelişmeler kısa vadede sivil toplumda çalışan herkes için hakaret niteliği taşıyor. Uzun vadede ise Gürcistan’ın bu fonları alamayacağını düşünüyorum. Bölgedeki kurumlar, hele hele sanat alanında çalışanlar hiçbir zaman büyük fonlar, destekler alamadı. Bu ufak kaynaklar da yok olacak. Yani bu sene bir değişiklik olmazsa durum parlak görünmüyor.
‘LGBT karşıtı’ yasa tasarısı Eylül ayında onaylanır mı? Onaylanırsa ülkeyi neler bekliyor?
Bence onaylanır. Siyasi elit bir şekilde Gürcistan için en önemli meselenin geyler ve lezbiyenler olduğuna inanıyor. Günümüze kadar ülkedeki homofobik saldırılar hiçbir zaman herhangi bir grup tarafından gerçekleşmedi. Hep organizeydi, sıradan insanların saldırısı değildi. LGBTİ meselesini siyasi araç olarak kullanıyorlar. Ekim ayında seçimler olmasaydı belki bu karar gündeme bile gelmezdi. Seçimleri kaybedeceğini düşünen iktidar, elindeki tüm imkânları kullanmaya çalışıyor.
Seçimden önce yasayı ya geçirirler ya da seçim sonrası hemen geçirmeyi vaat ederler. Ancak seçim öncesi yasa yürürlüğe girmiş olmayacak. Seçimlerden sonra bu meselenin gidişatı belli olacak diyebiliriz.
Gürcistan’daki mevcut durumda STÖ’ler veya alanda çalışan kişilerin nasıl bir refleks göstereceğini düşünüyorsun? İçe kapanma, izole bir hal alma söz konusu mu?
Kendimden veya Untitled Tbilisi’den bahsedecek olursam, çalıştığımız konulara yeni yaklaşımlar geliştirmeye başlayacağız. Çalışmaları durdurmak uğruna mücadele verdiğimiz değerlere ihanet olur. Devam edeceğiz ve yeni yollar arayacağız.
Komünite hakkında aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Birçoğu bavulları hazır durumda yaşıyor maalesef. Ve bu sadece queerlerle ilgili değil, queerler toplumun kopuk bir parçası değiller; onlar da bu toplumun bir parçası. Bu mesele herkesi etkiliyor. Toplumun da genel olarak mevcut durumun herkesi etkilediğinin farkında olduğunu düşünüyorum. Gürcistan toplumu 20 sene önceki halinden çok farklı.
Türkiye’de de sivil toplum benzer yasalarla karşı karşıya. STÖ’lere yapılan baskının daha da artacağı bekleniyor. Komşu ülkelerin benzer durumla karşı karşıya olduğuna dair söylemek istediğin bir şey var mı?
Anlattıklarım ağır ama karamsar olarak algılanmasını istemem. Gürcistan’ın uluslararası kamuoyunun, özellikle de komşu ülkelerin desteğine ihtiyacı var. Batının emperyalist desteğini eleştirebiliriz. Bu durumda belki bölgenin desteği ön plana çıkmalı. Her tür destek... Susmamak... Sadece Gürcistan’ı etkilemekle kalmaz bu dalga, komşu ülkelere de yayılacak. Yan yana durmaya, dayanışmaya ihtiyacımız var. Bunun türlü yöntemleri olabilir. Yan yana durduğumuzda yasalar geçse bile güçlü durabiliriz ve nihayetinde kazanabiliriz.