DEM Parti: Hukuk katliamına tanıklık ettik

IŞİD'in Suriye'nin kuzeyindeki Kobanî'ye yönelik saldırılarını sürdüğü dönemde, 6-8 Ekim 2014'te gerçekleştirilen protesto gösterileri ve sonrasında yaşanan olaylar gerekçe gösterilerek dönemin HDP ve BDP yöneticileri hakkında dava açılmıştı. Mahkeme bugünkü duruşmada kararını açıkladı. eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ hakkında toplam 72 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Karar sonrası DEM Parti'den açıklama yapıldı

Sincan'daki duruşma sonrası Sincan Cezaevi Kampüsü önünde açıklama yapıldı. Açıklamada konuşan Eş Genel Başkan Tuncer Bakırhan şunları söyledi:

"Karar açıklandı. Türkiye hukuk tarihine, yargı tarihine bugün yine kara bir leke sürüldü. Çetelerin, mafyaların, güpegündüz kent meydanlarında çakarlı araçlarla insanları katledenlerin serbest dolaştığı, serbest bırakıldığı bir süreçte; Kürtleri asit kuyularında katleden, binlerce faili meçhul cinayet işleyen Jitem’in davalarının aklandığı bir süreçte Kürtler ve devrimci siyasetçiler bugün cezalandırıldı.

Biz bu cezaları tanımıyoruz, biz bu kararı tanımıyoruz. Selahattinler, Figenler, Kobanî Kumpas Davasında yargılananlar Kürtlerin, Türklerin, emekçilerin, kadınların ve gençlerin gönlünde beraat etmişlerdir, özgürlerdir. Bugün Sincan’da bu davanın görüldüğü mahkeme salonunda İstiklal Mahkemelerinin ruhu, 12 Eylül ve 12 Mart darbelerindeki yargılamaların ruhu tekrar hortlamıştır. 

Normalleşme ve yumuşama mesajlarının verildiği bu süreçte HDP, Kürt siyaseti, devrimciler ve demokratlar siyaset sahnesinden silinmeye çalışılmıştır. 31 Mart’ta Kürtler, emekçiler, aslında bu adaletsiz düzene, iktidarın etkisi altındaki bu yargı kararlarına büyük bir cevap verdi. Bu cevabı anlamayanlar bugün Türkiye demokrasisine, Türkiye’nin geleceğine büyük bir kötülük yapmışlardır. Ama çok iyi bilsinler biz Kürtler, emekçiler, yoksullar yine her zaman olduğu gibi sahada omuz omuza dayanışarak bu kirli kararları boşa çıkaracağız."

Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da şunları söyledi: 

"Bugün burada bir hukuk katliamına tanıklık ettik hep beraber. Bugün Sincan’da alınan bu kararla Selahattin Demirtaş 43 yıl 6 ay, Figen Yüksekdağ 30 yıl 3 ay ve diğer arkadaşlarımız toplamda yüzlerce yılla cezalandırılmıştır. Burada sabah söyledik, bu bir yol ayrımıdır dedik. Tıpkı iddianame nasıl Saray’da ve MHP Genel Merkezinde yazıldıysa, bu karar da aynı odaklar tarafından yazılmıştır. Türkiye'de yargı diye bir şey kalmamıştır. Türkiye’de şu anda yargının almış olduğu bu karar askeri cunta mahkemelerine rahmet okutacak bir karardır. Şu an bir hukuki darbe daha, bir siyasi darbe daha gerçekleşmiştir. Haksız ve hukuksuz yere cezaya çarptırılan arkadaşlarımız bütün dünya kamuoyunun vicdanında beraat etmiştir. 

Biz sabah da ifade ettik. Bu karar ya halklardan ve demokrasiden yana olacak ya da IŞİD ve faşizmin yanında olacaktır dedik. Bugün mahkemenin almış olduğu bu karar onların bir kez daha IŞİD’in ve faşizmin yanında olduklarını göstermiştir. Bu karar yok hükmündedir. Biz bu kararı yok hükmünde sayıyoruz. Şimdi burada değerli temsilcilerimizin de açıklamaları olacak. Onun akabinde MYK’mız, bileşenlerimiz ve HDK bileşenleri ile bu mahkeme sonuçlarını değerlendirmek ve yeni planlamalarımızı görüşmek üzere buradan çıkıp Genel Merkezimize gideceğiz, toplantımızı gerçekleştireceğiz."

Sezgin Tanrıkulu: Hukukla açıklamak mümkün değil

Duruşmayı izleyen CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da  karara tepki gösterdi. 

Sincan Cezaevi önünde konuşan Tanrıkulu, şunları söyledi:

''Şunu ifade etmeliyim bu dava hukuki kaygılarla açılan yürütülen ve sonuçlandırılan bir dava olmadı maalesef. Bir siyasi intikam davasıydı ve bugün yine siyasetin gereklerine ve siyasetin ihtiyaçlarına göre sonuçlandırıldı. Bu davayı hukukla açıklamak mümkün değil. Yargılama boyunca hukuka uygun hiçbir delilin ikame edilmediği tamamen hukuka aykırı sahte delillerle belgelerle, itirafçı sanıklarla, gizli tanıklarla bir mahkumiyet kararı oluşturulmak istendi.

Bu mahkumiyet kararı iddianame gibi yargıçlara ait değildir. Adalet ve Kalkınma Partisi siyasi iktidarına ait bir mahkumiyet kararıdır. Biz bu kararı bu şekilde okuyoruz. Bu kararı ortak dayanışma ortak mücadele duygusu kaldırır bunun için cesaretle mücadele etmek durumundayız, Türkiye’de demokrasi için ve toplumsal barış için. Bunu yapmaya alışmalıyız, bu karar bizim çok daha fazla bir arada olmamız gerektiğini bir kez daha hatırlattı. Biz umutsuz değiliz, hep beraber mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu kararı kınıyoruz, kabul etmiyoruz. Mutlaka demokratik siyaseti hapseden bu karara karş arkadaşlarımızın özgürlüğü için çalışacağız.''  

Kategoriler

Güncel