"Hiç umutsuz görmedik seni bu süreçte. Bıkmadan, yorulmadan, bu mahkeme salonlarından adalet çıkmaz demeden, tarihe ne not düşebilirsek düşelim, dosyaya ne ekleyebilirsek ekleyelim diye çabalayarak ilerledin. Dava sürecindeki bütün isyanlarımızı dinledin, hiç kulak ardı etmedin, dilekçeye dönüştürdün."
Sevgili Hakan,
Seninle acımızın en harlı olduğu günlerde tanıştık. Genç, idealist bir avukat olarak geldin, “Yapabileceğim bir şey varsa buradayım” dedin ve o günden itibaren kendini davaya adadın. Dile kolay, 15 yılı aşkın bir süre bu davayı hayatının merkezine aldın. Türkiye’de siyasi cinayet davalarının akıbetini bilmeyen bir naiflikte değildin. Ne kadar zor ve çetrefilli bir sürece girileceğini az çok tahmin ediyordun. Ama hiç umutsuz görmedik seni bu süreçte. Bıkmadan, yorulmadan, bu mahkeme salonlarından adalet çıkmaz demeden, tarihe ne not düşebilirsek düşelim, dosyaya ne ekleyebilirsek ekleyelim diye çabalayarak ilerledin. Dava sürecindeki bütün isyanlarımızı dinledin, hiç kulak ardı etmedin, dilekçeye dönüştürdün. Her bir bilgi kırıntısını, her bir yorumu, duyguyu soğukkanlılıkla değerlendirdin. Tam bir adalet ısrarı, adalet inadıydı seninkisi.
Seni dün kiliseden uğurlamamız da adalet inadının bir yansımasıydı. Kendi köklerinle ilgili gerçekleri öğrendiğinde o tarihi adaletsizliği de vakur bir şekilde sırtladın.
Bugün avukatlar gününü kutluyorum dürüst adam. Ağırbaşlılığını, Çutagımın davasında verdiğin özverili içten adanmışlığını hiç ama hiç unutmayacağız. Hep minnetle anacağız. Erken gidişin seni sevenler için büyük acı, büyük keder oldu.
Eşinin, anasının, babasının, kardeşlerinin, akrabalarının gururu ve onuru güzel insan, bu ülkeye bir gün adalet gelecekse senin gibi hukukçuların, avukatların, adalet inadıyla yaşayanların çoğalmasıyla gelecek.
Adalete olan susuzluğunu, adalete olan açlığını yaşamınla gösterdiğin için teşekkür ederim. İsa’nın sözüyle teselli buluyorum: “Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara. Çünkü onlar doyurulacaklar” (Matta 5:6).
RAKEL DİNK