Harutyun Özer'den Peder Şirvan Mürzyan'a yanıt

Peder Şirvan Mürzyan kendisi ile ilgili eleştirilere yanıt veren ve Feriköy Kilisesi'ndeki görevini bıraktığını açıklarken Düşünce Platformu'ndan Harut Özer'e de bazı eleştirilerde bulunmuştu. Özer bu eleştirilere yanıt verdi.

Mürzyan açıklamasında şu ifadelere er vermişti:

“Sanırım son birkaç aydır hakkında en çok konuşulan din adamı ve hatta Ermeni ben olmalıyım. Suskunluğumun hakkımdaki dedikoduları ve iftiraları azaltmak yerine, azdırdığını görmekteyim. İnsan aklıyla alay eden söylentilerin gerçeğin yerini alması ve kerli ferli insanlardan işitmek bardağı taşıran son damla oldu.
Neymiş, ben böbrek nakli olmamışım. Eşimin, böbreğini bana verdiği ameliyat düzmeceymiş. Kendimi acındırmak istiyormuşum. İspatı da çok bilimselmiş; Düşünce Platformu’nda şöyle buyurmuşlar;
“Nakil gerçekleşti mi? Gerçekleştiyse bağışıklık sistemi için kamuya açık alanlara girmemesi gerekir.”
On beş, yirmi yıl öncesinin organ naklinden kalan bölük pörçük bilgilerle beni itham edenler için tıbbın böbrek naklinde ulaştığı düzeyi ve etkili ilaçları öğrenmek o kadar zor mu? Sayın Harutyun Özer, niçin bu konuda uzman bir doktora sormuyorsunuz? Ya da en azından bir Google araştırması yapma zahmetine neden katlanmıyorsunuz? Siz aydınlarımız, bu halkın vicdanı olmak durumunda değil misiniz? Ne kolay unutuveriyorsunuz evrensel hukuk ilkesini: “Suçluluğu ispatlanmadıkça kişi masumdur”. Ama belli ki siz ve Platformun dürüstlük abidesi yöneticileri dedikodunun büyüsüne kapılıp bu ilkeyi Der Şirvan için unutuvermişsiniz.
Belli ki çok fazla zahmete girmeyeceksiniz, lütfen bari Google’a girin ve şunu yazın: “Böbrek nakli olan kişi kaç günde iyileşir “.  Şu cevabı bulacaksınız: “Sorunsuz geçen bir böbrek nakli ameliyatından yaklaşık 4-7 gün sonra hasta taburcu edilir ve evine döner. Hastanın evine dönüşü ile beraber normal sosyal yaşama geçiş süreci de başlar.”
Ben nekahat dönemimi evimde kedilerim olduğu için Patrikhanedeki odamda geçirdim. Doktorlarımın uygun gördüğü süre boyunca  karantinada kaldıktan sonra, yine doktorlarımın izniyle ve çoğunlukla maske takarak görevimin başına döndüm. Ameliyattan önce, haftada iki gün diyalize mahkumdum. Artık diyaliz makinesine bağlanmıyorum. Böbrek nakli gerçekleşmediyse acaba hangi mucizeyle oldu bu dersiniz?"
Ama ya siz? Yalanı, iftirayı ekmek gibi yiyenler ve bu yalanları satın alıp sanki gerçekmiş gibi başkalarına aktaranlar, sizin yüzünüz birazcık kızaracak mı?
Gelelim İtimat Büro meselesine: Eşim Narod Mürzoğlu adına kayıtlı resmi bir şirket olan İtimat Büro zamanın Patrik Genel Vekili Sayın Aram Srpazan’ın onayıyla 2016’dan bu yana yaklaşık sekiz yıldır hizmet vermekteydi. Yedi yıldır hiçbir ciddi şikâyet olmadan işleyen bu sistem son bir yıldır, özellikle sisteme yabancı yeni vakıf yöneticilerinden kaynaklanan şikayetlere maruz kaldı. Özellikle benim hastalığım ve eşimin benimle ilgilenmesinden kaynaklanan gecikmeler, fırsat kollayan hasımlarım tarafından büyütüldü, belgesiz infazlar yapılmaya başlandı. Şimdiye kadar hiçbir ciddi şikâyet gelmedi.

