Güney Afrika Cumhuriyeti’nin, “Gazze'deki Filistin halkına soykırım yaptığı” gerekçesiyle hakkında dava açtığı İsrail, Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nda yargılanıyor. İsrail duruşmanın ikinci gününde savunma yaptı. İki günlük duruşma sona erdi, mahkemenin artık davayı kabul etmeyeceğini bildirmesi bekleniyor.
Güney Afrika'nın, İsrail'in 7 Ekim saldırılarından sonra Gazze'de yürüttüğü savaşta soykırım işlediği iddiasıyla açtığı davanın ön duruşmaları Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) 11 Ocak perşembe günü başladı.
Güney Afrika avukatları, davanın ilk günkü duruşmasında İsrail'i bağlayıcı ihtiyati tedbirlerin almalarını istedi. Tedbirler arasında bugüne kadar 23 bini aşkın kişinin öldürüldüğü Gazze'deki askeri operasyonun derhal durdurulması yer alıyor.
Duruşmada ilk gün söz alan Güney Afrika Adalet Bakanı Ronald Lamola, "Devlet topraklarına yönelik hiçbir silahlı saldırı, ne kadar ciddi olursa olsun, vahşet suçları içeren bir saldırı olsa bile, ister hukuk ister ahlak meselesi olsun, sözleşmenin ihlali için herhangi bir gerekçe veya savunma sağlayamaz. İsrail'in 7 Ekim 2023 saldırısına verdiği karşılık bu çizgiyi aşmış ve sözleşmenin ihlaline yol açmıştır." dedi.
Mahkeme binasının dışında ise Güney Afrika'nın hamlesini desteklemek üzere Filistin bayrağı sallayanlar ve protesto gösterileri düzenleyenler yer aldı.
İki gün sürecek ön duruşmaların ilk gününde, Güney Afrika avukatları Gazze savaşında İsrail'i neden soykırım niteliği taşıyan eylem ve ihmallerle suçladıklarını ve ihtiyati tedbir talebinin sebebini açıkladı. Bu yönde bir kararın çıkmasının haftalar alması bekleniyor.
Duruşmanın ikinci gününde İsrail savunma yapmaya başladı.
Savunmasında Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'deki yerleşim birimlerine düzenlediği saldırıların "acımasızlığına" odaklanan İsrail, Hamas'ı soykırım yapmakla suçladı.
İsrail, ayrıca mahkemeden Hamas'a karşı yürüttüğü Gazze'deki operasyonunu derhal durdurulması için Güney Afrika'nın ihtiyati tedbir talebini reddetmesi çağrısında bulundu.
Gazze'deki savaşının halkını meşru bir şekilde savunmak olduğunu belirten İsrail, Güney Afrika'nın talep ettiği şekilde operasyonu durdurmasının kendisini savunmasız bırakacağını iddia etti.
İsrail Dışişieri Bakanlığı'nın hukuk danışmanı Tal Becker ülkesinin "başlatmadığı ve istemediği bir savaşta" mücadele ettiğini öne sürdü. Becker "Bu koşullar altında, İsrail'e yönelik soykırım iddiasından daha yanlış ve daha kötü niyetli bir suçlama olamaz." dedi ve savaşta sivillerin çektiği "korkunç acıların" soykırım suçlaması için yeterli olmadığını ifade etti.
srail’i temsilen yapılan sözlü savunmaksın ardından, Uluslararası Adalet Divanı’ndaki kamuya açıl duruşma yerel saatle 13.00’te sona erdi.
Mahkeme heyeti, kısa bir süre içerisinde, İsrail’in askeri operasyonlarının derhal sona erdirilmesine ilişkin talep ile bu ülke hakkındaki soykırım suçlamalarının esastan görüşülüp görüşülmeyeceğine karar verecek.
Eğer mahkeme, Güney Afrika tarafından sunulan kanıtları yeterli görür ve soykırım davası açılmasını kabul ederse, uzun ve karmaşık bir yargı süreci başlayacak.
G. Afrika ne demişti?
Güney Afrika, 84 sayfalık başvurusunda İsrail'in 7 Ekim saldırılarının ardından başlattığı operasyonda Gazze'deki Filistinlilere karşı öldürerek, ciddi zihinsel ve bedensel zarar vererek, yerleşim yerlerini yıkarak, kuşatma ile açlık ve susuzluğa maruz bırakarak "fiziksel yıkımlarına yol açacak koşulları" yaratarak soykırım yaptığını dile getirdi.
Duruşmada "Bu eylemler Güney Afrika'nın başvurusunda ayrıntılı olarak belgelenmiş ve güvenilir, genellikle BM kaynakları tarafından teyit edilmiştir." diyen Güney Afrika'nın avukatı Adila Hassim duruşma sırasında soykırım davranışının modelini göstermek için örnekler sıraladı.
Güney Afrika ayrıca İsrail'in 1948 Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki diğer temel yükümlülüklerini de ihlal ettiği suçlamasında bulundu.
1948 sözleşmesi soykırımı "ulusal, etnik, ırksal veya dini bir grubu tamamen veya kısmen yok etmek amacıyla işlenen fiiller" olarak tanımlıyor.
Güney Afrika'da iktidar partisi Afrika Ulusal Kongresi, İsrail'in Gazze ve Batı Şeria'daki politikalarını "apartheid" rejimi altındaki kendi tarihiyle karşılaştırıyor.
Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa mahkeme öncesinde yaptığı açıklamada "Bir zamanlar mülksüzleştirmenin, ayrımcılığın, ırkçılığın ve devlet destekli şiddetin acı meyvelerini tatmış bir halk olarak, tarihin doğru tarafında duracağımız konusunda netiz." dedi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise çarşamba günü yayınladığı bir videoda ülkesinin 7 Ekim sonrasındaki adımlarını savundu ve "İsrail'in Gazze'yi kalıcı olarak işgal etmek ya da sivil nüfusu yerinden etmek gibi bir niyeti yoktur." dedi.
Netanyahu konuşmasında "İsrail Filistin halkıyla değil Hamas teröristleriyle savaşıyor ve bunu uluslararası hukuka tamamen uygun bir şekilde yapıyoruz." ifadelerini kullandı.
Netanyahu, İsrail ordusunun sivil kayıpları en aza indirmek için elinden geleni yaptığını, Hamas'ın ise Filistinli sivilleri canlı kalkan olarak kullanarak bu kayıpları en üst düzeye çıkarmak için elinden geleni yaptığını de sözlerine ekledi.
Mahkeme, Güney Afrika’nın iddialarını yeterli bularak davayı esastan görüşmeyi kabul ederse, bu İsrail açısından uluslararası arenada büyük bir prestij kaybı olacak.
Hollanda’daki Leiden Üniversitesi’nden Soykırım Hukuku uzmanı Prof. Dr. Larissa van den Herik’e göre, İsrail’in uluslararası itibarı tehlikede.
Van den Herik, Hollandalı kamu yayıncısı NOS’a, mahkemenin vereceği mahkumiyet kararının, İsrail'i daha da yalnızlaştıracağını söyledi.
Güney Afrika’nın açtığı davayı, İsrail için çok büyük bir başarısızlık olarak değerlendiren Hollandalı profesör, bu nedenle İsrail’in zararı sınırlamak için elinden geleni yapacağını söyledi.
(Ajanslar, BBC Türkçe, Euronews)