Olay başlıbaşına ağır. Ancak şu soruyu da kendi kendimize sormalıyız: Rakel Dink’in cinayetten sonra Samast’ı kastederek söylediği çok vurucu bir cümle vardı: “Bir bebekten katil yaratan karanlık.” Soralım: Bu karanlık aydınlatılmış mıdır? Hiç sanmıyoruz.
Gazetemizin kurucusu ve genel yayın yönetmeni Hrant Dink’i öldüren Ogün Samast, cinayetten 16 yıl 10 ay sonra tahliye edildi. Her ne kadar söylemesi ve duyması ağır bir cümle olsa da bu, esasında beklenen bir durumdu. Cinayet işlendiğinde 18 yaşından küçük olduğu için 22 yıl kadar bir ceza almıştı ve cezaevinde 15 yıldan daha az kalacağı hesaplanıyordu. Dolayısıyla, Samast aslında iki yıl önce, 2020 yılında tahliye edilecekti, ancak o günlerde bir gardiyana saldırdığı için ek ceza almıştı. Şimdi 'iyi hali' dikkate alınarak tahliye edildi Ogün Samast.
Ancak burada elbette önemli bir detay var. Dink Ailesi avukatları, Samast ve beraberinde yargılananlar için 'örgüt üyeliği' cezası da talep etmişlerdi. Mahkeme de bu yönde bir karar verdi ancak üyelik 220. madde kapsamında verilince, Yargıtay 1. Ceza Dairesi, dosyayı zamanaşımına soktu. Böylece, Samast ek bir ceza almamış oldu. Oysa Dink Ailesi avukatları 314. madde kapsamında örgüt üyeliği talep etmişlerdi. Bu durumda Samast'ın daha uzun bir süre cezaevinde kalması söz konusu olacaktı.
Dediğimiz gibi, olay başlıbaşına ağır. Ancak şu soruyu da kendi kendimize sormalıyız: Rakel Dink’in cinayetten sonra Samast’ı kastederek söylediği çok vurucu bir cümle vardı: “Bir bebekten katil yaratan karanlık.”
Soralım: Bu karanlık aydınlatılmış mıdır? Hiç sanmıyoruz. İki açıdan. Öncelikle, Dink Cinayeti’nin arkasındaki karanlık perde henüz tam olarak aydınlatılmış değildir. Kamu görevlilerinin yargılandığı dava hayli eksik biçimde yürütülmüş, Dink Ailesi avukatlarının dosyanın genişletilmesi yönündeki talepleri Yargıtay tarafından kabul görmemiştir. Dink’i hedef haline getiren süreç sorgulanmamıştır. Ve en önemlisi “Vur” diyenler hâlâ ortaya çıkarılmamıştır. Evet, cinayette ihmali olan, cinayete göz yuman, süreçte rol oynayan pek çok polis ve jandarma şefi, memuru hüküm giymiştir, ancak henüz kamuoyunu tatmin eden bir yargılamadan bahsedemiyoruz.
İkinci olarak, ülkemizde benzer bir karanlık atmosfer hâlâ hüküm sürmektedir. Pek çok muhalif, iktidar çevrelerince ve medyasınca rahatlıkla hedef gösterilmektedir. Osman Kavala ve Gezi tutukluları hakkında her gün en üst perdeden akıl almaz suçlamalar yöneltilmektedir. Benzer bir durum diğer muhalif siyasetçiler ve hak savunucuları için de geçerlidir. Her şeyin ötesinde, Anayasa Mahkemesi’nin bile 'terörist'likle, 'siyasal aktivizm' ile suçlandığı bir atmosferin içindeyiz.
Dolayısıyla evet, Samast’ın tahliye edilmesi hem beklenen, hem de ağır bir gelişmedir. Ancak bir bebekten katil yaratan karanlığın 16 yıl 10 aydır hâlâ aydınlanmamış olduğunu da söylemek gerekir.
AGOS