Harutyun Özer'den yanıt 

Düşünce Platformu'ndan Harutyun Özer Peder Mürzyan'a şu ifadelerle yanıt verdi:

"Merhaba Değerli kardeşlerim;
Sayın Der Şirvan Kahana, uzun bir yazı ile durumu kendi cephesinden anlatmış, haklı olduğu bir konu sağlığı ile ilgili açıklamaları. Dediği gibi çok basit bir biçimde öğrenilebilecek bir konu. Ancak, adımı geçirerek yazdığı için kendisine tavsiyem sayfadaki yazıyı daha dikkatli okuması.
İtimat Büro merkezli yazımda böbrek ameliyatı ile ilgili tek bir kelime yok.
Sağlık her birimiz için çok değerli, geçmiş olsun. Kendi ifadesi ile işine döndüğüne göre toplumda yanıt bekleyen asıl soruna odaklanmak gerek. Yapılan bağışlarla ilgili buraya yazdığınız mektupta konuyu çok da ciddiye almış görünmüyorsunuz.
Din görevlisi olduğunuzdan “İtimat Büro” firması eşiniz adına açılmış. Yedi yıldır hiçbir ciddi şikayet olmadan işleyen sistem, seçimler olup da sisteme yabancı yeni vakıf yöneticilerden kaynaklanan şikayetlere maruz kaldı diyorsunuz.
Toplumun bilgilenmesi için soruyorum, geçen sekiz yıl boyunca Patrikhane yetkililerine, gönüllü olarak hesaplarınızı incelettirdiniz mi ? Herhangi bir kontrol yapılmadı ise şikayet neden olsun ki?
Bağışları toplamak ve ilgili kuruma aktarmak görünüşte kolay görülebilir ancak muhasebe kurallarına uymadığınız zaman ciddi sorunlara neden olabilir. Hatırlar mısınız, Vakıf seçimlerinden önce bir grup mali müşavir vakıfların da gönüllü kabulü ile hesaplarını incelemiş ve bazılarında sorunlar tespit etmişti. Muhasebe sistemi açısından denetimin nasıl yapıldığı konusunda sanırım bilgi eksikliğiniz var.
Teberru masasında kullanılan makbuzlar şirket olduğunuza göre anlaşmalı matbaalarda basılmış olmalı ve seri numaraları da kayıtlarınıza girmeli. Dolayısı ile sizin “Bağış Listesi” diye fotoğrafını gönderdiğiniz belge tarafınızdan kesilmiş teberru makbuzlarını aktardığınız resmi olmayan bir para teslim evrakı. Vakfa bunlarla beraber kesilen teberru makbuzunun 2. Nüshasını daha önce hiç teslim ettiniz mi? Etmedi iseniz vakıf nasıl bir karşılaştırma yapacaktı? Gelelim denetim meselesine;

“Patrik Hazretleri sizin sisteminizi vakıflara anlatılmasını gerekirse güncellenmesini içeren bir çalışma ve Ervab Mali komisyonunun sistemi incelemesi talimatını verdi” diyorsunuz. Ervab’a soruldu aldığımız yanıt; kesilen teberru makbuzlarının koçanlarını bize vermedi” Yani gerçek denetim için gerekli sizde kalan son nüsha Ervaba verilmemiş. Verilen son iki aya ait listeler ve iki aylık 2. nüshalar

NOT:
Ervab'a teslim etttiğinizi söylediğiniz koli içeriğini Ervab Genel Sekreteri Berç L.Kuzikoğlu'na sorduk. Koli içerisinde sadece yukarıda yazdığımız gibi 2 aylık 2. nüsha makbuz ve yine 2 aylık listeler olduğunu teyit ettiler. Nasıl hesapları kontrol edecekler?
Der Şirvan Kahana, hızını alamamış kendi dışında kim varsa suçlamış. Ruhani bir temsilci olarak kendisini göndermek isteyen kişi ve grupları yazmış. Aşağıdaki isimlere ve gruplara bakarsanız çok sayıda toplum üyesini suçlamış. Nasıl olur da barışı, iyiliği vaaz etmesi gereken bir din adamına karşı bu kadar çok insan ayağa kalkar. Hepsi haksız ve kötü niyetli olabilir mi?
Bilinen meseldir “İğneyi kendine, Çuvaldızı başkasına batır. Anlaşılan iğne bulunamamış ancak çuvaldız işe koyulmuş:
“Ben bu iftiraları çoğaltan ve yalanların üstüne, mal bulmuş mağribi gibi atlayanları biliyorum. Patriklik seçimlerinden hıncı olanlar, Maestro Adruşan Halacyan’ın Yönetim Kurulu ve Koro tarafından maddi nedenlerle uzaklaştırılmasının faturasını bana kesmek isteyenler, Kilisedeki aktif faliyetlerimi, özellikle çocuklarla ilgili çalışmalarımı, Ermenice ve Türkçe vaazlarımı kıskananlar, Beyoğlu Vakfı eski yönetiminden bana hıncı olanlar, Feriköy Kilisesi’nde belki yerime geçmeyi düşleyen din adamları, ve hatta Patriklik Makamı’nı ve Patriğimizin şahsını yıpratmak ve zayıflatmak isteyenler bunları birer fırsat bellediler”
Vakıf yöneticileri görev alanlarında topluma hizmet ederken gönüllülük esaslı yaparlar. Oysa siz kilisenize ruhani hizmetinizi sunarken karşılığında maaş alıyorsunuz. Hakkınız, elbette alacaksınız.
Siz de diyorsunuz ya “Bir din adamı olarak ticarete bulaştığıma pişmanım” ve ilave ediyorsunuz “Bu işi namusluca yapmak bir işe yaramıyor. Bir söylentide hepsi siliniyor” demişsiniz.
Sizden önce İtimat Büro firmasını uzun yıllar yönetenlerden size geçmesinin sebebini hatırlıyor musunuz? Hesaplarında suiistimal olduğu iddiası üzerine gerekli incelemeler yapılmış ve ciddi farklar bulunmuştu. Bunu bilen biri olarak sisteminizi neden denetime açık hale getirmediniz?
Toplumun sorunları eksileceğine artıyor. Birlikte iş yapma kültürünü yanlış anladığımızdan işi bilenlerle değil kolay anlaştıkları ile yapmak için kurumlarımızda görev alanlar eksilmedikçe Türkiye Ermeni Toplumunun bilinen sorunları artarak devam edecektir."

Özer açıklamasında Düşünce Platformu'nda yayınlanan ilk eleştiri mektubunu da paylaştı. Mektup şöyle:

"Toplumun bilgisi dahilinde olan İtimat Büro hesapları ile ilgili şüpheler henüz aydınlatılmadı. Edinilen bilgiler sorunun daha da derinleşmesine neden oldu. Patriklik makamı tarafından toplumun yoğun şikayetleri üzerine İtimat Büro hesapları, araştırılması için Ervab’a gönderilmişti.
Bir süre sonra. hesaplarda inceleme yapılması için gerekli olan makbuz kopyalarının kendilerine teslim edilmediği Ervab tarafından açıklandı. Aradan geçen iki ayda hesaplarının arkasında olduğunu gösterebilecekleri makbuzları vermeyen İtimat büro sırtını birine mi dayamaktadır?
Feriköy Surp Vartanants Kilisesi Vakfı yönetimi tarafından toplumdan gelen tepkileri Patrik hazretlerine ilettiklerini ve Şirvan kahananın görevden alınmasını istediklerini daha önce buradan açıklamıştık. Seçilmiş vakıf yöneticilerine “Şikayet varsa belgelendirin” yanıtı verilerek kendi mensuplarını korumuşlardır.
Bunun üzerine Feriköy Kilisesinde Şirvan Kahananın görev yapmasını istemeyen toplum üyeleri bir şikayet dilekçesi üzerinden isimlerini ekleyerek Vakıf yönetimine teslim ettiklerini bizlere bilgi olarak aktardılar.
Edindiğimiz bilgiye göre kendilerine teslim edilen şikayet dilekçesini  görüşen vakıf yöneticileri toplumun bu talebini Patrikhaneye iletme kararı vermişler. Takipçisi olduğumuz bu girişim gecikmeye rağmen bir yola girdi. Gelen son bilgi ise yönetim kurulunun üç üyesinin ilgili şikayet dilekçesini ve vakfın taleplerini içeren bir karar metnini Patriklik sekreteryasına teslim için Patrikhaneye gittikleri oldu. Belgelerin tesliminde herhangi bir kayıt tutulmadığı için sekreterya suret de veremeyeceğini beyan edince vakıf yöneticileri belgelerin Gronagan Joğova teslimini güvenceye almak için Patrik Vekili Der Kirkor Damatyan’ı aramışlar ve kendisi belgeleri teslim alacağını söylemiş.
Toplum üyelerinin ifadeleri ile ilgili dilekçenin bir örneği de tarafımıza gönderilmiştir. Şu anda buradan paylaşmayacağımızı ve gelişmeleri takip edeceğimizin bilinmesini isteriz. Gerekçesi, Patrikhanenin yıpratılmamasıdır. Gönüllü çalışan vakıf yöneticilerinin talepleri karşılanmaz ve maaşlı personellerinin arkasında durulursa, toplumun talepleri dikkate alınmazsa bu sorunu her yönü ile gündemde tutacağımızın bilinmesini isteriz. Tüm kurumlarımızda sivil ya da ruhani yetkililerin temel görevi toplumun huzurunun dikkate alınmasıdır. Patrikhanemizin çalışmalarını yürütürken bazı danışmanlardan destek alması doğal bir rutindir. Son zamanlarda Patrik hazretlerinin bazı vakıf sorunlarının çözümü için ya da olası hastane seçimi için temaslarda bulunurken yaşananlar toplumda tartışılmaya başlandı ve giderek sesler çoğalıyor. Eğer bu girişimler sadece Patrik Hazretlerinin kendi kararları ise farklı bir başlık altında bizler de düşüncelerimizi elbette buradan paylaşacağız. Yok eğer yaşanan sorunların kaynağında Patrik Maşalyan’ın etrafında bulunan “danışmanlar” varsa o zaman bunların yerine daha yetkin kişilerin gelmesi yararlı olacaktır. Dileriz yapılacak değişiklik isabetli olur ve yeni “danışmanlar” hem Patrik Hazretlerinin zor durumlara düşmesine engel olur, hem de sorunların doğmadan çözülmesine yardımcı olabilir."











Kategoriler

Toplum